Kartal’da, 6 Şubat günü 21 kişinin hayatını kaybettiği Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesinden sorumlu olduğu iddia edilen inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu ile inşaat teknikeri Arzu Keleş Baran, “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle hakim karşına çıktı.

Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya, tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu cezaevinden getirilirken, tutuksuz sanık Arzu Baran ile 11 mağdur ve taraf avukatları katıldı. Yaklaşık 2 buçuk ay önce tahliye edilen ve ardından hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılan binanın projesini oluşturan Suzan Çayır ise duruşmaya katılmadı.

SÖZCÜ


‘3 BELGEYE İMZA ATTIM 10 BELGEDE İMZAMI GÖRDÜM’

Binanın yapıldığı tarihte sanıklardan Suzan Çayır’ın mimarlık ofisinde yapı ressamı olarak çalıştığını anlatan sanık Arzu Baran, “İşe başladığımda Suzan Çayır bana sürveyanlık yapabileceğimi ve ruhsatlara imza atabileceğimi ayrıca karşılığında ücret verebileceğini söyledi. Yapmam gerekenlerle ilgili bilgi vermedi, herhangi bir eğitim de almadım. Ben 3 ya da 4 belgeye imza attım. Ama hatırlamadığım bir projeye yerime imza atıldığını gördüm. Kartal Belediyesine giderek imza attığım projelerin listesini istediğimde 10’dan fazla projede imzam olduğunu gördüm” dedi.

’27 YIL OLDU HATIRLAMIYORUM’

Mahkeme başkanının “savunmanı ‘hatırlamıyorum’ üzerine kurmuşsun” şeklindeki tepkisi üzerine sanık Arzu Baran, “Hatırlamıyorum ki 27 yıl oldu” diyerek cevap verdi. Bunun üzerine başkan, “27 yıl mı oldu?” dedi.

‘PROJEDEKİ İMZA BANA AİT DEĞİL’

Gözaltına alındığımda olayla ilgili bağlantı kuramadığını anlatan sanık Arzu Baran, o dönem orada çalıştığı için imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini söyledi. Sanık Baran, “Ancak Yeşilyurt Apartmanındaki projedeki yapı ruhsatı altındaki sürveyan olarak imza bana ait değil. Bütün sorumluluğun üzerime yıkılmasını kabul etmiyorum. Yeşilyurt Apartmanının şantiyesine hiç gitmedim” diyerek suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

SÖZCÜ


Yaşanan olayın ardından böyle bir suçlamayla mahkemede olmaktan dolayı üzgün olduğunu söyleyerek savunmasına başlayan Uğur Mısırlıoğlu ise hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diledi. Mısırlıoğlu, “Tutuklu olmamın tek sebebi Yeşilyurt Apartmanının müteahhidinin hayatını kaybetmiş olması ve sorumlu tutulamayacağından ötürü. 1991’de düzenli olarak Suzan Çayır’ın yanında işe başladım. Her türlü talimatını, verdiği görevi meslekte yeni olmam ve işverenim olması sebebiyle elimden geldiğince yaptım. Tek yetkili Suzan Çayır’dır” dedi.

45 SAAT ENKAZ ALTINDA KALMIŞTI, MAHKEMEDE ANLATTI

45 saat enkaz altında kaldıktan sonra kurtarılan ve hastanede tedavisi süren 19 yaşındaki mağdur Mert Aydın, adliyeye ambulansla getirildi. Duruşma salonuna tekerlekli sandalyeyle gelen Aydın, “Normalde o gün dersaneye gidiyordum. Hasta olduğum için dersanaye gidememiştim. Ağrı kesici içecektim. Camdan bakarken birkaç saniye içinde bina çökmeye başladı. Ayağımdaki betonun kaydığını hissettim. Enkaz altında kaldım ve 45 saat sonra çıkarıldım. Sağ bacağım diz altından kesildi. Birçok ameliyat geçirdim. Yaralarımın iyileşmesini bekliyorum. Hala hastanede tedavim devam ediyor” diyerek şikayetçi olduğunu söyledi.

‘9 AKRABAMI KAYBETTİM’

Yılmaz Alemdar ise Yeşilyurt Apartmanında birinci dereceden 9 akrabasını kaybettiğini söyledi. Hayatını kaybedenler arasındaki bir buçuk yaşındaki Eylül’ün annesi Meltem Dervişoğlu, binanın çöktüğü sırada işte olduğunu, evde kızı, annesi ve kardeşlerinin olduğunu anlatarak, “Kızım Eylül 55 saat sonra vefat etmiş halde, kardeşim Melih de vefat etmiş halde çıkarıldı. Kardeşim Mert Aydın da yaralı olarak çıkarıldı. Halen hastanede yatıyor” dedi.

‘DÖNÜP BAKTIĞIMDA BİNA YERLE BİR OLMUŞTU’

Ekmek almak için dışarı çıktığını anlatan Eylül’ün anneannesi Sündüs Aydın, “Eşim aradı ve binanın çöktüğünü söyledi. Arkamı dönüp baktığımda bütün milletin bizim oturduğumuz binaya doğru çöktüğünü gördüm. Oraya gittiğimde bina yerle bir olmuştu. Oğlum Melih ve torunum Eylül vefat etti. Oğlum Mert enkazdan çıkarıldı ve bacağı kesildi” ifadelerini kullanarak şikayetçi olduğunu söyledi.

Hemşirelik bölümü öğrencisi 23 Yaşındaki Şevval Yılmaz’ın annesi Güler Yılmaz, “Mutfağın camından bakarken ayağım boşluğa gider gibi oldu. Kızıma ‘deprem mi oluyor’ dedim. Kanepeye oturduğum esnada bir anda bina çökmeye başladı ve enkazın altında kaldık. Kızım enkazın altında kalarak rahmetli oldu” diyerek kızının ölümüne sebep olanlardan şikayetçi olduğunu belirtti.

‘GÜM DİYE BİR SES GELDİ…’

Enkaz altından 20 saat sonra çıkarılan minik Havva’nın babası Nazan Tekgöz, “Bir anda güm diye bir ses geldi. Bina çöktü. Zaten ayağıma kolon düşmüştü. 5 saat sonra çıkarıldım. Kızımın halen tedavisi devam ediyor ve yürüyemiyor. Sağ ayağımda platin var. Yürürken zorlanıyorum” ifadelerini kullandı.

Duruşmanın ardından açıklama yapan mağdurların avukatı Ferda Aksu ise, “Dileğimiz mağdur olan kişilerin daha fazla yıpranmaması için bu dava sürecinin en kısa sürede tamamlanması ve bu olayda kusuru bulunanların en ağır şekilde cezalandırılmasıdır. Bu davanın en kısa sürede sonuçlandırılacağını umuyoruz. Yeni Yeşilyurt vakalarının yaşanmaması için bu tür binalardan haberi olanların yetkilere bilgi verilmesi ve bunlarla ilgili önlem alınması gerekir” dedi.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu'nun tutukluluk halinin devamına, Suzan Çayır hakkındaki yakalama emrinin ise devamına karar vererek duruşmayı erteledi.