CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV'de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programına konuk oldu.

Erken seçim tartışmalarını değerlendiren Kılıçdaroğlu, CHP'nin "erken seçim olacakmış gibi çalıştığını" belirterek, şu görüşleri dile getirdi:

"Türkiye'nin sorunları var, giderek ağırlaşıyor. Bizim Türkiye sathına yayılıp bu sorunları nasıl çözeceğimizi halka anlatmamız lazım. Biz bu çalışmayı sürdürüyoruz. Erken seçimin olabilmesi için bir kişinin karar vermesi lazım, tek adam rejimi var çünkü Türkiye'de. Erdoğan 'Erken seçim olsun.' dediği andan itibaren zaten MHP ile AK Parti bir araya gelecekler, parlamentoda erken seçim kararı alacaklar. Böyle bir talebi getirirlerse biz de 'Olur, erken seçime gidelim.' diyebiliriz, deriz de yani. İşin özünde yatan şu; Erdoğan ve ekibi Türkiye'yi yönetemiyor. Yönetemediğini o da görüyor, biz de görüyoruz, sağduyulu AK Partililer de görüyor, herhangi bir partiye üye olmayan sade vatandaş da görüyor, memleket iyi yönetilmiyor. Esnafa, çiftçiye sorun, perişan vaziyette, sanayici 'Önümü göremiyorum.' diyor. Dış politika tıkandı, Suriye bataklığından bir türlü çıkamıyoruz, bütün dünyayı kendimize düşman ettik. Yönetilemediği bir süreçte Erdoğan çıkıp 'Madem siz istiyorsunuz, erken seçim kararı alacağım.' diyebilir. Erdoğan'ın içinde bulunduğu psikolojik duruma göre, Türkiye bir seçime gider veya gitmez. Erken seçime giderler gitmezler o ayrı bir konu. Bizim için öncelik, bu memlekette huzuru, barışı sağlamak, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye inşa etmek."

ERDOĞAN'IN SAĞLIKLI BİR RUH HALİ YOK

* Bütün dünyayı kendimize düşman ettik. Erdoğan çıkıp şunu diyebilir, "Madem siz istiyorsunuz, dediklerinizi kabul ediyorum erken seçim kararı alacağım" diyebilir İYİ Parti'ye. Bizim için öncelik, bu memlekette huzuru, barışı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'yi sağlamak. Seçimin ne zaman olacağı konusunda tahminde bulunmakta zorlanıyorum. Erdoğan'ın sağlıklı bir ruh hali yok. Böyle bir ortamda ne zaman seçim olur bilmiyoruz. İstiyorlarsa yarın sabah getirsinler biz seçime onay veririz.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İsmail Küçükkaya'nın konuğu oldu.


ÇÖZÜM ÖNERİSİ

* Parlamenter sisteme dönmek gerek. Bütün siyasi partiler, sivil toplum örgütleri bir araya gelecek. Bir anayasa değişikliği getireceğiz. Herkesin onay vereceği bir demokratik anayasa yaparız. Bu bizim için son derece önemlidir.Seçime giriyorum ve kazanıyorum. Bir gün sonra vali yazı yazıyor. Baştan gelseniz seçime giremezsin deseniz. HDP de başka birini aday gösterir.

OYLARI YOK SAYMAKTIR

* Demokrasi mi bu? Baştan dersiniz ki 'Kusura bakma kardeşim sen seçime giremezsin.' Seçime giremiyorsa, başka bir aday gösterir. Siz, demokrasiyi katlediyorsunuz, bir çıkış arıyorsunuz. Bu işin çıkışı yoktur. Belediye meclis üyeleri bir belediye başkanı seçebilirler. Ona da izin vermiyorsunuz. Demokrasinin D'si bu süreçte yoktur. Onlar da haklı olarak diyorlar ki 'Yeniden seçim yapın.' Halkın oyuyla seçilen bir kişinin merkezi idarenin kararıyla görevden alınması ve oraya halkın oyuyla değil, atamayla birisinin getirilmesi oy veren bütün vatandaşların oylarını yok saymak demektir. Bu, demokraside çok ağır sonuçlar doğurur. HDP, 'O zaman seçime gidelim.' diyor. Onlar açısından doğru. Belediye meclisinin belediye başkanı seçmesine izin vermiyorsunuz, hiç bir imkan yoksa, 'Seçime gidelim, demokrasinin gereğini yapalım.' diyorlar.

BU PROVOKASYON

Bizim, bir kabahatimiz oldu, CHP'nin, onu da söyleyeyim rahatlıkla. Öz eleştiriyse, öz eleştiri. Biz, bir başörtüsü meselesini Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Oysa kadının kılık kıyafeti bizi hiç ilgilendirmez. Bizi ne ilgilendirir? O kadının mutfağında, evinde huzur var mı, çocuğunun işi gücü var mı, kız çocuğu üniversiteye gidiyor mu? Biz bununla ilgilenmek zorundaydık ve bununla ilgilendik. Ben, dönemin YÖK Başkanına telefon ederek, başörtülü kız öğrencilerin üniversitelere alınmamasının doğru olmadığını söyledim. O da bir genelge yayımladı, açıklama da yaptı, 'Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklama üzerine biz bu yasağı kaldırıyoruz.' diye. Bunu herkes biliyor üç aşağı beş yukarı.

* Bütün bu sorunlar çözülmüşken, başörtüsü olayı Türkiye'nin gündeminden çıkmışken, bazı provokatörler ortaya çıkmaya başladı. Hiç gereksiz, caddede yürüyor bir kadın, başı açık bir kadın başörtülü bir kadına vurmaya çalışıyor. Neden? Hangi gerekçeyle? Onun için dedim, 'Üzülmeyin, üzülürseniz provokatörün ekmeğine yağ sürersiniz. Asla üzülmeyin ve moralinizi bozmayın.' Bütün vatandaşlarıma seslenmek istiyorum: Kadın kardeşlerimiz nasıl giyinirlerse giyinsinler, onlara saygı göstermek bizim görevimizdir. Ben ve benim partim, onların sorunlarına çözüm bulmak için onların emrindedir. Ekonomik sorunları olabilir, işsizlik sorunları olabilir, başka sorunları olabilir, bunlara çözüm üretmek de benim boynumun borcudur.

TÜRKİYE'NİN ANA PROBLEMİ EKONOMİ

* Saray’ın ekonomi problemi yok ama Türkiye’nin ana problemi ekonomi. Hukuk güvenliğini sağlamak gerek, bu çok önemli. Erdoğan istediğini hapse attırıp hapisten çıkarabiliyor. Trump kime teşekkür etti Türk hukukuna mı? Erdoğan’a teşekkür etti. Can ve mal güvenliği olmayan ülkede demokrasiden bahsedemezsiniz. Yabancı yatırımcı gelmez. Bunu ben mi söylüyorum? İş dünyası da söylüyor. Adalet olmadığı için reform yaptılar. KHK ile pek çok kişinin işine son verdiler. Beraat etmelerine karşı neden işlerine iade edilmiyorlar?

EYT TARTIŞMASI

* EYT'nin sorununu ne onu bilmiyorlar. EYT'nin sorunu şu; Vatandaş diyor ki 'Beni işimden attılar, iş bulamıyorum. Gidiyorum, özel sektöre, diyorlar ki 'Kusura bakma sen yaşlısın, çalışamazsın.'. Gidiyor devlete, ben aç kalacağım. Emekli edin beni. 'Sen daha gençsin, seni emekli edemiyoruz.' Nasıl geçinecek bu insanlar. Biz bunu çözeceğiz. Nasıl geçinecek aile sigortasıyla. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün kabul ettiği 102 sayılı sözleşmede 9 sigorta dalı geçerli. Bütün dünyada uygulanıyor. Türkiye'de 8'i uygulanıyor, aile sigortası uygulanmıyor. Niye uygulamıyorlar, hangi gerekçe ile uygulamıyorlar?"

TANK PALET FABRİKASI

*Bir silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çeken bir örnek var mı? Yok böyle bir şey. Tank Palet Fabrikası gündeme gelince, bu bir özelleştirmedir dedim, kıyamet kopardı. Bu karar, Resmi Gazete'de yayınlanan özelleştirme kararı. Karar numarası 481. Mülkiyeti Maliye Hazinesi'ne ve Milli Savunma Bakanlığına tahsisli Sakarya ili Arifiye ilçesi Hanlıköy Mahallesi'nde bulunan 105 ada 5 parsel 11 numaralı, 1 milyon 804 bin 131 metrekarelik taşınmazın özelleştirilmesine karar verildi diyor. 25 yıllığına işletme hakkının devredilmesine karar veriyor. Neye göre? Özelleştirme kanununa göre. Şu soruyu sordum, kaça devrettin? İhale yaptın mı? Niye ihale yapmadın? İhale yaptın da bizim mi haberimiz olmadı? Bu bir çimento, bez fabrikası değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir silah fabrikası, Avrupa'nın en büyük entegre tank silah fabrikası. Değeri 20 milyar dolar

RAHMİ TURAN'IN YAZISINI YORUMLADI: DOĞRUDUR!

* Ben şaşırmadım efendim. Doğrudur.. Zaten 'CHP'yi nasıl dağıtırız, nasıl kendi içinde kavga çıkar?' bunun için çalışan ekipleri var. Bunu defalarca söyledim, arkadaşlarıma da söyledim. Önümüzdeki süreçte yine masa, sandalye atılan, yumrukların atıldığı bir süreci yaşatmak istiyorlar bize, adamlar tutuldu, paralar verildi. Biz bunları gayet iyi biliyoruz. Erdoğan, 'CHP kendi içinde kavgalı bir partidir, bunlar memleketi yönetemez' diye bir algı yaratmak istiyor, bunun için de elinden gelen her şeyi yapıyor. Devletin en kilit noktalarındaki kişileri devreye soktuğunu biliyorum. Devleti bilen herkes anlar bunu.

* Siz bunu okuduğunuzda, 'Doğrudur.' dediniz mi?" sorusuna, "Evet." karşılığını verirken, isim konusunda tahminde bulunmak istemediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Her konuda konuşan Erdoğan, niye bu konuda konuşmuyor? Erdoğan desin ki 'Yok efendim böyle bir şey. Ben kimseyle görüşmedim, kimseyi davet etmedim. Kimse de gelmedi ve kimseyle bu konuyu hiç konuşmadım.' Diyemez mi? Diyebilir. Niye demiyor? Buradan Erdoğan'a açık ve net soruyorum: Bu haber doğru mudur, yanlış mıdır? Herkes konuşuyor, sadece susan Erdoğan. Erdoğan konuşmayabilir, ama bu konuda konuşacak yetkililer var, onlara talimat verir."

Kemal Kılıçdaroğlu, çocukları için şu mesajları verdi:

*Çocuklarımızın sorunlarıyla ilgilenmek, beklentilerini gerçekleştirmek hepimizin anne ve baba olarak görevi. Çocukların yaramazlık yapma hakları var, onlara hoşgörülü olmak zorundayız. Arada bir yanlış şeyler de yapabilirler, yaptıkları yanlışları da hoşgörüyle karşılamalıyız. Bütün çocukları sevmeliyiz. Çocuklar bizim geleceğimiz, umudumuz."