Feyzioğlu, Anadolu Yayıncılar Derneğinin kahvaltılı basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Son dönemde FETÖ davaları tahliyelerine ilişkin soru üzerine Feyzioğlu, istinaf aşamasında cezası kesinleşmiş, infazı başlamış 10 bin kişinin Yargıtay denetimi açıldığı için hükümlü olmaktan kurtulduğunu, sanık pozisyonuna geri döndüğünü söyledi. Feyzioğlu, "Yargıtay denetleyecek. Bunlar kim? Ezici çoğunluğu siyasi iktidara muhalif. Hadi bunu yazın. Cumhurbaşkanı'na hakaret suçu temyiz denetimine açılmış. Yazsanıza bunu, sabahtan akşama sövenlere söylüyorum yargı reformuna. Demek ki burada samimi bir adım var." ifadesine yer verdi.

Bu çerçevede tahliye olan bazı siyasileri de aktaran Feyzioğlu, "Kimler yararlanıyor görüyorsunuz. İşte bu Türkiye'yi kucaklamak yolunda önemli bir adım." diye konuştu.

Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan'ın tahliyesine değinen Feyzioğlu, şunları belirtti:

"Hukuk işliyor. Yaptığına baktı, 'Hüküm kesinleşinceye kadar ben bunları tahliye edeyim, hüküm kesinleştiğinde yatarı varsa geri alırım' dedi olan bu. Ilıcak ve Altan aklanmamıştır. Bu kişilerin sırf siyasi iktidara muhalif diye vaktiyle devleti ele geçirme noktasına gelmiş bir hain, kanlı, sefil terör örgütünü her cümleleriyle desteklediklerini lütfen kendilerine 'Demokratım' diyenler unutmasın. Bunlar Türk mahkemelerinin kararlarıyla suçlu ilan edilmişlerdir. Gazetecilik yapmadıkları, suç işledikleri sabit olmuştur. Ama işledikleri suç 'darbeye teşebbüs' olarak değil, 'terör örgütünü desteklemek' olarak belirlenmiştir. Yargı böyle karar vermiştir. İstinafı göreceğiz, temyizi göreceğiz. Bakalım ne çıkacak. Kişisel görüşümü söylüyorum; her ikisinin de kaleminde kan vardır. 'Onlar gazeteci değil, onlar haindir' diye, bu ülkenin vatanseverleri zindana atılırken sevinç çığlıkları atmışlardır. Ben bunları unutmam. Vicdanıma da unutturmam."

[caption id="attachment_5441232" align="alignnone" width="880"] AA[/caption]

İSTİFA ÇAĞRILARINA YANIT VERDİ

Feyzioğlu, bazı baroların kendisini istifaya çağırmasının anımsatılması üzerine, dün itibariyle Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun bazı baroların olağanüstü genel kurul taleplerini değerlendirdiğini belirtti.

Bu taleplerin içeriğine değinen Feyzioğlu, "Barolarımız, 'Feyzioğlu neden Külliyeye gitti?' demişler. Feyzioğlu AP'ye gitseydi, bunu diyecekler miydi? Alman Şansölyesi'ne gidip, 'Türkiye'de insan hakları yoktur, hapishanelerde işkence hem de sistematik işkence vardır.' deseydi bana kızacaklar mıydı? Bilmiyorum. Sadece soruyorum. Feyzioğlu ne yaptı? Meslektaşlarının ve vatandaşların on yıllardır birikmiş sorunlarının çözümü için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde en yetkili ve siyasi sorumlu olan Cumhurbaşkanı'na gitti. Sembolik değil, yetkili Cumhurbaşkanı." değerlendirmesinde bulundu.

"Yargı reformu strateji belgesi nasıl olur da Külliyede açıklanır?" dendiğini anımsatan Feyzioğlu, "Biraz ironiyle sordum, nerede açıklasın Cumhurbaşkanı? Sizin evde mi açıklasın, bize mi gelsin açıklasın? Türkiye'nin siyaseten sorumlu en üst organını temsil eden Cumhurbaşkanlığı millete imzalı senet veriyor. 'Bu belgeyi paketler halinde çıkaracağım' diyor. 'Niye Meclis Başkanı açıklamadı?' Meclis Başkanı'nın görevi değil, bunu açıklayamaz. Niye Adalet Bakanı açıklamadı? Anayasa'yı okumamışlar. Adalet Bakanı yeni sistemde Cumhurbaşkanı adına çalışır. Bilmiyorlar. Daha iyi değil mi, Adalet Bakanı'nı görevlendiren makam açıklıyor. Daha güvenceli, sağlam. Senet veriyor, senet. Oraya gittik diye istifaya çağrıldık." değerlendirmesinde bulundu.

Strateji belgesi çerçevesinde yapılan çalışmaları anımsatan Feyzioğlu, Ankara Adliyesi projesinin hayata geçeceğini belirtti. Feyzioğlu, "Muazzam işler bunlar. O zaman benim Külliyeye gidip de bu ilişkiyi kurmamdan kim, neden rahatsız? Sorundan beslenenler rahatsız. Bu kadar" açıklamasını yaptı.

[old_news_related_template title="Feyzioğlu'ndan Meclis'e çağrı!" desc="Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, meclis gündemine gelecek olan Yargı Reformu Stratejik Belgesi ile ilgili olarak, 'Sayın milletvekillerimizden istirhamımız, lütfen içini boşaltmadan öyle çıkartın. Çünkü burada çok büyük emek vardır. İçine yeni şeyler koyun ama olanı çıkartmayın' dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2019/09/28/iecrop/feyzioglu-dha1_9527895_16_9_1569699608.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/feyzioglundan-hukumete-cagri-5359419/"]

"DAVA AÇMA HAKLARI VAR"

"Süreç bitti mi? Genel kurul olmayacak mı?" sorusuna Feyzioğlu, "Yok biz reddettik, dava açma hakları vardır meslektaşlarımın." yanıtını verdi.

Feyzioğlu, 4 baro yönetim kurulunun da kendisinin Akçakale'ye gitme ve konuşma yapma nedenini sorduğuna işaret ederek, "Türk gazetecilerin görev yaptığı otele PKK havan saldırısında bulundu, sniper ateş etti. Cephede olmayan, askeri birlikle birlikte hareket etmeyen gazetecilere saldırı savaş suçudur. Cenevre sözleşmelerinin ihlalidir. Bunu görmediler. Buna yönelik tek cümle duymadım. Avrupa ve Amerikan basınında da Türk gazetecilerine görev yaptıkları sırada saldırıldığına dair tek bir kınama duymadım. Böyle bir iki yüzlülük içindeydi Avrupa ve Amerika basını." dedi.

Açıklamayı saldırı düzenlenen otelden yaptığını ifade eden Feyzioğlu, "Bu açıklamayı makam odamdan yapsam değeri yoktu. Oradan yaptığım açıklama dünyada ses getirecekti. BBC verdi, mecbur Almanlar verdi. Çünkü sınır, ateş altında yapıyorsunuz. Açıklamayı şezlongunuzda yaptığınızda dinlemezler sizi." değerlendirmesinde bulundu.

Yaptığı açıklamayı da anımsatan Feyzioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kim gelirse karşıma tartışırım, uluslararası hukuk, silahlı bir güç sivilleri kendine sefilce, korkakça kalkan yaparsa ve onların arkasına saklanıp, bu tarafta sivilleri öldürmeye başlarsa kalkan yapılan sivillerin bir zaiyata uğraması durumunda onu kalkan yapan korkakları sorumlu tutuyor. Uluslararası ceza hukukunu biliyorum, herkesle de tartışırım bunu. Buna rağmen Türkiye aşağılık müfterilerin bizi karalama kampanyalarına rağmen bir uçak, tank bombasıyla çözebileceği saldırıları siviller zarar görmesin diye böyle halletmiyor. Karadan komando gönderiyor, şehit olmayı göze alıyor. Çünkü bu ordu cumhuriyetin, Mustafa Kemal'in ordusu, çünkü bu ordu peygamber ocağından geliyor. Ne var burada yanlış? Hangi cümlemin yanlış olduğunu söyleyin. Deseydim ki 'TSK sivilleri katlediyor.' Herhalde ödül verirlerdi Almanya'dan. Söylediğim bu, bazı arkadaşlar söylemediğim, söylemediğimi bildikleri halde çarpıtarak söylemiş gibi yaptılar. 'Akçakale'ye niye gitti, Barış Pınarı Harekatı'na nasıl destek verdi?' diye, bu sebeple de bizi olağanüstü genel kurula davet ettiler."

"Olağan Genel Kurul ne zaman?" sorusuna Feyzioğlu, "1,5 sene sonra. Kendine güvenen hodri meydan gelir, aday olur, seçilebiliyorsa seçilir. Ama bu arkadaşlarımızın bir kısmı kendi barolarında bir daha seçilemeyeceklerini herhalde düşünüyorlar. 'Feyzioğlu'nu sıkıştırıp, seçimli genel kurul zaten kanunumuzda mümkün değil, ona rağmen seçimli istiyorlar, istifa ettirir, bu kaleyi düşürebilirsek biz de gelir 1-1,5 seneliğine otururuz, sonrası Allah Kerim' diyorlar herhalde." cevabını verdi.

"İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Feyzioğlu, şunları kaydetti:

"Hayatımda hiçbir kavgadan kaçmadım. Benim istikametim doğru, davamız haklı. Neden vazgeçeyim ki? Yaptığımızın yanlışlığını koysunlar ortaya amenna. Ben ülkemin Cumhurbaşkanı ile vatandaşlarımızın, meslektaşlarımızın sorunlarını tek tek çözmeye başlamışken ve Uluslararası Barolar Birliğinin Türkiye'yi etnik temizlikle suçlaması karşısında adında 'Türkiye' ibaresini taşıyan bir kurumun başkanı olarak, 'Siz ne hakla bunu söylersiniz Türkiye'ye ve Türk ordusuna' dedim diye mi istifa edeceğim. Bana diyorlar ki 'Sana ne Barış Pınarı Harekatı'ndan', siz gidin de 'Sana ne Barış Pınarı Harekatı'ndan' cümlesini bana değil, Uluslararası Barolar Birliğine söyleyin, CCB'ye söyleyin, Avrupa Barolar Birliğine söyleyin. Benim askerim, sivillerim şehit oluyor, milli birliğim, toprak bütünlüğüm tehdit altında. Uluslararası Barolar Birliğine tek cümle etmeyecek ağalar ama Akçakale'ye gitti diye Metin Feyzioğlu'nu yerden yere vuracaklar. Hiçbir şekilde bunlara pabuç bırakma niyetinde değiliz.

Son nefesime kadar milli dava için mücadele edeceğim. İddia ediyorum bu 12 baronun yönetim kurulu halktan da kendi meslektaşlarından da kopmuştur. Meslektaşlarının sorunlarını çözmek amaçları yoktur, sorunlarının çözülmesine karşı rahatsızlıkları vardır. Arkamızda Türk milleti, avukatların ezici çoğunluğu vardır." AA