İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar savunmaya yapmaya devam etti.

Duruşmada söz alan müşteki avukatı Esra Çömlekçioğlu, "Sabah saatlerinde daha duruşma başlamamıştı. Otoparkta meslektaşım Eşref Nuri Yakışan ile selamlaştık, geri döndü ve 'Adnan Bey'in size özellikle selamı var.' dedi. Ben o aşamada ne diyeceğimi bilemedim, 'Sağolsun aleykümselam.' dedim. Öğlen arasında meslektaşımla konuştuk. İyi niyetli söylediğini söyledi. Meslektaşımın niyetinden şüphem yok ama bu konuyu size bildirmek istedim." dedi.

Beyan üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, avukat Yakışan'a "Böyle bir şey yaşandı mı?" diye sordu.

[old_news_related_template title="Adnan Oktar organize suç örgütü davasında ilginç savunma!" desc="Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik soruşturma sonucunda haklarında dava açılan ve örgütün elebaşı Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 167'si tutuklu 226 sanığın yargılanmasına devam edildi. Tutuklu sanık Bülent Sezgin 'Biz Allah'a iman eden insanlarız, Kuran talebesiyiz. Kuran'a göre bir yaşam sürüyoruz' ifadelerini kullandı." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2019/09/25/iecrop/oktar_16_9_1569423333.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/adnan-oktar-organize-suc-orgutu-davasinda-ilginc-savunma-5353841/"]

OKTAR AVUKATIN SORULARINI ÇOK BEĞENMİŞ

Avukat Yakışan da "Adnan Bey, görüştüğümde avukat hanımın sorularını çok beğendiğini, tebrik manasında bunu söyledi." yanıtını verdi. Başkan Perk de "Siz Adnan Oktar ile nerede görüştünüz? Avukatı mısınız? Vekaletiniz var mı?" diye sordu.

Yakışan da "Cezaevinde görüştük, vekaletim yok ama Adnan Bey'in avukatıyım." dedi.

Başkanın "Adnan Oktar ile ne konuştunuz?" sorusuna da Yakışan, "Konuşmalarımız, müvekkil, vekil gizliliği kapsamındadır. Ama avukat hanıma bunu söyledim, doğrudur." yanıtını verdi.

MAHKEMEDEN SUÇ DUYURUSU

Başkan Perk de müşteki vekilinin iddiaları kapsamında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına ve İstanbul Barosuna bildirimde bulunulmasına karar verdi.

Konuyla ilgili söz alan tutuklu sanık Adnan Oktar da "Avukat hanımın açıklamasına çok üzüldüm. Avukatım bana avukat hanımla dostane görüştüğünü söyledi. Ben de çok sevindim, selam göndermedim. Hanımlara selam gönderilmez. Hanımefendinin bu durumdan tedirgin olduğunu anladım kendisinden özür diliyorum." dedi.

Örgüt üyeliği ve cinsel istismar suçlamalarıyla ilgili hakim karşısına çıkan tutuklu sanık Timur Ayan, tüm bu suçlamaları kınadığını ifade ederek, "İddianamede 'lüks şatafat içinde, toplumdan izole şekilde yaşandığı' iddiaları var. Bu doğru değil. TMSF'ye 86 şirket devredilmiştir. Bunlar çok küçük firmalardır. Suçları kabul etmiyorum." diye konuştu.

Hakkındaki dolandırıcılık iddialarıyla ilgili olarak da sanık Ayan, iddianamede, şirket adına bankalardan krediler alındığı, karşılıksız çek verildiği, bu paralarla cemaat evleri yapıldığı iddialarının da doğru olmadığını savundu.

Cinsel saldırlarla ilgili suçlamalara ilişkin sanık Ayan, "Kimseye cinsel saldırıda bulunmadım. Bu haram olur. Benimle ilgili 4 kişinin ifadesi var. 3 kişiye cinsel saldırı, birine sözlü saldırı deniliyor. Sistematik tecavüzden bahsediliyor. Savcıya, polise gitmemiş, karşılaştığı olayın vahameti çok büyük ama böyle şeyler yapmamış."dedi.

CİNSEL SALDIRILARA ALLAH RIZASI DİYE İNANDIRILMIŞ İDDİASI

Mahkeme Başkanı Perk'in "İddianamede müştekilerin şikayetçi olmamalarının nedeni bu kişiler, yapılan şeylerin Allah rızası olduğuna inandırılmış, o yüzden bir şey yapmamışlar. Müştekilerin beyanlarında hepsinde bu iddialar var. Bir çoğu bu şekilde iddiada bulunmuş." ifadeleri üzerine sanık Ayan, şunları söyledi:

"Ben çok dindarım. Bu durum hayatın olağan akışına ters. Dindar olduğu sürece iffeti artacaktır. Böyle bir şey yapamaz. Bu iftira asıl fesada uğratılan bizlerin iradesi. Kendi arkadaşlarımızdan ölümümüze imza atmaları isteniyor. Sen imza at kurtul deniliyor, bu çok çirkin bir davranış. Bu müştekilerin de baskı ve tehdit altında bu ifadeleri verdiklerini düşünüyorum. Bu baskıları yapanlar, bizi sevdiklerimizden uzaklaştırmak istiyor. Ben hakkımı helal ediyorum, gerekirse de yatarız. Daha önce de yattık. Bana iftira atıldı."

Tutuklu sanıklardan Sibel Yılmaztürk de iddianamedeki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Müşteki E.H.K'ya karşı cinsel istismar ve örgüt üyeliği suçlarından yargılanan sanık Yılmaztürk, iddianamede örgüt içindeki kız kardeşler adlı gruptan olduğu iddia edilse de aralarında hiyerarşik bir yapı olmadığını öne sürdü.

Örgüt evi denen yerde yakalandığının iddia edildiğini söyleyen Yılmaztürk, "Ben arkadaşlarımla kalıyorum. Kendi kiramızı kendimiz ödüyoruz. Kira sözleşmesi Özlem Küçük arkadaşımın üzerine. Evin giderlerini hep birlikte karşılıyoruz. A9 kanalında canlı yayınlara katılıyordum, bunu herkes biliyor. Bu kanal, RTÜK denetiminde olan bir kanal. Müşteki M.T. gibi etkin pişmanlıktan yararlanan bazı sanıklar, hakkımda çirkin iddialarda bulunmuşlar. Ben Sayın Adnan Oktar'dan hiçbir zaman baskı, şiddet görmedim. Bu kadar değer veren ve sevgi gösteren bir insanın bunları yapmasına kimse inanmaz. Sadece sevgi gördüm. Bu kişilerin bahsettiği ahlak dışı ortamlarda kesinlikle bulunmadım. Allah'ın haram kıldığı hiçbir eylemde bulunmadım. Bu kişilerin ifadelerindeki ciddi itibar zedeleyici beyanları, bir bayana yönelik hakaret olarak görüyorum."dedi.

Mahkeme Başkanı Perk, sanık Yılmaztürk'e, "Sizin de Oktar'dan dayak yediğinizi gördüğünü söyleyenler var. Bir kadınla ilişkiye girmeniz istenmiş. Bu konuda ne diyeceksiniz?" diye sordu.

Sanık Yılmaztürk de "Hiçbir şekilde bunu kabul etmiyorum. Ben Müslüman bir bayanım. Bunların hiçbirini kabul etmiyorum. Bu benim kişiliğime hakarettir. 15 aydır bunun açıklamasını yapamıyoruz. Tek tek bunları okumamanızı rica ediyorum. Tarih boyunca birçok Müslümana iftira atılmıştır iffetleriyle ilgili. Onları itibarsızlaştırmak istediler." yanıtını verdi.

Ayet ve hadis olduğunu beyan ettiği notlar da okuyan sanık Yılmaztürk, Adnan Oktar'ın ne kendisine ne de bir başka kadına rencide edici bir eylemde bulunduğunu görmediğini, A9 kanalında cinsel istismar eylemleri gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, buranın normal bir iş yeri gibi düşünülmesi gerektiğini savundu.

SOSYAL MEDYADAN TUZAĞA DÜŞÜRME İDDİALARINA YANIT

Sanık Yılmaztürk, A9 Kanalına reşit olmayan bir kızın giremediğini, bunun ancak anne ve babasıyla gelmesi halinde mümkün olduğunu, kimseye antidepresan ilaç vermediğini ve kendisinin de hiçbir zaman bu tür bir ilaç kullanmadığını öne sürerek, şunları söyledi:

"Biz Allah'tan korkan insanlarız, bir türlü anlamadılar, biz birbirimize değil Allah'a bağlı insanlarız. Hepimizin kalbi Allah aşkıyla atar. Bize husumet duyan kişilerin kurguladıkları bir örgüt yapısı var. Hayal güçlerinin yettiği oranda şeyler söylemişler. Benim hiç sahte sosyal hesabım yok. Sosyal medyadan insanları tuzağa düşürdüğüm yalan. İddianamenin geneline bakıldığında senaryo hep kadın düşmanlığı üzerine kurulu. Sözde iddiaları asla kabul etmiyorum. Evimde tüm imkanlarım varken sosyal bir yaşantım varken ailem tarafından kollanan bir insanken hep baskı altında olduğum söyleniyor. Türkiye'de kadına değerin önemini en güzel şekilde anlatan Adnan Bey'dir."

"ADNAN OKTAR'I İLK YOUTUBE'DA GÖRMÜŞ"

Bir diğer tutuklu sanık Şerifkan Süleymaniyeli, örgüt elebaşı Adnan Oktar'ı Youtube videolarından gördüğünü, samimiyetini beğendiğini, kitaplarını alıp okuduğunu, bu kitapların kendisini çok etkilediğini söyledi.

Geçmiş yıllarda futbol oynadığını, futbol camiasındaki arkadaşlarının dine çok bağlı olmadıklarını kaydeden Süleymaniyeli, "Adnan Bey, gençlerin anlayacağı şekilde dini anlatınca çok hoşuma gitti. Adnan Bey'i ve arkadaş çevresini sosyal medya hesaplarından takibe başladım. A9 Kanalına başvuruda bulundum. 2015 yılı kasım ayında Adnan Bey ile tanıştım. O tarihten beri yayınlarına çıkıyorum. Arkadaşlarımın tertemiz, Allah'ı çok seven insanlar olduğuna şahidim. Aramızdaki sevgi bağı çok ciddidir. Kimse kimseye haset etmez. Kimsenin birbiriyle yüksek sesle konuştuğuna dahi şahit olmadım." dedi.

"800 LİRAYA ÖĞRENCİ BİLE GEÇİNEMİYOR"

Bazı müştekilerin, hakkında, "Kız getirir, yolda gördüğü güzel kızlarla irtibata geçer, güzel evlere götürüp sonrasında örgüte kazandırır, 'erkek kardeşler' grubundadır" yönündeki iddiaları kabul etmediğini dile getiren Süleymaniyeli, Dragos adlı eve gittiğini, burada nöbet tutma sistemi olmadığını, mangal yapıp playstation oynadıklarını söyledi.

Sanık Süleymaniyeli, operasyon sabahı Üsküdar'da arkadaşlarıyla kaldığı evde yakalandığını anlatarak, "Babam esnaf, hem lokantası hem fırını var. Ondan aldığım harçlıklarla geçiniyorum. 800 lira yollar, bin lira yollar. Arada isterdim, yollardı." dedi.

"KAFAM BULANIKTI"

Mahkeme Başkanının, "Yurtta kalan öğrenciler bile 800 lirayla İstanbul'da geçinemezken sen nasıl bu parayla geçiniyorsun? Bu bana pek doğal gelmedi. İfadende 800 lira ile geçiniyorum, 500 lirayı kira için veriyorum, 300 lirayla geçiniyorum demişsin." değerlendirmesi üzerine sanık "Sadece 800 değil, ara ara yollar babam bana. 8 gün gözaltına kalmıştım, kafam bulanıktı."diye konuştu.

Bir müşteki avukatı sanığa, "Dragos ve A9 Kanalında playstation oynamaya gidiyorduk dediniz. Buralarda kaç adet playstation vardı?" diye sordu. Sanığın, "Birer tane vardı" yanıtı üzerine avukat, "Operasyonlarda ele geçen envanterlere göre hiç playstation bulunmamış." dedi. Sanık ise "Bulamayanların sorunu." ifadesini kullandı.

Duruşma, yarına ertelendi.
 AA