Soner Yalçın, Cuma günü köşesinde beni hedef aldı. İşin gerçeği şu: Bilgisayar mühendisliği hocasıyım. Odatv ile Herkese Bilim Teknoloji’de de popüler bilim yazılarım çıkar.

Yalçın’ın yeni kitabını okumadım; hakkında olumlu, olumsuz bir şey söylemem, yazmam. Tanıtım için çıktığı programlarda dedikleri kimi doktorlarca “aşı karşıtlığı” olarak yorumlandı. Aşı karşıtlığı ülkemizde artıyor. İnternet’te dolaşan komplo teorileri arasında en tehlikeli olanlar bunlarınkiler. Bu nedenlerle “Aşılar hakkında gerçekleri okumaya cesaretiniz var mı?” başlıklı bir yazı yazıp Odatv’ye yolladım. Yalçın sansürlemiş. Cumhuriyet’te yayımlanabildi. (Google’la bulabilirsiniz)

Yalçın bunun üzerine Sözcü’de beni hedef aldı. Ben ilaç lobilerinin kankasıymışım. Kitabı çıkınca lobinin talimatıyla aşı sevdalısı olmuşum. (Aşıyla ilgili eski tweetlerime bakmadan sırf son aydakileri sayarak aklınca delil üretiyor.) Sansürü için de “Odatv sosyal medyada önceden yazılmış şeyleri yayınlamaz” diye bir gerekçe uydurmuş.

Soruyor: “Ne oldu salgın mı var; aşı karşıtı büyük kampanya mı var?” Var! Sansürlediği yazımda halen süren ve binlerce çocuğun öldüğü iki kızamık salgınını anlatıyorum zaten. İnanmamayı seçtiği verilere göre bu yılın başından beri Kongo’da 5000 küsur kişi öldü. Samoa’da aşı reddi alıp yürüdü ve bu ayki salgında ölü sayısı şimdilik 79. Yalçın Samoa’da geçen yıl iki hemşirenin hatası sonucu yaşanan bir olayı “Aşı yüzünden iki bebek hayatını kaybetti; insanlar panikledi” diye anlatıyor. Endişeli bir anne olsanız ne düşünürsünüz? “Kızamık aşısı çocuğumu öldürebilir!” Oysa gerçek tam tersi:

İnsanlar aşı OLMADIKLARI için ölüyor. “Aşı karşıtı değilim, her yönüyle tartışalım” diyen Yalçın da bunları yazdım diye beni sansürleyip “lobi kankası” ilan ediyor.

Herkes konuşmaya korkarken Yalçın’ın da içlerinde olduğu sanıklar hakkındaki dijital delillerin sahteliğini ortaya koyarken de, sansürlediği yazımda da derdim gerçeği savunmaktı. Ödülü buymuş.