Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 18'inci celsesi görülen duruşmada heyet değişikliği nedeniyle önceki zabıtlar okundu. Mahkeme Başkanı, firari sanıklar Murat Sonkur, Marut Karataş ve Eren Ceylan hakkında yakalama kararının devam ettiğini belirtti. Katılan avukatı Şenal Sarıhan, davanın zamanaşımı süresinin 2023'te sona ereceğini, sanıkların bunun için kaçtığını belirterek, bir an önce karar verilmesini istedi. Zamanaşımının 2023'te biteceğini kabul eden mahkeme heyeti, sanıklar hakkında bir gazeteye ilan verilmesine veya ikametlerinin kapısına ilan asılmasına, 15 gün içinde mahkemeye gelmemeleri halinde kaçak sayılacaklarına karar verileceğine hükmetti. Mahkeme, gelmemeleri halinde sanıkların mallarına el konulacağı yönünde de karar alarak, duruşmayı erteledi.

ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURU YAPILDI

Öte yandan davanın avukatları Şenal Sarıhan ve Hasan Cem Yılmaz, 29 Nisan’da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunduklarını belirtti. Başvuru dilekçesinde, "Sanıklar ana davanın sanıklarıdır. Yakalanmamış olmaları nedeni ile mahkeme önüne getirilememişlerdir. Makul sürenin aşılmasındaki ana neden etkili soruşturmanın yapılamamış oluşudur. Dosyamız yönünden de uzun yargılama özensizlik ve ihmalden kaynaklanmaktadır. Müdahil tarafın ısrarlı takibine karşın, ilgili idari makamlar ve yargı gereğini yapmamıştır. Davanın daha da uzaması halinde zaman aşımı gündeme gelecek ve etkili bir hak arama olanağı tümü ile ortadan kalkacaktır" ifadesi kullanıldı.

Ana davada yargılanan sanıkların DGM tarafından tahliye edilmesi sonrasında örgütlü bir biçimde yurt dışına kaçırıldıkları ileri sürülen dilekçede, şöyle denildi:

"Dosyamızın tefrik tarihi 1997’dir. Bugüne dek çeşitli esas numaralarıyla devam eden dosya trafiği, ancak davaya müdahalemizin ardından rutin ara kararlarından kurtulmuştur. Ancak, öne alma istemlerimize karşın duruşmalar, en az dört ya da altı ay aralıklarla gerçekleştirilerek, adeta uykuya yatırılmıştır. Olayımızda tek iddianamede yer alan sanık sayısı üçtür. Deliller ilk yargılamada toplanmıştır. Dinlenecek bir tanık da yoktur. Bilirkişi incelemeleri yapılmıştır. Dijital veriler ve görsellerin dökümleri dosyadadır. 1993 itibarıyla sanıkların halen mahkeme önüne çıkarılmamış olmaları, devletin, yurttaşının temel hakları koruma noktasındaki ihmalini açıkça ortaya çıkarmaktadır. Mahkeme, usul hükümlerimize göre daha önce sorguları yapılmış olan bu sanıklar hakkında herhalde karar verebilecek noktadadır. Gecikmiş adalet, adaletsizlik olarak nitelenmektedir. Olayımız yönünden adaletsizlik ve buna bağlı olarak hak ihlali açıkça ortadadır."

Dilekçenin sonuç bölümünde, hak ihlali talebinin yanı sıra yakınlarını kaybeden her başvurucu için 100 bin lira, sağ kurtulanlar yönünden ise 50 bin lira manevi tazminat istendi.