16 Haziran akşamı gerçekleştirilen Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu ve Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım ortak canlı yayının yankıları sürüyor. Bazı medya kuruluşları tarafından “Programdan önce moderatör İsmail Küçükkaya ve Ekrem İmamoğlu bir otelde görüşerek soruları verdi” iddialarına ilişkin CHP Grup Başkanvekili Engin Altay basın açıklaması yaptı.

"UTANMASALAR TARTIŞMA PROGRAMINI İPTAL EDELİM DİYECEKLER"

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal'ın bir TV kanalında ortak yayınla ilgili yaptığı değerlendirmelere değinen Altay, "Umudu yitirmişliğinden kaynaklı son çırpınışlar olarak kayıtlara geçecektir. Güzel şeyler olmuştu, herkes hoştu memnundu. 16 Haziran akşamı 17 yıl sonra bir ilk yaşanmıştı. Tatlı başladı, tatlı bitti. Fakat programla ilgili geri dönüşler başladığında Binali Yıldırım açısından bu dönüşlerin çok beklentileri karşılamadıkları görülünce bu yayın sonra Yıldırım'a oy verme eğiliminde düşüş, İmamoğlu'na oy verme eğiliminde bir yükseliş yaşandı. AK Parti'yi bir telaş sardı ve bir algı operasyonuna hemen yöneldiler. Program bittiğinde moderatörden bir şikayet yoktu. Herkes moderatöre teşekkür etti. Sorulardan bir şikayet yoktu. Biz bunları format olarak konuşmuştu. Herkes mütabıktı. Fakat tartışmanın yansımaları görülünce moderatörü ve rakibi karalama kampanyası başladı. Bunun adı mızıkçılıktır. Şimdi utanmasalar 'Bu tartışma programını iptal edelim' diyecekler. Gerekçede 'Hiçbir şey olmasa bile mutlaka birşey olmuştur' olacak. RTÜK'e giderlerse hiç şaşırmayacağımızı söylemek istiyorum" diye konuştu.

CANLI YAYINA GİDEN SÜRECİ TEK TEK ANLATTI

Bugün, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP sözcüsü Mahir Ünal'ın İmamoğlu'nu yalan söylemekle itham ettiklerini kaydeden Altay, "16 Haziran'da İmamoğlu, canlı yayında Binali Yıldırım'ın benzer cümleleri karşısında 'Kötü söz sahibine aittir' demişti. Ben de Mahir Ünal ve Sayın Erdoğan'a aynısını söylüyorum. Sistemattik bir çamur atma, çamura yatmayla karşı karşıyayız. AK Parti'de sistematik bir çamura yatma, mızıkçılık var. Bu kadar üzülmesinler. Onlar zaten bu seçimi 31 Mart'ta kaybetmişlerdi. Süreç 8 Haziran Cumartesi yüz yüze bir gün önce de sayın Ünal'la benim aramda başladı. 8 Haziran'da ilk bir araya geldiğimizde bir ana çerçeve değerlendirme yaptık. Sayın Ünal beni aramadan ben İmamoğlu'yla, Kılıçdaroğlu'yla görüştüm. Beni yetkilendirdiler. İlk görüşmede Sayın Ünal, masaya Küçükkaya'nın olmadığı üç moderatör koydu. Ben, kadın moderatörün bizim için uygun olacağını söyledim. Ancak kendisi isim konusunda yukarıdan bir yetki almadığını bunu ertesi gün netleştireceğini söyledi. Bir soru havuzu fikrini de Mahir Ünal ortaya attı. '20 soru üzerinde mutebakat sağlayalım ve moderatöre verelim' dedi sayın Mahir Ünal. Sayın Ünal o masada Binali Yıldırım ve AK Parti'yi temsil ediyor. Ben de İmamoğlu ve CHP'yi. Sayın Ünal'ın masaya getirdiği teklifi, Binali Yıldırım'ın teklifi diye düşünmekten daha doğal ne olabilir? 3 gün sonra İmamoğlu'nun 'Binali Yıldırım soruların görüşülmesini istemiş' ki o zaman Küçükkaya yoktu daha. Biz bunun çok şık olmayacağı yönünde kanaat oluşturduk. Sayın İmamoğlu, 'Binali Yıldırım soruların görüşülmesini önceden istedi' demesi doğrudur. Ve o gün 'Yayını kim verecek?' bunu da konuştuk. Onlar dedi ki 'TRT yapsın' dedi. Biz de 'TRT sarayın televizyonudur, TRT olmaz. Kimi moderatör olarak belirlersek onun kanalı logosuz yapsın' dedik. Ertesi gün, Mahir Ünal, 'Bu ismi ortaya attık ama Binali Yıldırım'ın onayından geçmiş isimler değil. Dün konuştuğumuz kadın aday bizim kırmızı çizgimiz olmaz' dedi. Ve onun yerine 5 isim koydu ortaya. 'Bunların hepsi olabilir ama Binali Yıldırım'ın tercihi İsmail Küçükkaya' dedi. İmamoğlu, 'Memmuniyetle benim de kabulüm' dedi. 9 Haziran akşamı, moderatör böyle netleşti. Pazartesi günü, Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'ni mütabakata bağladık ve açıkladık. 11 Haziran'da Küçükkaya ile biraraya geldik. Formatı konuştuk. Biz o zaman moderatöre dedik ki 'Biz, partileri temsil ediyoruz ama siz onlarla 2 saat zaman geçireceksiniz. Onlarla da konuşmanızda fayda var' dedik ve ayrıldık. Ertesi gün 13 Haziran'da Mahir Bey'le tekrar buluştuğumuzda bugün söylemediği bir şey masaya koydu. 'Binali Yıldırım'ın bir talebi var. Siz düzeneği, sistemi kurdunuz. Siz şimdi devreden çıkın. Moderatör bizimle muhattap olsun' dedi. 15 Haziran'da Mahir Ünal beni aradı. 'Küçükkaya, Binali Yıldırım'la görüştü mü?' diye sordu. Ben de bilmediğimi söyledim. Küçükkaya'yı aradım. Küçükkaya, 'Binali Yıldırım'la telefonda konuştuğunu, Yıldırım'ın vaktinin kısıtlı olduğu söylediği' söyledi. Küçükkaya her ikisiyle de görüşecekti yani ancak Binali Yıldırım vaktim kısıtlı diye kabul etmedi. Sonra İmamoğlu'yla görüşmesi 'Gizli görüşme' oldu. Moderatörün adaylarla görüşmeyi sokağın ortasında yapması beklenemez. Biraz siyasetin nasıl buluştuğunu bilen herkes bilir. İstanbul'da bu görüşmeler otellerde, kongre salonlarında, toplantı salonlarında yapılır.

"AK PARTİ PEŞİN BİR MAĞDURİYET SENARYOSUNU BAŞTAN YAZMIŞ"

"AK Parti peşin bir mağduriyet senaryosunu baştan yazmış. Ben de saf saf bakmışım." diyen Engin Altay sözlerini şöyle tamamladı: "Mahir Ünal bugün yaptığı açıklamada 'Binali Yıldırım'ın karşı tarafı destekleyen bir moderatör istedi' dedi. Buradan ne murat ettikleri çamura yatınca çıktı. Dolayısıyla moderatör, bunların mağdur olma parçası olmayınca ikinci senaryo devreye girdi. 'Bir iftira, gizemli bir atmosfer oluşturalım ve görüşmeyi köpürtelim' dediler. Otele kapıdan girilir. Bacadan girilmez. Küçükkaya'ya her iki adayla görüşmesini söyleyen ben ve Mahir Ünal'dır. Ne yapsaydı İsmail Küçükkaya, otele bacadan mı girseydi? Otel yönetimi de sayın Küçükkaya'ya, İmamoğlu'na bir ayıp ettiği gerçektir. Kamera kayıtlarını otellerin kime verecekleri yasayla belirlenmiştir. Alsınlar ne varsa alsınlar. Keşke görüşmeyi de çekselerdi. Kamera kayıtlarının bir siyasi partiye verilmesi, otel yönetiminin edepsizliğidir. Çamura yatmanın da bir adabı var. Bu halleriyle gülünç olduklarının farkında değiller."