CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKOM’u ziyaret ederek, ekibiyle birlikte kendisini karşılayan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan çalışmalar hakkında bilgi aldı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da Kalıçdaroğlu’na eşlik ettiği ziyarete bazı CHP milletvekilleri de katıldı.

Toplantıda ilk konuşmayı İmamoğlu yaptı. Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik depremde sevindirici olan tek şeyin can kaybı yaşanmaması olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Depremin bir başka önemli tarafı, 17 Ağustos 1999’daki büyük depremin 20’nci yılında çok önemli bir ikaz olmasıdır. 26 Eylül, önemli bir tarihtir. Depremle ilgili İstanbul’un çok da fazla hazırlıklı olduğunu düşünmüyorum. Milletimize, bir yandan raporlarımızı, bir yandan da eylem planlarımızı hazırlıyoruz. Kasım ayı itibariyle, bütün paydaşlarıyla bir deprem çalıştayı yapacağız” dedi.



“470’DEN GERİYE 77’Sİ KALMIŞ”

İmamoğlu, tartışılan toplanma alanları ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.1999 depreminden sonra 470 civarında büyük toplanma alanı belirlendiğini hatırlatarak, “O dönemde topluma açıklanmış. Örneğin, geçmişte Ali Sami Yen Stadı ve çevresi gibi. Bu büyük alanlar, Ali Sami Yen Stadı’nda olduğu gibi bir binaya, yapıya dönüşmüştür. Bunun gibi dönüşümlerden dolayı bu büyük toplanma alanlarından sadece 77’si kalmıştır. Sadece 20 yılda. AFAD’ın tespit ettiği acil toplanma alanlarının sayısının 2 bin 859 olduğu bilgisi veriliyor. Bu toplanma alanları ile ilgili de bizim yapmış olduğumuz tespitler, ne yazık ki bu alanların bir çoğunun deprem toplanma alanı tanımına uygun olmadığı yönündedir. 200-300 metrekare alanlar şeklinde tanımlanmış 177 adet yer var. 715 adedi de 1000 metrekarenin altında. Bu alanların bir kısmı da deprem toplanma alanı olma hüviyetine sahip özelliklerde değildir. İstanbul’da deprem toplanma alanları konusunda karnemiz biraz zayıf. Bu sorumluluk, İBB ve 39 ilçe belediyesinin sorumluluğundadır. Kafamızı kuma gömecek durumda değiliz. Bu sorunun siyasi partisi olmaz” dedi.



KILIÇDAROĞLU: NE OLDU O DEPREM VERGİLERİ?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da 17 Ağustos 1999’da 20 bine yakın kişinin hayatını kaybettiğini 30 bine yakın kişinin yaralandığını hatırlatarak o dönemde deprem vergileri yasaları çıkarıldığını belirtti. Bu vergilerin amacının tüm bölgeleri depreme dayanıklı hale getirmeyi amaçladığını vurgulayan Kılıçdaroğlu;

"Bir şeyin altını önemle çizmek isterim. 99'da büyük bir deprem yaşadık. 20 bine yakın yurttaşımız hayatını kaybetti. 30 bini aşkın yaralımız oldu. Dönemin başbakanı Allah rahmet eylesin Bülent Ecevit, kara yoluyla İstanbul'a ulaşamadı. Büyük bir acıydı Türkiye seferber oldu dünyadan birçok yardımlar geldi. Ve biz yaralarımızı sarmaya çalıştık. Deprem vergileri, vergi yasaları çıktı. Bu ülkenin 80 milyonu gönüllü olarak gitti vergilerini ödedi. Yaralar sarılacaktı. İstanbul başta olmak üzere deprem riski taşıyan bütün bölgeler depreme dayanıklı hale gelecekti.

Şimdi değerli arkadaşlar şu soruyu sormaktan edemiyorum. Ne oldu o deprem vergileri? Nereye gitti o deprem vergileri? Devleti yöneten insanların, geleceği görmesi lazım. Devleti yöneten insanların, 16 milyon kişinin risk altında yaşadığı İstanbul'u riskten nasıl kurtarırız hesaplarını yapmaları lazım. 1999 - 2019... Aradan geçmiş 20 yıl. 20 yıl geçmiş şimdi hala başladığımız noktadayız. Ben bunu sormak zorundayım. Kimin için? Risk altında bulunan 16 milyon insanın hakkını savunmak için sormak zorundayım. Ülkeyi yönetenlerin bunun hesabını vermesi lazım. Nereye gitti bu paralar?" diye konuştu.



"1999 - 2019 NEDEN BU KADAR UZUN SÜRE BEKLENDİ"

Bütün belediye başkanlarının el birliğiyle çalışacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, herkesi desteğe çağırdı ve ekledi;

"Biz süreci baltalamak gibi böyle bir düşünce elbetteki olamaz. İşbirliği içinde bu bataktan İstanbul'u kurtarmak zorundayız. Ben şundan yüzde yüz eminim. İstanbul'daki bütün belediye başkanlarımız, sadece CHP'li değil diğer partili belediye başkanlarımızda... El birliği ile elbetteki çalışacaklardır. Riski aşmak için elbetteki mücadele edeceklerdir. Ama temel soru şu; 1999 - 2019 neden bu kadar uzun süre beklendi."

"BEN BU SORUYU SORMAYAYIM MI ALLAH AŞKINA"

Başkan İmamoğlu'nun önemli bir ayrıntıya daha dikkat çektiğini belirten Kılıçdaroğlu;

"Toplanma alanları 470'iken, hiç o depremden hayatını kaybeden 20 milyon insanın ahı bir tarafta, kalkıyorsunuz bunların büyük bir kısmını 400'e yakınını imara açıyorsunuz. Ben bu soruyu sormayayım mı Allah aşkına. Şimdi biz bunları sormasak ne zaman soracağız. Yazık günah değil mi bu ülkeye. Her deprem sonrası yaşanan kayıplar milli servet kaybı değil midir?" dedi.

"ONLAR RİSKİ ÖNCEDEN GÖRÜR BÜTÜN ÖNLEMLERİNİ ALIR"

Uygar dünyanın devlet adamlarıyla, bizim siyasi parti başkanları ya da yöneticileri arasında temel bir fark olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu;

"Onlar riski önceden görür, bütün önlemleri alır. Risk gerçekleştiği zaman  insanlar hayatlarını kaybetmez. Bizim gibi geleceğini göremeyen bunların hesabını yapamayan yöneticiler ise risk gerçekleşir, insanlar hayatlarını kaybeder, ondan sonra önlem almaya başlarlar. Bir süre sonra toplum unutur. Önlem aldıkları yerde o süreci orada keserler. Başka bir sürece Türkiye tekrar girer. Yazıktır bunun böyle olmaması lazım. Geçmişten ders çıkarmamız lazım.

Bakın yeni bir yönetim var. Genç bir arkadaşımız var. Onun iyi bir ekibi var. İstanbul'a aşık bu insanlar. İstanbul'un deprem riskini bir şekilde tümüyle ortadan kaldırmak istiyorlar. Ellerinden gelen her türlü çabayı harcamak istiyorlar. Onlar sadece merkezi hükümetten 'bize engel olmayın' diyorlar o kadar. Yapacaklar her şeyi yapacaklar. İstanbul'a aşık olan, İstanbul'u seven bir ekip var. Bu ekibe herkesin destek olması lazım.

"DEPREMDE ÖLENLERİN PARTİSİ OLMAZ"

Başkan yine çok önemli bir şey söyledi. Bu işin partisi olmaz. Depremde ölenlerin partisi olmaz. Bütün bunları yaparken geçmişe dönüp neler olduğunu da sorgulamamız lazım. Gelecek yöneticilerin de bundan bir şekilde ders çıkarması lazım. Aynı hataları tekrar etmemesi lazım" diye konuştu.