İstanbul’da 2 Haziran 2010’da yapılan narkotik operasyonuna ilişkin iki kez gözaltına alınıp serbest bırakılan 28 yaşındaki mimar Onur Yaser Can, üçüncü kez ifadeye çağrıldığı günün akşamı bir not bırakarak intihar etti. 28 yaşındaki oğlunun ölümüne dayanamayan anne Hatice Can ise 4 yıl sonra 2014’de intihar ederek hayatına son verdi. Oğlunun ölümüne sebep olan olayın sorumlularının yargılanıp cezalandırılması için 9 yıldır hukuk mücadelesi veren baba Mevlüt Can da 8 Ekim 2019’da iç kanama sonucu hayata gözlerini yumdu. Bugün, Onur Yaser Can'ın gözaltı evrakında sahtecilik yaptığı gerekçesiyle yargılanan 2 polis memuru hakkında karar çıktı. Davaya aileden geriye kalan Ezgi Sevgi Can katıldı.



İstanbul 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık Soner Gündoğdu ile müşteki Ezgi Sevgi Can katıldı. Can’ın yakınları da Ezgi Sevgi Can’ı yalnız bırakmayarak duruşmayı izledi.

"ADLİYE BU DAVA SÜRECİNDE BU AİLEDEN 3 KİŞİNİN ÖLÜMÜNÜ GÖRDÜ"

Davaya ilişkin son beyanları alınan Ezgi Can, "Babamı öldüren şey de tıpkı annemi öldüren şeydi. Bu insanlar eceliyle ölmediler. Onları öldüren şey evlat acısının yanı sıra bu adaletsiz durumdur. Babam 9 yıldır kendi kendine mahkemenin ortaya çıkartması gereken delilleri ortaya çıkardı. Şu an gelinen noktada bu dava basit bir sahtecilik davası olmaktan çıkmıştır. Bu sahtecilik yapılan işkenceyi örtbas edebilmek için yapılmıştır. İşkence yapıldığını kanıtlayın diyorlar, kanıtladık da... Babamı öldüren süreçte bu zaten. Babam o acılı hali ile tek tek o videoları izleyip bir takım fotoğraflar tespit etti. Ölmüş abime mahkeme celbi gönderdiler. 9 yıldır bunları tek tek anlattık. Mezardan kalk gel diyorlar. Bu sahtecilik örgütlü bir işkencenin kamuflajıdır. Mahkemede çok sayıda heyet değişti. Siz annemi tanımadınız, ama babamı gördünüz. Bu adliye dava sürecinde bu aileden 3 kişinin ölümünü gördü"



"ADALET GECİKİNCE BÜTÜN AİLEMİ KAYBETTİM"

Başsağlığı dileyen mahkeme başkanın, "İçiniz rahat olsun tüm dosyayı ve delilleri okuduk" demesi üzerine Ezgi Sevgi Can sözlerine şöyle devam etti: "Babamı da kaybettiğim için artık güvenimi de kaybettim, o yüzden tekrar anlatıyorum adalet için çok geç kaldınız. Sizden mütalaadaki en üst sınırdan ceza vermenizi istiyorum ama çıkacak karar zaten benim için eksik olacak. Bir aile tek tek katledilmiştir. Bu mahkeme, bu adliye bir ailenin tek tek katledilmesine şahit olmuştur. Geç kaldınız, adalet gecikince bütün ailemi kaybettim. Buradan çıkacak karar insanlık için önemli. Kaybedilen 3 can sadece benim kaybım değil. Sizlerin de kaybı. Türkiye başarılı bir mimarı, müzisyeni ve onun yetiştiren iki insanı da kaybetmiştir. Sizlerden adliye sarayında katilleri değil, bu katillerin yok ettiği insanların ailelerini yani beni korumasını istiyorum"



SANIKLARIN TUTUKLANMASI TALEP EDİLDİ

Mevlüt Can’ın yeğeni ve ailenin avukatlarından Çiğdem Şat, davanın basit bir evrakta sahtecilik davası olmadığını örgütlü bir şekilde bir insanın canına kast edildiğini belirterek sanıkların tutuklanmasını talep etti.

SANIK: İŞKENCE YAPMAYI GEREKTİRECEK BİR DURUM YOKTU

Son savunması sorulan Soner Gündoğdu ise ifade tutanaklarındaki saat farkından dolayı Onur Yaser Can'ı sadece bir kez arayıp davet ettiğini, ısrar etmediğini, baskı uygulamadığını belirterek, "Onur Yaser Can geldiğinde ben orada yoktum. Uyuşturucuyu kimden satın aldığı ve kimin referans olduğu telefon tapelerinde belli. Bu şekilde her şey belli. Neden işkence ve baskı yapayım? İşkence yapmayı gerektirecek bir durum yoktu ortada. Halen aktif polislik görevine devam ediyorum. Bu dosyadaki hata maddi bir hatadır, ben evrakta sahtecilik yapmadım. Beraatımı istiyorum” dedi.

SANIK AVUKATININ BAŞSAĞLIĞINI KABUL ETMEDİ

Sanık avukatı Ahmet Baran Akkaya’nın, sözlerine başlarken başsağlığı diledi. Bunun üzerine Ezgi Sevgi Can oturduğu yerden kabul etmiyoruz dedi. Avukat Akkaya, “Burada cinsel istismar yapıldı denilerek iftira atılıyor. Onur Yaser Can cinsel istismar ve işkence gördüğü için değil, sevdiğinin isminin vermemek için intihar etti. Sevdiğini korumak için canından vaz geçmiştir sevdiğinden vazgeçmemiştir” deyince salonda bulunan tepki gösterdiler.

2 SANIK POLİSE 6'ŞAR YIL 5'ER AY

Mahkeme heyeti sanıklar Salih Bahar ve Soner Gündoğdu'nun "Kamu görevlisi olarak sahte belge düzenleme" suçundan alt sınırdan uzaklaşarak 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti. Sanıkların mahkemedeki tutum ve davranışlarını dikkate alan mahkeme heyeti, cezayı 3 yıl 4 aya indirdi. Sanıkların "Resmi belgeyi bozmak ve yok etmek" suçlarından alt sınırdan uzaklaşılarak 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar veren mahkeme heyeti, sanıkların kamu görevlisi olmaları nedeniyle cezayı 3 yıl 9 aya çıkardı. Sanıkların tutum ve davranışlarını dikkate alan mahkeme heyeti hapis cezasının 3 yıl 1 ay 15 gün olmasını kararlaştırdı. Sanıklar toplamda 2 farklı suçtan 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmış oldu.

MAHKEME, BİLİRKİŞİ VE RESMİ EVRAKTA İMZASI BULUNAN KAMU GÖREVLİLERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Mahkeme heyeti olay tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görev yapan ve sahte resmi belge düzenleme ile resmi belgelerin yok edilmesinde kusur ve kasıtları bulunan kamu görevlilerinin tespitiyle haklarında yasal gereğinin yapılması için ve dosyada bilirkişi olarak görev yapan Zafer Kökdemir hakkında sahte resmi belge düzenlemek suçundan dolayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

"BU KARAR ANNEM VE BABAMIN DİRENGEN TAVRI SAYESİNDEDİR"

Onur Yaser Can’ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can da, davayı takip eden babasını da 8 Ekim’de yoğun iç kanamadan dolayı kaybettiklerini ve babasının duyduğu acı, stresten öldüğünü belirterek, “Davanın sürdüğü 9 yıl boyunca yılmadan mücadele etti babam. Kendi kendinin avukatlığını yaptı. Oğlunun katilleriyle yüzleşti. Kabul etmedi, sabretmedi. Sadece isyan etti. Annemin ölümü de bir isyandır. Annem ve babam, adaletsizliğe rağmen yılmayıp adalet için yaşadılar. Bu ülke adaletten mahrum etti onları. Katili korumaya devam ettiler. Davanın geldiği nokta, işkencenin bir aileyi katledişinin davasıdır. Eğer bugün bir karar verildiyse bu annemin ve babamın direngen tavrı sayesindedir. Maalesef bunu bile göremediler" diye konuştu.

"DÖNEMİM NARKOTİK MÜDÜRÜ FETÖ'DEN MAHKUM EDİLDİ"

Tüm çabalarına rağmen İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “işkence” suçula ilgili taleplerini reddettiğini ve diğer polislerin davaya ısrarla dahil edilmediğini aktaran Ezgi Sevgi Can, “Hem annem hem babam, gözlerinin önünde öldü. Emri veren dönemin narkotik müdürü Hakan Aydın, Urfa’da FETÖ davasından 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Biraz biz müdahil olduğumuz için bu ceza verildi. Denetimli serbestlikle bıraktılar. İstanbul’da da aynı kapsamda başka bir davası var. Bu katilin bütün davalarının takipçisi olacağım. 3 insanın kaybı tüm Türkiye’nin, tüm insanlığın kayıbıdır. Beni yalnız bırakmayın. Bu davayı takip edin“ ifadelerini kullandı.



CHP'Lİ TANRIKULU: 9 YIL SÜRMESİNİN NEDENİ ZAMANAŞIMINA UĞRATMAK

Duruşmayı izleyen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, davanın işkenceyle yok edilişin bir davası olduğunu ve 9 yıl sürmesinin nedeninin zaman aşımına uğratmak olduğunu öne sürerek, bütün Türkiye’nin bu zalimliği görmesi gerektiği ifadesinde bulundu.