23 Haziran seçimlerine bir hafta kala ortak canlı yayınla ekran karşısına çıkan ve gazeteci İsmail Küçükkaya'nın sorularını Millet İttifakı'nın adayı Ekrem İmamoğlu ile Cumhur İttifakı'nın adayı Binali Yıldırım arasında yaşanan 'Sayıştay raporu' tartışması Türkiye'nin gündemine oturdu.

İsmail Küçükkaya'nın medyaya yansıyan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki usulsüz işlemleri konu eden Sayıştay raporunu hatırlattığı ve fikirlerini sorduğu adaylardan Binali Yıldırım, böyle bir Sayıştay raporu olmadığını ortaya atılan rakamların “yalan” olduğunu söyledi.

Ekrem İmamoğlu ise sorulan soru üzerine elindeki Sayıştay raporunu göstererek İBB, İETT ve İSKİ'de yapılan usulsüzlüklerin 753 milyon lirayı aştığını söyledi. Çıkan tartışma sırasında Binali Yıldırım'ın Sayıştay raporunu okumadığını söylemesi ise sosyal medyada en çok tartışılan konu oldu.

RAPOR WEB SİTESİNDE DURUYOR


Tartışmanın yankıları yayından sonra da devam etti. Sayıştay raporu konusunda yapılan bilgi kirliliği ve manipülasyonlara yönelik Ekrem İmamoğlu'nun ekibi tarafından da bir açıklama yapıldı. Verilerin Sayıştay'ın seçim sürecinin başlamasının hemen öncesinde, Ekim 2018 tarihinde açıklanan 2017 yılına ait İBB, İSKİ ve İETT denetim raporlarına dayandığına dikkat çekilerek “Bazı basın organlarında çıkan sahte iddiası tamamen saçmadır. Sayıştay Başkanlığı'nın kendi resmi web sitesinde rapor halen bulunmaktadır. Raporda kamu zararına ve usulsüz işlemlere ilişkin; taşınmaz kayıtlarının tutulmaması, ihale kanununa aykırı işlem yapılması, belediyenin yapması gereken tahsilatları yapmaması, İSKİ'nin bankalardan lüks araç temin etmesi gibi birçok husus bulunmaktadır. Sayıştay raporuna ulaşmak mümkündür. Zarar hesabı belirtilen kalemler üzerinden hesaplanmıştır” denildi.

PROFESÖR ERSAN ŞEN SAYIŞTAY RAPORUNU ANLATTI


Hem televizyon kanallarında hem de gazete sayfalarında Sayıştay raporunun ne olduğu, ne ifade ettiği, İBB faaliyetlerini inceleyen bir Sayıştay raporu olup olmadığı tartışmaların konusu oldu.  Habertürk'te Didem Arslan Yılmaz'ın sunduğu Türkiye'nin Nabzı programına konuk olan Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, Sayıştay raporu ile ilgili merak edilenleri anlattı:

SAYIŞTAY BİR YÜKSEK MAHKEMEDİR


Şen'in sözlerinden satır başları: 

'Sayıştay mahkeme değil' deniyor ama yüksek mahkemedir. Mali denetleme mekanizmasıdır. Kamu bütçelerini denetler. Meclis adına, halk adına bu görevi yapar. Denetim mahkemesi olarak düzenlenmiştir Anayasanın 160. Maddesi'nin 3. fıkrasında da mahalli idarelerin yani belediyelerin hesap ve denetimi ve kesin hükme bağlanması Sayıştay tarafından yapılır der.

DÜZENLİLİK DENETİM RAPORU


Şimdi bu tartışmaya konu olan bir yargı kararı değil, bu 'Sayıştay Düzenlilik Denetimi Raporu.' Doğru İstanbul'da yapılmış. Belediyede yapılmış, İSKİ'de yapılmış, İETT'de yapılmış. İBB'de 60 bulgu var Sayıştay'ın tespit ettiği. Yolsuzluk iddiası yok. zaten olamaz da kimseye zimmet de çıkarılmamış. Yani Sayıştay diyor ki 'ben bunları tespit ettim düzelt ben takip ediyorum.' Hesap mahkemesi olarak bulmamış bunu denetim yapmış, bulguları bulmuş ama her nedense Sayıştay bunu bir zimmete çevirmemiş.

RAPOR ZİMMETE ÇEVRİLMEMİŞ


Yani o dönemin görev yapan belediye başkanına, yardımcılarını yada çalışanlarına yönelik bir zimmet çıkarmamış. Sayıştay'ın işi bu der ki 'sen bunları ödeyeceksin. Bunlar senin hatanın ürünü' Sen ona itiraz edersin orada daireler vardır, kurullar vardır. Denetim raporu ayrıdır, bir de orada Yargı kararları vardır ve kesin kararlardır. Burada söz konusu olan bir yargı kararı değil bir denetim raporu. Peki bu denedim raporlarının sonucu ne olacak. Bunu ben de merak ediyorum. An itibariyle şuanda gözüken raporlar tam manasıyla 'düzenlilik' raporlarıdır. Yani 'bunları düzelt' diyor. 'Bu bulguları tespit ettim ve 2018'de gereğini yapacağım, seni takip edeceğim' diyor.

Bunu aldı, şuraya verdi, orya gitti gibi şeyler bu raporlarda yok. Bu raporlarda usulsüzlükler var bulgular var. Bir de raporlarda söz edilmiyor, İçişleri Bakanlığı'nın rutin denetim raporları vardır. Müfettişleri vardır. Esas incelemeyi onlar yapar. Her belediyede ansızın da yapar, şikayet üzerine de yapar. 'İktidar kendi belediyelerini korur' bu Türkiye'de hep söylenen bir söz ama ayrı bir tartışmanın konusu. Ana konu bu raporlar bir yolsuzluk yada zimmet raporu değil bir denetim mahkemesi kararıyla verdiği sonuç raporu değil. Yapılan usulsüzlükleri tespit etmiş ve 'bunların giderilip giderilmediğini kontrol edeceğim' günün sonunda eğer burada ciddi manada bu tespitleri yaparsa zimmet çıkaracak. Çünkü niye? 'ya kasten birilerini nemalandırmak için yaptın yada mesleğinin gereklerini yerine ettirmeyerek yaptın'. Sayıştay işi bu noktaya götürürse ilgilere tebligat gönderir.
Bu denetimlilik raporunu bir zimmete çevirirse o dönemde görev yapan Belediye başkanına, encümenine, daire başkanına, memuruna orada kimse sorumlu ona göre zimmete çevirir.