İzmir’in merkezine yapılmak istenen 60 katlı ve 186 metre yükseklikteki gökdelen projesi hakkındaki tartışma dinmiyor. Konak’ın Pasaport mevkiinde yapılması planlanan ve inşaat çalışmalarına başlanan gökdelene, Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası, Konak Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ardından çok sayıda sivil toplum kuruluşu da karşı olduklarını açıkladı.

Tartışma yaratan gökdelen inşaat alanı önünde toplanan Ege Kent Konseyleri Birliği, Ege Çevre Platformu, İzmir Çevre Platformu, İzmir Yaşam Alanları Platformu, İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası temsilcileri basın açıklaması yaptı. Yüzlerce sivil toplum kuruluşunu temsil eden platformlar adına yapılan basın açıklamasını Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu okudu.



“RANT İÇİN YAŞAM ALANLARIMIZ YOK EDİLİYOR”

Kentleri kent yapan olgunun kimliği, doğası, tarihi ve kültürleri olduğunu dile getiren Mumcu, “Bu kültürü, bu doğayı, bu tarihi, gelecek kuşaklara bozmadan aktarabilmek, sürdürülebilir kılmak hepimizin sorumluluğundadır” dedi.

İstanbul ve yakın çevresi ile Ankara’daki rant alanlarını neredeyse tüketen sermaye odaklarının son yıllarda gözünü doğrudan İzmir’e diktiğini vurgulayan Mumcu, iktidarı da eleştirdi.



Mumcu, “İktidar,  kimliğini, kültürünü ve doğasını olabildiğince korumuş, tarihi değerlerine sahip çıkan İzmir’e, bir yandan çarpık yapılaşma, öte yandan da maden talanları ile hükmetmeye çalışıyor. İnşaat ve madencilik sektöründen başka sürdürülebilir bir ekonomi anlayışına itibar etmeden, sanayiyi geliştirmeden, ekolojiyi öldürerek, sadece rant düşüncesi ile yaşam alanlarımızı, daraltıyor, yok ediyor” ifadelerini kullandı.

“İZMİR, İSTANBUL GİBİ OLMASIN”

Açıklamada, “İzmir, kendi kent kimliğini oluşturan doğal, tarihi, mimari ve kültürel yapısı ile birçok simgesel özelliğe sahiptir. Önümüzdeki yıllarda İzmir için de ‘Kente ihanet ettik. Dikey değil yatay mimariyi tercih etmeliymişiz. Kentin belleği kalmadı’ deme noktasına gelmemek için, bu söyleme neden olacak gelişmelere olanak sağlamamalı, yardımcı olmamalı ya da susmamalıyız” denildi. Mumcu, “Bütün çabamız İzmir İstanbul gibi olmasın diyedir” ifadesini kullandı.

“BU YAPIYA NASIL İZİN VERİLEBİLİYOR?”

Mumcu, hem deprem riskine, hem de kent siluetinin göreceği zarara dikkat çekerek, “Kentin zemini en sorunlu yerlerinden birisi olan Bayraklı’daki gökdelen bölgesi bizleri zaten yeterince tedirgin ederken, kentin tam ortasında, yine zemin sorunu olan kentin tarihi bölgesinde, kent siluetini tamamen bozacak, bir yapı nasıl düşünülebiliyor” ifadelerini kullandı.

Mumcu, akıllara takılan diğer soruları da ifade ederek, “Kent kimliğinde büyük değere sahip, 186 metre yükseklikteki Kadifekale ile yarışmasına nasıl cüret edilebiliyor? Hiçbir estetik değer taşımayan, bu yapı nasıl projelendirilebiliyor? Uzmanların, her an olabileceğini öngördükleri büyük bir depremde, bu yapıların nasıl ayakta kalabilecekleri tartışılırken, böyle bir yapıya nasıl izin verilebiliyor?” dedi.

“PROJE GAYRİMEŞRUDUR”

Açıklamada, 2009 yılından bu yana Şehir Plancıları ve Mimarlar Odası’nın defalarca gökdelen projesinin yanlışlığını hukuki ve bilimsel gerekçelerle gözler önüne serdiği vurgulandı. Ayrıca, davalarla yürütmesi durdurulan söz konusu projenin 2018’de alındığı belirtilen ruhsatının da imar planı hükümlerine aykırı olduğu kaydedildi. Mumcu, “Proje gayrimeşrudur. Kentin kimliğine de, kültürüne de, doğasına da  aykırıdır.  Bu bir kent suçudur” diye konuştu.

“İNŞAAT DURDURULSUN” ÇAĞRISI

Açıklamada, gökdelene karşı duran Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ve beraber tavır alacağını açıklayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e destek verilerek, “Bu haklı davada yanlarında olduğumuzu, konunun tarafı ve takipçisi olacağımızı bildiriyoruz” ifadesine yer verildi.

Açıklama şu ifadelerle tamamlandı;

*Bizler rant politikalarının yönettiği bir kentte değil; yaşamı önceleyen, kimliğine, kültürüne, tarihine, doğasına sahip çıkan, onu koruyan, yaşatan bir kent istiyoruz.

*Unutulmasın ki yaşamın, ekolojinin, tarihin ve kültürün hem tarafı hem de muhatabıyız.