Gün içinde farklı ortamlara girerek bu ortamların havasına maruz kalırız. Evde, okulda, alışveriş merkezlerinde, sağlık kurumlarında, otobüslerde soluduğumuz bu havadan vücudumuza solunum yoluyla giren mikropların hastalık yapmasıyla ortaya çıkan hastalıklara solunum yolu enfeksiyonları denir.

Solunum yolu enfeksiyonlarında bulaşma, etkenin dış ortamda canlı kalabilme özelliğine göre, hasta kişilerden öksürme, hapşırma veya konuşma sonucu doğrudan ya da enfeksiyon etkeniyle kirlenmiş eşya, besin maddeleri ve eller aracılığıyla dolaylı yolla olur.

Havaların soğuduğu mevsimlerden itibaren, özellikle kış aylarında solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonlar konusunda çok ciddi artışlar meydana gelmektedir. Bu hastalıkların artmasının esas nedeni, havaların soğumasıyla birlikte insanların kapalı ortamlarda yaşamayı tercih etmesi ve böylelikle içerideki kirli havanın ortak solunmasından kaynaklanmaktadır. Yani enfeksiyon hastalığı, soğuğun doğrudan etkisiyle değil, alışveriş merkezi, kapalı alanlar ve sinemalar gibi havalandırma koşullarının yeterli olmadığı yerlerde, enfekte kişilerde bulunan bakteri ve/veya virüslerin sağlıklı kişilere bulaşmasına bağlı gelişmektedir. Uzun uçak yolculuklarında kalabalık insan grubuyla saatlerce havasız ortamda yolculuk etmek de hasta olma riskini artırmaktadır. Havaların soğukluğu, burundan akciğere kadar devam eden solunum yolunun enfeksiyon etkenlerine (bakteri, virüs) karşı konağın (sağlıklı birey) hazırlıksız kalmasına neden olmaktadır. Yani bağışıklığını kaybeden vücut her türlü mikroba açık hale gelerek çok kolay bir şekilde hasta olmaktadır.



Nezle: “Grip benzeri hastalık” (GBH/ILI), halk arasında “soğuk algınlığı”, “üşütme” olarak da ifade edilen, üst solunum yolunun en sık rastlanılan enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığa sebep olan asıl etkenler, virüslerdir (sıklıkla Rhinovirüs). Hastalarda burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, gözlerde yaşarma gibi daha çok sekresyon (salgı) artışı bulguları ön plandadır. Yüksek ateş erişkinlerde sık rastlanan bir durum değildir. Nezlede tedavi, istirahat ve destek tedavisidir. Ateş düşürücü ilaçlar, bol sıvı alımı önerilir. Hastaların tek kullanımlık mendillerle burun silmesi, sık el ve yüz yıkaması önemlidir. Tedavide antibiyotiğin yeri yoktur.

Grip (İnfluenza): Grip ya da tıbbi ismiyle İnfluenza, her yıl dünyada yaklaşık 3-5 milyon kişiyi etkileyen, 250-500.000 kişinin ölümüne neden olan İnfluenza virüsünün yol açtığı bir enfeksiyon hastalığıdır. Grip (İnfluenza) virüsü damlacık yoluyla bulaşır. Öksürüp hapşıran kişi, virüs içeren çok sayıda damlacığı etrafa yayar. Grip ani başlangıçlı ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrılarıyla seyreder. Ateşin uzun sürmesi, koyu renkli balgam, göğüs ağrısı ve/veya nefes darlığının eklenmesi grip virüsünün zayıflattığı akciğerlere bakterilerin ulaştığını düşündürür. Bu durumda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Grip, tüm yaştaki bireyleri etkiler, okul devamsızlıklarına, iş kayıplarına neden olur. Ancak özellikle gebeler, 50 yaş üstündekiler, 5 yaş altındakiler, akciğer, kalp hastalığı olanlar, böbrek, karaciğer yetmezliği olanlar, kanser, diyabet gibi hastalıklar veya ilaçlar nedeniyle bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar, organ nakli yapılanlar ve aşırı şişman kişiler gripten daha çok etkilenirler. Bu kişilerde grip hastaneye yatışlara, hatta ölümlere neden olmaktadır.

Gribin tedavisi istirahat ve destek tedavisidir. Ateş düşürücü ilaçlar, bol sıvı alımı önerilir. Ancak risk grubundaki kişiler ve risk grubunda olmasa bile hastalığın ağır seyrederek komplikasyonlara yol açtığı kişilerde doğrudan grip virüsüne etkili ilaçların (oseltamivir) kullanılması gereklidir. Tedavide antibiyotiğin yeri yoktur.

Gribe yakalanmamak için sık el temizliği, sağlıklı beslenme, mevsime göre giyinme gibi kişisel önlemlerin yanı sıra, özellikle risk altındaki kişiler için en etkili korunma yolu “aşı”dır. Aynı zamanda bu kişiler, gribin en önemli komplikasyonu, ölümlerin büyük oranda nedeni olan pnömoni (zatürre) açısından da risk altındadırlar. Doktorlarından bilgi alarak “pnömokok aşısı” da olmalıdırlar.

Respiratuvar Sinsitiyal Virüs (RSV): 2 yaşına kadar hemen hemen tüm çocukları enfekte eden çok yaygın ve bulaşıcı bir virüstür. RSV bebeklerde bronşiyolit ve pnömoni gibi yaşamı tehdit eden şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına yol açar. RSV, grip ve nezle bulgularına benzer şikayetlere neden olurken, prematüre doğanlarda veya bebeklerde huzursuzluk, beslenmeme, sık nefes alma ya da solunum düzensizliklerine neden olmaktadır.

Virüsün tek kaynağı insanlardır. RSV’nin bulaşması enfekte salgılarla doğrudan ve yakın temasla olur. Virüs çevrede, yüzeylerde saatlerce, ellerdeyse yarım saatten fazla canlı kalabilir. RSV ılık iklimlerde genellikle kış ve erken ilkbahar aylarında yıllık salgınlar yapabilmektedir. Solunum yolu enfeksiyonlarının çok arttığı bu günlerde yenidoğan ve çocuk hastalıkları kliniklerinde yatan çocuk hastası da hayli fazladır.

Etkili bir tedavisi yoktur, destekleyici tedavi uygulanmaktadır. Hastalıktan korunmak amacıyla koruyucu bir aşısı da bulunmamaktadır. Dolayısıyla bebekler için hayatı tehdit edebilen bir kliniğe yol açan RSV’den korunmak için ellerin özellikle bebeğe dokunmadan önce ve sık sık yıkanması başta olmak üzere, solunum yoluyla bulaşan diğer enfeksiyon kontrol önlemlerine eksiksiz uyulması gerekmektedir.

SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARINDAN KORUNMANIN 7 ADIMI

*Öksürürken, aksırırken ağız bir mendille kapatılmalı, bunun için kağıt mendil ya da
kağıt havlu kullanmaya özen gösterilmelidir.
*Yerlere tükürülmemelidir.
*Nezle olan, hapşıran ve öksüren insanlarla ve çocuklarla temas edilmemesi, tokalaşma dahi yapılmaması, hasta kişilere her türlü temas sonrasında ellerin yıkanması gerekmektedir.
*Odalar sık sık havalandırılmalı, pencere varsa açılmalıdır. Okullarda tenefüs esnasında mümkün olduğunca öğrenciler sınıflardan çıkartılmalı ve sınıflar havalandırılmalıdır.
*Eller yemekten önce ve sonra, tuvaletten önce ve sonra, dışarıdan eve gelince sabun ve bol suyla iyici yıkanmalıdır. *Vücut temizliğine önem verilmelidir.
*Aşı ile korunulabilir hastalıklara karşı zamanında aşılama yapılmalıdır. Gribe yakalanmamak için en etkili korunma yolu, aşıdır. Dünya Sağlık Örgütü ve diğer sağlık otoriteleri her yıl Ekim-Kasım aylarında risk grubu öncelikli olmak üzere herkese grip aşısını önermektedir.

KİMLER ÜCRETSİZ GRİP AŞISI YAPTIRABİLİR

1. 65 yaş ve üzerindeki kişiler,
2. Yaşlı bakımevi ve huzurevinde kalan kişiler,
3. Gebeliğin 2. veya 3. üç ayında (trimesterinde) olan gebeler,
4. Astım dahil kronik akciğer ve kalp-damar sistemi hastalığı olanlar,
5. Diyabet dahil herhangi bir kronik metabolik hastalığı bulunanlar,
6. Kronik böbrek yetmezliği olanlar,
7. Kan hastalığı (hemoglobinopatisi vb.) olanlar,
8. Bağışıklık sistemi yetmezliği olan veya bağışıklığı baskılayan tedavi alanlar,
9. 6 ay-18 yaş arasında olan ve uzun süreli aspirin (asetil salisilik asit) tedavisi alan çocuk ve ergenler.