ABD, 15 KASIM 2002'DE, TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'Nİ AÇIK BİR ŞEKİLDE HEDEFE KOYDU... VE...
BÜYÜKELÇİ PEARSON İLE 'KARANLIK' YARDIMCISI, TEZKEREDEN SONRA HAREKETE GEÇTİ...


Taraf, 24 Temmuz 2008’de bu manşeti atmıştı.


“TSK’nın tasfiye sürecinde rol alan ‘karanlık’ ABD’li” başlıklı dünkü yazım, Ergenekon, Balyoz süreçlerinde Amerika’nın rolünü biraz daha açığa çıkarmak içindi. Aslında, 1950’lerden bu yana Türkiye’nin ‘hücrelerine’ giren ABD’yle ilgili yazılmış çokça kitap ve tanık var! Biz ise yakın tarihi anlatıp, ‘unutturulmak’ istenen süreçleri tekrar gündeme getiriyoruz. Çünkü, sadece ölümler, tutuklamalar yaşanmadı o süreçte. “1923’te kuruldu, 2008’de arınıyor”, “Üstü Cumhuriyet altı Ergenekon”, “Aranan savcı bulundu”, “Ergenekon Fenerbahçe’de” manşetleri atıldı. Ülkenin kuruluş felsefesine karşı harekete geçen gazeteci görünümlü ‘istihbaratçılar’, aydın görünümlü ‘liberaller’ ve medyanın büyük bir bölümünün hesaplaştığı hep Mustafa Kemal Atatürk oldu. Şimdi o “karanlık ABD’li” Siyasi Müsteşar John Kunstadter dosyasını biraz daha açalım...

“TÜRKİYE’NİN DERİN DEVLETİ”

3 Kasım 2002 seçimlerinin üzerinden 12 gün geçmiş. AKP yüzde 34.29 oy oranı ve 363 milletvekiliyle tek başına iktidara gelmiş. Dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, 15 Kasım 2002’de Washington’a “Türkiye’nin Derin Devleti” başlıklı bir rapor gönderiyor...

ABD daha ortada ‘Ergenekon’ yokken çalışmaya başlamış. Okuyalım: “Türk Derin Devleti, sahne arkasındaki bir mekanizma ile askeriyenin, yargının ve bürokratik elitin seçme üyeleri arasındaki iktidar ilişkileri siyasi hayatın ve yurttaşların, devletle ilişkilerindeki ihtiyatlı hesaplarının temel bir unsuru olmaya devam ediyor. ‘Derin Devlet’in görüşleri, Türkiye’deki siyasi oyunda koz sahibi olmaya ve böylelikle de demokratikleşmenin ve reformun önünde büyük engel oluşturmaya devam ediyor.”

Bu sızıntıdan da anlaşılacağı üzere ‘derin devlet’ ya da sonra birilerinin koyduğu yeni adıyla ‘Ergenekon’ analizleri Amerika’da 2002’de dolaşmaya başlamış. Aslında ABD’nin ‘derin devlet’ dediği TSK’ydı, Atatürk’e inananlardı. Çok açık... Devam edelim...

ABD’li ‘dostundan’ belge alan stratejist


Tarih 30 Ekim 2012... Emekli Tuğgeneral Kadir Ali Esener, Ergenekon Davası’nda tanık olarak dinlenir. Esener, “Stratejist olarak tanıdığım Faruk Demir, darbe planlarını Amerikalı dostlarından alarak Tuğgeneral Levent Ersöz Paşa’ya ilettiğini söyledi” der. Emekli Tuğgeneral Esener, bahsedilen planları emekli Orgeneral Fevzi Türkeri’den (Jandarma Genel Komutanı) duyduğunu ve konuyu Tuğgeneral Levent Ersöz ile konuştuğunu söyleyerek şöyle devam eder: “Ankara’ya gittiğimde Ersöz’e, Ayışığı, Yakamoz ve Sarıkız’ı (darbe planları) sordum. Ersöz, ‘Mayıs ayında belgeleri Faruk Demir vermişti. Ben de Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’a arz ettim’ dedi. Emekli olduktan sonra 2006 yılında Levent Ersöz’ün Ankara’daki ofisinde Faruk Demir ile karşılaştım. Bu söz konusu planları sordum. O da ‘Amerikalı dostumdan alıp Levent Paşa’ya ilettim’ dedi.” Karışık mı? Değil... Kim bu ABD’li dost? Açalım...

John Kunstadter

John Kunstadter’in Özkök’e verdiği belge


Tartışmaların merkezindeki Faruk Demir ise 12 Kasım 2012 tarihindeki Ergenekon Davası’nda mahkemededir. Yüksek Strateji Merkezi’nin eski başkanı olduğunu söyleyen Demir, Siyasi Müsteşar John Kunstadter ile yakın ilişkisi olduğunu açıklar. Demir şu çarpıcı itiraflarda bulunur: “Kunstadter, bir gün sohbet sırasında ‘Bıktık artık. Türkiye’nin iç politikasıyla ilgili absürt belgeler gönderiyorlar’ dedi. Ben de ‘Nedir bunlar’ diye sordum. ‘Hilmi Özkök ile ilgili. İstifaya zorlandığı gibi şeylerin yazıldığı bir word belgesi gösterdi. Mühim olabilir diye sempatik bir kanaldan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e yolladım’ dedi.” Açığa kavuştu mu? Kunstadter kendilerine ulaştırılan sahte bir belgeyi Özkök’e yollamış. İfadelerden, Ergenekon sürecinin temellerinin 2000’li yıllarda ABD Büyükelçiliği’nde atıldığı ortaya çıkıyor. Ve geliyoruz Büyükelçi Pearson’a...

ABD sızıntısındaki ‘notorious’


Emin Şirin... 3 Kasım 2002’de AKP’den vekil seçildi. Partideki kırılma noktası ise 1 Mart Tezkeresi oldu. Aslında kırılma noktası sadece Şirin için olmadı, Türk-Amerikan ilişkilerini de sonrasında yaşanacak Ergenekon-Balyoz süreçlerini de etkiledi! Tezkere, Irak krizi konusunda hükümet tarafından 25 Şubat 2003’te TBMM’ye sunuldu ve reddedildi. ABD, Türk Ordusu’nu bu tezkerenin geçmemesinden sorumlu tuttu. Emin Şirin, Meclis’te 1 Mart Tezkeresi’nin geçmemesi için çok uğraştı. John Kunstadter, Emin Şirin’le görüşmeler yaptı ama ikna edemedi. Kunstader, AKP’li vekil Şirin’in kendileriyle dalga geçtiğini söyledi!

Emin Şirin


ERGENEKON SANIĞI YAPILDI

Ancak… Şirin’in yıllar sonra yaşayacakları belki de bir cümle de gizli... Anlatalım: 21 Eylül 2000’de Türkiye’ye, ABD’nin Ankara Büyükelçisi olarak atanan Robert Pearson, Temmuz 2003’te ülkemizden ayrılırken veda resepsiyonları verir. Bu resepsiyonlardan birisine Şirin de katılır ve davetin sonlarına doğru elini uzattığı Pearson’a “Sizi unutmayacağız” der. Pearson’ın yanıtı ilginç olur: “Biz de sizi unutmayacağız ve affetmeyeceğiz...” Ankara Büyükelçiliği’ndeki Siyasi Müsteşar Robert Deutsch imzası ile 5 Mart 2003 tarihinde Washington’a gönderilen belgede Şirin ‘notorious’ diye tanımlanır. Notorius, ‘kötülükleriyle tanınmış’ demek. Peki, Pearson tarafından ‘affedilmeyen’ Emin Şirin’e ne oldu? 2007’de gözaltına alındı ve Ergenekon sanığı yapıldı.