1998’de FETÖ’yü deşifre eden ‘cemaatçi’ gencin hikayesi SÖZCÜ’de


Serhat Özkan… 1998’de, içinde yetiştiği Fetullah örgütünün ipliğini pazara çıkardı
Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven Yaşer de Serhat Özkan’a sahip çıktı. Ancak…
Örgüt o gence ve diğer itirafçılara baskı yaptı, tehdit etti, açıklamalarını yalanlattı
21 yıl sonra Serhat Özkan, Gülseven Yaşer’e mektup yolladı ve gerçekleri anlattı


Tarih 23 Ekim 2018... SÖZCÜ’de yayımlanan röportajın başlığı şöyleydi: “FETÖ, Erdoğan’ın etrafını tekrar yavaş yavaş sarıyor.”

ÇEV Onursal Başkanı Gülseven Yaşer örgütle mücadeleden vazgeçmeyeceğini her fırsatta söylüyor.


Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven Yaşer, SÖZCÜ’ye yaşadıklarını tüm açıklığıyla anlatmıştı. Kısaca okuyalım:

“...Her şey 1998’de iki eski cemaat mensubu gencin, Çağdaş Eğitim Vakfı’na (ÇEV) gelerek yaşadıklarını anlatmasıyla başladı. İsmail Özdemir ve Serhat Özkan’ın verdiği bilgiler ışığında vakıf, ‘Hocanın Okulları’ isimli kitabı hazırladı. ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer’in hayatı da böylece alt üst oldu. Haklarında 11 dava açıldı, yetmedi FETÖ medyası tarafından sürekli hedef gösterildi, evi kurşunlandı. Tüm bu yaşadıklarından sonra kanser teşhisi konulup tedavi için ABD’ye gittiğinde ise evine ve ofisine 3 gün 3 gece süren bir baskın yapıldı. Yaşer’le İstanbul’da konuştum. Her cümlesi çok çarpıcı ama en çok şu: FETÖ ile mücadele eden kişi FETÖ’nün mağdur ettiklerini yanına alır, karşısına değil…”

İşte bu röportajın ardından çarpıcı bir gelişme yaşandı...

YAŞER’E YOLLANAN E-POSTA

“Hocanın Okulları” kitabının yazılmasına neden olan, ÇEV’in başını çektiği “Fetullah’la mücadelenin” başlamasına neden olan iki gençten Serhat Özkan, Gülseven Yaşer’e 21 yıl sonra mektup yolladı! 1998’den bu yana görüşmemişlerdi ve Serhat Özkan ve İsmail Özdemir, örgütün baskısından dolayı anlattıklarını yalanlamak zorunda kalmıştı. Ve... Örgütü 21 yıl önce ilk kez deşifre eden Özkan, mailini bulduğu Yaşer’e, 26 Ekim 2018’de bir mektup gönderdi. Yaşer de yanıt verdi...

FETULLAH’IN CEMAATLERiNDE YETiŞMiŞ SERHAT ÖZKAN’IN MEKTUBU


Gülseven Annem hakkını helal et, çok üzdük sizi

Sevgili Hocam;

Aslında sizden mail beklemiyordum. Böyle bir amacım da yoktu. Sadece Özlem Hanım’la röportajınızı gördüm ve eğer Özlem Hanım cevap verirse ondan bir ricada bulunacaktım. Gülseven Annem hakkını helal etsin bana diyecektim. Ama şu an o kadar mutlu oldum ki tarifi imkansız . Bir an 20 yıl önceye gittim. Hocam siz gerçekten bizlere annelik yaptınız. İsmail ve Eyüp’ü bilmem ama ben şahsım adıma elimde olmayan sebeplerden, baskılardan dolayı sizi üzdüm. Bizler o zamanlar Don Kişot gibi yeldeğirmenleriyle savaştık . Bir şeyler anlattık kimse inanmadı. Anlattıklarımıza deli saçması dendi. Ama 20 yıl önce anlattıklarımız bugün gün yüzüne çıktı.

Ve hepsi doğruymuş...

‘ASKERİYEDEKİ DURUMU ANLAMADILAR’

Hocam o kadar kötü ve zor zamanlar geçirdim ki! Bizim sesimizi kestiler. Yalnız kaldık o zaman. Hatırlarsanız… Devlet Güvenlik Mahkemesi’ndeki dava devam ederken ben askerdim. O zaman size izah etmeye çalıştım ama olmadı. O zaman da kimse inanmadı bize. Askeriyede bunların ne kadar güçlü olduğuna sizin arkadaşlarınız bile inanmadı ve yardım etmedi bana. Ve ben askerdeyken ifademi değiştirmek zorunda kaldım biliyorsunuz  umarım hatırlarsınız.

‘CEMAATİN DEDİKLERİNİ YAPMADIM’

Ve o günden bugüne hep sessiz kaldım. Beni tanıyorsunuz. Aleyhte çalışma yapmamı, kitap yazmamı televizyona çıkmamı söylediler. Ama ben yoluna çıktığım davayı zorla bıraktırılıp, sevdiğim insanları yalnız bıraktıysam asla asla aleyhte de bir şey yapmayacağım, canımı ortaya koyarak izah ettim. Ve biliyorsunuz ki Ergenekon davasında bir çok insan sebepsiz yere yıllarca hapis yattı. Mahkemeye bile çıkmadan.  Bu insanların ne kadar tehlikeli olduğunu en iyi siz ve biz biliyorduk şimdi bütün Türkiye biliyor. Allah senden razı olsun hocam iyi iki seni tanımışım. Bazen de keşke tanışmasaydık da annem dediğim siz zor günler geçirmeseydiniz... Sizi ilk gördüğüm gün gibi her zaman sevdim... Ömrüm boyunca da seveceğim.

Serhat...

Gülseven Yaşer, Serhat Özkan’ın mektubuna aynı gün yanıt verir. 26 Ekim 2018’de, saat 20.06’da yazar...

GÜLSEVEN YAŞER SERHAT ÖZKAN’IN MEKTUBUNA iKi YANIT VERDi


Tek amacımız sizi korumak sizler için güzel bir hayattı

Serhat;

Yıllar sonra senden haber almak beni memnun etti. Çünkü ikinizin de ne halde olduğunu her zaman merak ettim. Senin İsmail’den daha farklı, daha duyarlı ve dürüst olduğunu biliyordum. Mahkemede, İsmail’in reddedişine rağmen doğruyu ifade etmen, ‘Hocanın Okulları’ kitabını birlikte yazdığınızı söylemenle de zaten farklılığını göstermiştin. Sizlere gerçekten rahmetli Eymen Sezerman ve ben annelik, vakıftaki diğer arkadaşlar da ablalık yaptılar. Tek amacımız sizleri korumak, sizler için daha güzel bir hayatı gerçekleştirmekti.

Ama cemaat öyle bir şey ki tüm insani değerlerinizi yıpratıp, yozlaştırıp; sizleri istedikleri zaman istedikleri gibi kullanmak için her türlü oyuna başvuran ahlak dışı bir mekanizma.

‘CEMAATİ HERKESTEN ÖNCE SİZ ANLATTINIZ’

Sen buna bazen karşı koydun, insanlığını, duyarlılığını devam ettirebildin. Sizler gibi bu ülkenin evlatlarının, bu hain cemaat ya da tarikatlardan kurtarılması için ben ve arkadaşlarım çok mücadele ettik. Hâlâ da ediyoruz.

Onların gerçek yüzlerini önce İsmail, sonra da sen ve Eyüp, sizler, herkesten önce  topluma anlatmak için büyük mücadele verdiniz.

Hayat hikayelerinizi anlattığınızda, cemaatin yurtlarında yaşadığınız  acılar için, Eyüp’ün annesinin yaşadığı zorluklar için çok üzüldüğümü, ağladığımı hatırlıyorum.

‘CEMAATİN UZUN KOLLARI SİZLERE ULAŞTI’

Ama sonra mücadelenizi yarım bıraktınız. DGM’deki ifadelerinizden vazgeçtiniz. Neden? Cemaatin uzun kolları sizleri kim bilir ne yalan ve  entrikalarla tekrar aralarına döndürdü. Sizleri kurtarmak adına yaptığımız yardımların gerçekten  çok zararını gördük. Bu zaman zarfında sizler neredeydiniz, neler yaşadınız öğrenmek istiyorum. Bana telefonunu yaz. Seni arayacağım.

Gülseven Hocan...

İKİNCİ MEKTUP

Yaşer, 31 Ekim 2018’de, saat 09.43’te, Serhat Özkan’a bir e-posta daha gönderir: “İçin rahat olsun. Hakkımı helal ediyorum. Cemaatin yalan ve sahtekarlık üzerine kurulan faaliyetleri ne yazık ki sizler gibi binlerce öğrenciyi mağdur etti. Mahkemede, tanıklığınızdan vazgeçtiniz. Sizi kim vazgeçirdi? Bunları da yaz lütfen.”