Cumhuriyet Gazetesi gerekçeli kararından sonra yanıtı aranıyor...


FETÖ elebaşı, “Abant’ta, Cumhuriyet’ten ve SÖZCÜ Gazetesi’nden de birileri olsa keşke” dedi
Çünkü… Ele geçirmedikleri, sızamadıkları gazetelerden birisi de bugün yargılanan SÖZCÜ’ydü
Gazetenin yöneticileri, yazarları bu örgütün davetlerini reddetti, aleyhinde yazılar kaleme aldı
Emin Çölaşan… Necati Doğru… Metin Yılmaz… Uğur Dündar ve Soner Yalçın bakın ne söyledi?


Cumhuriyet çalışanları 12 Eylül akşamı tahliye edilmişti.


“2013 yılı öncesinde Cumhuriyet Gazetesi Vakfı’nda görev alan yöneticilerin tanık olarak alınan ifadelerinde özetle... Terör örgütlerini desteklemek amacıyla gazete yönetimini ele geçirmenin söz konusu olmadığını ifade ettiler... Abant Toplantıları düzenlemeye yönelik FETÖ/PYD örgütüne mensup yöneticiler arasında gerçekleşen ByLock konuşmalarında... 21 Ocak 2016 tarihinde Mehmet Yaşa’nın, Erkam Tufan Aytav’a mesajında (Hocam, Abant’a katılacakları kendilerine okudum memnun oldu. Acaba Cumhuriyet’ten ve SÖZCÜ Gazetesi’nden de birileri olsa keşke buyurdu…) şeklindeki ifadeyle... Terör örgütü liderinin, 2016 yılında düzenlenecek Abant Toplantıları’na, Cumhuriyet ve SÖZCÜ Gazetesi’nde çalışanların katılımını sağlayarak...

Kamuoyunda muhalif basına operasyon yapılıyor görüntüsü verme amacına matuf, kendi mensuplarına talimat verdiği... Muhalif kimliği ile bilinen gazetelerin mensupları vasıtasıyla, örgütün toplumda meşruiyet düzeyini artırmaya çalıştığı anlaşılmış...”

SÖZCÜ’YE SIZAMADILAR

Okuduğunuz ifadeler, Cumhuriyet davasında sanıklar Akın Atalay, Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Orhan Erinç, Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya hakkında terör örgütüne yardım suçundan verilen cezaları bozan Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin gerekçeli kararından!

Özetleyelim: FETÖ’ye bilerek yardım etmek suçundan yargılanan” SÖZCÜ Gazetesi yazar ve yöneticileri, örgüt elebaşı Gülen tarafından ‘muhalif’ olarak tanımlanıyor... Örgütün SÖZCÜ’ye ulaşamadığı ortaya çıkıyor...

ALGI OPERASYONU ÇÖKTÜ

SÖZCÜ Gazetesi hakkında hazırlanan iddianameler ve mütalaadaki “SÖZCÜ’yü Fetullah kurdu, cemaat SÖZCÜ’ye sızdı…” gibi cümlelerin gerçekle bağdaşmadığı ve algı operasyonu olduğu tespit ediliyor...

Ve...

SÖZCÜ’ye yönelik iddiaların yine çöktüğü anlaşılıyor!

Hatırlatalım: SÖZCÜ, bugüne kadar kendisini savunmadı. Çünkü... Başta gazetenin yöneticileri ve yazarları, avukatlar, iddia makamının ‘algı operasyonunu’ çürüten delilleri ortaya koydu.

Peki, SÖZCÜ’nün yargılanan yazarlarından Emin Çölaşan, Necati Doğru, yargılanan Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz ve gazetenin önemli iki yazarı Uğur Dündar ve Soner Yalçın, gerekçeli kararı nasıl değerlendirdi? Fetullahçılarla neler yaşadılar? Tarih sayfalarını geri çevirelim...

Altunizade’deki toplantılara gitmeyen gazeteciyi şikayet


Dün sabah ilk aradığım isim Emin Çölaşan oldu. Cumhuriyet’le ilgili gerekçeli kararını konuştuk. Fetullah’la mücadelenin bayrak isimlerinden Çölaşan’a sordum: “Emin ağabey siz hiç Abant’a katıldınız mı?” Yanıtı yine esprili oldu: “Abant Toplantıları’na çağrılmadım... Çok bekledim, gelmedi. (Güldü) Arasalar cevap bile vermezdim. Çünkü, tehlikeyi görüp, yazıyordum. Açık konuşayım: Böyle bir çağrı gelse ciddiye almazdım. Hiçbir zaman yanıma yaklaşamadılar. Ne olduğumu biliyorlardı.”

Emin Çölaşan


Sonra… Necati Doğru’yla konuştum… “Buyur dostum” diyen o tok ve güzel sesiyle, gerekçeli karar üzerine sohbetimize başladık. Söz, Necati Doğru’da:

Necati Doğru


‘EKONOMİ ÖDÜLÜNÜ REDDETTİM’

“Milliyet Gazetesi’nde ekonomi servisini yönetiyordumi… Köşe yazmaya da başlamıştım. Yeni kurulan Gazeteciler ve Yazarlar vakfından iki kişi görüşmek istedi, kabul ettim. Yazılarımı çok beğendiklerini ve bana yılın gazetecisi ödülünü vereceklerini söylediler. Araştırınca, cemaatin sivil toplum örgütü olduğunu öğrendim. ‘Sizin gittiğiniz yol benim dünyam görüşüme uymaz” dedim ve reddettim. Daha sonra Vatan Gazetesi’nde yazarken Fetullah Gülen’in o Altunizade’deki (dershanenin) odasına devamlı çağrıldım. Parti parti gazeteciler gidiyordu. Gitmedim. Bir gün gazetenin bir yöneticisi bana Altunizade’ye gittiğini söyledi ve toplantıdan sonra Gülen’in kendisine ‘Davet ediyoruz ama Necati Doğru gelmiyor’ diye sitem ettiğini anlattı.  Ben de o yöneticiye ‘gitme’ dedim...”

‘Belgesel, dizi ve yurt dışı teklifi geldi ama kabul etmedim’


Odatv kumpasından 682 gün hapis yatan SÖZCÜ yazarı Soner Yalçın’ın hikayesi de ilginç...

Yalçın sadece Abant’a çağrılmamış. Dinleyelim:

“Abant Toplantıları’ndan önce yurt dışı gezilerine ısrarla çağrıldım. ABD’den Asya’ya kadar her toplantılarına davet ettiler. ‘Belgesel, dizi yapalım’ dediler. Bu teklifi getiren kişilerden biri firari Faruk Mercan’dı. Kabul etmedim. Büyük paralar vereceklerdi. O zaman çalıştığım CNN Türk yöneticilerini devreye soktular. Onlar benim için gladyonun tetikçisiydi.

Ya kendi kişisel çıkarlarını düşüneceksin, ün, şöhret, para... Ya da... Gerçeği görüyorsun ve gazetecisin. Bunlar ülkeyi teslim almak istiyor. İzin vermeyeceksin. Örgütün, paralel olmadığını bilmeyen yoktu. Birçoğu Abant’a koştura koştura gitti. Zarfın içinde paralar aldılar. O para alanlar bu ülkeye hizmet etmek istiyorlarsa açıklayacaklar. Tamam Fetullah bunların elebaşı ama tek suçlu değil. Liberal takımı ve medyası da destek verdi. Bunun öz eleştirisini yapmak zorundalar.”

Soner Yalçın - Uğur Dündar - Metin Yılmaz

‘Sıra sizde, operasyon gelecek’ denilen gazete


SÖZCÜ Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, “Beni de çağırdılar. Telefonlarına bile çıkmadım. Onların cemaat olduklarını biliyordum. Biz gazeteciyiz ne işimiz olur cemaatin davetleriyle” dedi. Yılmaz şöyle devam etti: “... Bunlara ilk kez FETÖ diyen biziz. Davalar açıldı, her şey yapıldı. Ergenekon zamanında haber yollandı, ‘Sıra size gelecek’… ‘Size operasyon yapılacak’ denildi. FETÖ’ye yardım suçu denilince, ben zaten hep bunlarla savaşmışım. Aleyhinde haberler yapmışız.”

Fetullah’ın savcısı firari Zekeriya Öz’ün hedefinde olan ve Ergenekon kumpasına dahil edilmek istenen Uğur Dündar da toplantılarına hiç katılmadığını anlattı. Dündar, “Asla gitmem. Başlangıçta bir defa çağrıldım. Ödül törenine gitmedim. O zamanlardan biliyordum. Hiçbir etkinliklerinde bulunmadım. Zaten reddedince bir daha çağırmadılar. Türkçe Olimpiyatları’na davet etmediler. 2009’da hedef olduk...”