METASTAZ... FETÖ’DEN BOŞALAN KOLTUĞA OTURMAK İSTEYEN CEMAATLERİN HİKAYESİ...

İSTİHBARAT ŞUBE MÜDÜRÜ’NÜ FETÖ’DEN KURTARDIĞI İDDİA EDİLEN MEKTUBU KİM KALEME ALDI?

Tarih 23 Mart 1960...… Nurcuların lideri Said-i Nursi hayatını kaybeder. Liderlerinin ölümünün ardından Nurcu hareketin liderliği Zübeyir Gündüzalp’in başında bulunduğu “Ağabeyler Konseyi”ne geçer. ‘Konsey’de; Zübeyir Gündüzalp, Tahiri Mutlu, Mustafa Sungur, Ceylan Çalışkan, Hüsnü Yeğin, Bayram Yüksel, Fırıncı Mehmet Güleç gibi, Said-i Nursi’nin yanında bulunmuş isimler vardır. İddialara göre bu ‘konsey’e karşı çıkan isim 1899 doğumlu Hüsrev Altınbaşak olur.

Hüsrev Altınbaşak


Çünkü ‘ağabeyler’in aksine o risalelerin (Said-i Nursi tarafından yazılan kitapların) Latin harfleriyle basılmasına karşı çıkar. Eski yazıya bağlılık isteyen Hüsrev Altınbaşak grubuna ‘Yazıcılar’ denilmeye başlanır. Hatta aralarında öyle tartışmalar olur ki, Altınbaşak’a ‘düdüklü tencere’ ile suikast bile düzenlendiği anlatılır. Konumuz bu değil... Konumuz, özellikle 1950’lerden sonra kaderini ‘materyalist’ Sovyetler Birliği’ne karşı ‘Hristiyan’ ABD’yle birleştiren önemli tarikat ve cemaatlerin devlet içerisinde nasıl örgütlendiği... Şimdi gelelim asıl meseleye. Siz bir tarikat veya cemaatin, gözaltına alınan ve tutuklanan bir polis şefi için devletten mektupla ricacı olduğuna tanık oldunuz mu? Yanıtını veren ise... FETÖ’nün kumpasını doğrudan yaşayan iki gazeteci, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan... Yazdıkları kitabın adı: METASTAZ...

Metastaz, tıbbi anlamda kanserli hücrelerin bulundukları doku dışında doğrudan ya da kan-lenf damarlarıyla başka bölgelere sıçramalarına verilen isim. Ancak... Devam edelim...


‘Yazıcılar’ın ağabeyinden Erdoğan’a ‘rica’ mektubu


“Adı geçen arkadaşımızın mukaddesatına, vatanına, milletine ve zat-ı alilerinize sadık, dürüst bir vatanperver olduğuna... Kendisine yapılan bu muamelenin bir iftira olduğu ve FETÖ ile mücadele edenleri yıldırmak gayesiyle yapıldığını düşünmekteyiz. Bu Hüsn-ü Şehadetimizi (güzel, iyi yönde tanıklık) bu dünyaya arz ettiğimiz gibi Mahkeme-i Kübra olan ahirette Huzur-u İlahi’de de arz etmeye hazırız. Emniyet Müdürü Cihangir Ulusoy, 2 Nisan 2018 tarihinde gözaltına alınmıştır. Adı geçen şahıs yirmi yıldır yakinen tanıdığımız bir arkadaşımızdır. ‘Yerli’ ve ‘milli’ bir kardeşimizdir.” Metastaz’ın 5’inci Bölümü bu mektupla başlıyor ve şöyle devam ediyor: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben yazılan bu satırların altında Hayrat Vakfı Ankara Temsilcisi Sait Yavuz’un imzası vardı. Yavuz’un kefil olduğu ‘arkadaşı’ ise bir emniyet müdürüydü. Adı Cihangir Ulusoy’du...”

Ankara eski İstihbarat Şube Müdürü Ulusoy’un, FETÖ bağlantılı olduğu iddia edilen NATEK adlı bir yazılım firmasına ‘yardım’ ettiği öne sürüldü. 21 Ağustos 2016 tarihli ve 348 numaralı resmi evrakta NATEK ve yöneticilerinin FETÖ ile irtibatlarını sildirmekle suçlanıyordu. Ancak... Tutuklandıktan 5 gün sonra, 17 Nisan 2018 tarihinde tahliye edildi.

JET HIZIYLA TAHLİYE VE BERAAT

Hakkında 23 yıla kadar hapis istenen Ulusoy, 15 Ekim 2018’de de davanın ilk celsesinde beraat etti. Erdoğan’a mektup yazan ‘Yazıcılar’ın ağabeylerinden Sait Yavuz tahliyeyi şöyle değerlendirdi: “Hukukçular karar veriyor, zaten ben hukukçu değilim. Ama... Bilmiyorum... Bilmiyorum...” Bilinen ise bir cemaat mektup yazıyor, beş günde tahliye veriliyor, sonrasında da beraat... Şimdi gelelim ‘Hüsn-ü Şehadet’ olayına... Devam edelim...

Ya bize ‘kefil’ olacak kimse bulamazsak


Tarih 26 Nisan 2018... Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Fetullahçı Terör Örgütü üyesi işadamları ile kamu kurumlarında çalışan bazı kişilerin güzel, iyi yönde tanıklık etme anlamına gelen “Hüsn-ü Şehadet” yöntemi ile terör örgütü üyesi olmaktan kurtarıldığını iddia etti. TSK’daki FETÖ yapılanmasına ilk dikkat çeken isimlerden olan Üçok şunları söyledi: “Hüsn, güzel iyi kuvvetli demek. Şehadet ise şahitlik anlamına geliyor. Eğer sizinle ilgili makbul birisi hakkınızda ‘Hüsn-ü Şehadet’ de bulunursa siz Fetullahçı Terör Örgütü üyesi olmaktan, atılmaktan, yargılanmaktan, hakkınızda soruşturma açılmasından kurtuluyorsunuz.”

Ahmet Zeki Üçok


‘BAZI BAKANLIKLARDA UYGULANIYOR’

“Bu yöntem şu an yaygın olarak bazı bakanlıklarda uygulanıyor. Bir bakanlıkta 2017 Kasım ayında yaklaşık 40 kişi ile ilgili bir soruşturma başlatıldı. Bunların Bank Asya’da para artışları vardı. Özellikle 2014 yılında Gülen’in talimatıyla Bank Asya’ya para yatırmışlardı. Bu 40 kişinin 35’i KHK ile ihraç edildi, 5 kişi ise aynı pozisyonda olmalarına rağmen görevlerine devam etti. Bir kısmı şu an halen devam ediyor, bir kısmı ise emekli oldu. Burada bu 5 kişi ile ilgili ‘makbul, muteber’ kişiler dediğimiz kişiler geldiler, ‘Bu adam iyidir, Fetullahçı değildir’ gibi sizinle ilgili Fethullahçı olmadığınıza dair Hüsn-ü Şehadet de bulunuyor, iyi şahitlik yapıyor ve siz bu sayede atılmıyorsunuz, hakkınızda soruşturma açılmıyor.”