Tümgeneral Reha Taşkesen 2006’da hedefe konmuş ve istifa etmişti


colasan

Tarih 14 Temmuz 2006...… Hürriyet Gazetesi’nin sürmanşetinde şu haber vardı: “Genelkurmay’da önüme ne kondu?” Bugün SÖZCÜ hakkında hazırlanan ikinci iddianamede “FETÖ’ye yardım ve yataklıkla” suçlanan Emin Çölaşan, köşesinde Fetullahçıların “isimsiz ihbar mektupları ve yasadışı dinlemelerle” 2006 Yüksek Askeri Şura (YAŞ) öncesi pasifize ettiği Reha Taşkesen’le konuşmuş ve “İstifanın perde arkasını” yazmıştı.
Çölaşan’ı okuyalım: “Her şey imzasız ihbar mektupları ile başladı. Genelkurmay Başkanlığı’na Taşkesen’le ilgili imzasız ihbar mektupları geliyordu: ‘Okulda bira içmeyi serbest bıraktı. Kız ve erkek öğrenciler el ele tutuşuyor. Yakında hamile kalanlar olacak.’ Bu imzasız mektuplar üstleri tarafından resmi yazı ekinde Taşkesen’e gönderiliyordu. Taşkesen bunları ‘birinci ele’ şöyle aktardı: ‘Benim askerlik anlayışım farklıydı. 21. Yüzyıl’da görev yapacak Atatürkçü, çağdaş subaylar yetiştiriyordum. İmzasız ihbarların tümü yalandı.’...”…

‘ÜSTLERİM ARAŞTIRMA YAPTIRMADI

Emin Çölaşan sordu: “Görevden alınma olayında tarikatların rolü olmuş mudur?” Komutan şu yanıtı verdi: “Ülkemizin en büyük sorunu köktendincilik ve bölücülüktür. Harp Okulu’nda bu konuda bazı duyumlarım oldu. Bu kesimlere karşı sözlü emirler verdim. İmzasız ihbar mektuplarıyla tedirgin ediyorlardı. Üstlerim bu konuda bir araştırma yaptırsaydı, hepsinin asılsız olduğu ortaya çıkacaktı. Yaptırmadılar.” Çölaşan’ın merak ettiği diğer bir konu da “Taşkesen dinlendiğini biliyor muydu?” sorusuydu. Kumpasa uğrayan Taşkesen şu yanıtı verdi:Bu yılın başlarında, telefonlarımın dinlendiğini çok güvenilir bir kaynaktan öğrendim. Ülkemizde telefon dinlemeyi Genelkurmay, MİT, jandarma ve emniyet yapabilir. Dinlemeyi Genelkurmay mı yaptı veya istedi, yoksa başkaları mı dinleyip Genelkurmay’a iletti? Bilmiyorum. Samsun’dan başkasının adına cep telefonu almıştım. O numarayı da öğrenip dinlemeye almışlar. Arkasında yabancı devlet desteği olup olmadığını merak ediyorum.”

Çölaşan yazısını şöyle bitirdi:

“İmzasız ihbar mektuplarıyla başlayan, telefon dinlemeleri ve istifa ile sonuçlanan karmaşık bir olayın perde arkası çok özetle böyle. İşin içinde bir tezgah, komplo, başka hesaplar, ya da bu olayın Yüksek Askeri Şûra toplantısından hemen önce gündeme getirilmesinin bir anlamı var mı? Şu anda bilemiyoruz. Başka bir bilgiye de sahip değiliz.”

Büyükanıt’tan sonra sıra Taşkesen’e geldi


Tümgeneral Reha Taşkesen…... Meslek geçmişi başarılarla dolu.  İtalya’da NATO Karargahı’ndan tutun, Afganistan’a... Hakkari Dağ Komando Tabur Komutanlığı’ndan Cumhurbaşkanı Başyaverliği’ne ve Özel Kuvvetler Alay Komutanlığı’na uzanan bir hayat. Kendisini bekleyen korgeneral ve orgeneral olma şanslarını elinin tersiyle itti. Genelkurmay Başkanı bile olabilirdi ama... 2005’te Şemdinli’de yaşanan bombalı saldırının ardından hedefe konulan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ın en güvendiği isimlerdendi. Ve... Büyükanıt’a kurulan ilk kumpasın ardından hedefe Taşkesen konuldu. Komployu kuran o gün de belliydi bugün de...

“Taşkesen olayında darbeci Dişli’nin rolü araştırılmalı”


Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz... FETÖ’nün Balyoz kumpası nedeniyle 18 yıl cezaya çarptırılıp haksız yere 3.5 yıl cezaevinde yatan Yavuz, 15 Temmuz gecesi darbeye direnen isimlerden. Milliyet  Gazetesi’ne 20 Ocak 2018’de bir röportaj verdi ve satır arasında Reha Taşkesen’le ilgili çarpıcı bir cümle kurdu: “İlk komplo Atabeyler Çetesi ve Şemdinli’de kuruldu. Anlattık, tehlikeli gördüğümüz adamları söyledik. ‘Öyle değil’ diyerek terfi ettirdiler. Kara Harp Okulu eski Komutanı Reha Taşkesen 2006’da istifa etmek zorunda kaldı. İstifasının üzerinde durulmadı. Taşkesen’in istifasının arkasında Mehmet Dişli var. O dönem Hareket Eğitim Şube Müdürü. O zaman anlaşılmıyordu.”  Ahmet Yavuz komutana bu cümlelerini sordum ve şu yanıtı verdi: “Ben ifademin arkasındayım. Tesadüf olmadığını düşünüyorum. Dişli o dönem Harp Okulu’nda Hareket Eğitim Şube Müdürü. Araştırılması gerekir. Bu olay değil, o dönem gayrıresmi olarak biraz da şantaj kokacak şekilde kamuoyuna sızdırılan kayıtlar da araştırılmalı. Eğer bu örgütle gerçekten mücadele ediliyorsa kumpasların üzerine gitmek gerekiyor.”

Ahmet Yavuz Ahmet Yavuz