✔ Amerika’nın Fırat’ın doğusu konusunda kafası net: IŞİD’i, YPG/PKK ile temizlemek


✔ Türkiye’nin ise kafa karışıklığı sürüyor… 1) Operasyon isteyenlerin sesi daha gürleşti


✔ 2) İzlenen “ABD-Rusya-İran” dengesini sürdürmek isteyenler de masada hâlâ güçlü


✔ 3) Bürokrasi kanadı da “ABD ile sorunları aşama aşama çözelim” fikrini savunuyor


1 - Birinci tespit: Türkiye ile ABD arasında ‘Güvenli Bölge’ konusunda anlaşma resmi anlamda yok. 7 Ağustos’ta Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şöyle denilmişti: “Anlaşmayla ilgili…Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirlerin bir an önce uygulanması... Bu çerçevede, Güvenli Bölge tesisinin ABD ile birlikte koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekât Merkezi’nin en kısa zamanda kurulması... ” Ancak...

Türkiye’nin bakış açısıyla ve hedefiyle ‘stratejik müttefikinin’ hedefleri arasında dağlar kadar fark olduğu ortaya çıktı.



ABD: YPG’SİZ OLMAYACAK

17 Ağustos’ta ABD Avrupa Komutanlığı Komutan Yardımcısı Korgeneral Stephen M. Twitty şu açıklamayı yaptı: “... Türkiye’nin güvenlik endişeleri, DEAŞ’ın (IŞİD) yeniden birleşmesini önlemek için Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenliği sağlama ve koalisyon ve ortaklarımızın DEAŞ’ı tamamen bozguna uğratma başarısına odaklanmasını sağlama konularına değinen askeri görüşmeler...” Amerika’nın kafası çok net: Korgeneral Twitty, “Koalisyon ortaklarımız” derken YPG/PKK’yı işaret etti ve ‘Güvenli Bölge’nin de ‘koalisyon ortaklarını’ yani PKK’yı rahatlatmak için yapıldığını ifade etti. Peki Ankara’daki durum ne?

2 - YPG-PKK terör örgütüne ABD’ye rağmen operasyon yapılır mı?


24 Ağustos 2016’da Türkiye, Suriye’deki terör tehdidine karşı Fırat Kalkanı’nı başlattı 7 ay içinde Cerablus PKK’dan temizlendi.


Tespit 2: Amerika, YPG/PKK konusunda geri adım atmayacak... Çünkü, Türkiye’ye güvenmiyor. Daha dün yaşandı... Suriye’nin Haseke iline bağlı Şeddadi beldesi, Rakka il merkezinin kuzeyi ve Tabka’da ABD’li askeri danışmanların eğittiği yaklaşık 700 terörist, YPG/PKK saflarına katıldı. Türkiye ile ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölge çalışmaları devam ederken, PKK-YPG’li silahlı teröristler Türkiye sınırında görüntülendi.

Ankara’da ise hava sisli. Neden mi? Çünkü, Türkiye de Amerika’ya güvenmiyor! Ki çok haklı nedenleri var! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Ağustos’ta yaptığı şu açıklama da net:

“... Fırat’ın doğusunda, 2-3 hafta içinde kendi belirlediğimiz şartlar dahilinde, kendi askerlerimizle güvenli bölgeyi oluşturmazsak varsın gerisini karşımızdakiler düşünsün.”

Erdoğan’ın bu fikrini açıkça yazan da iktidara yakınlığıyla bilinen SETA adlı düşünce kuruluşunun Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan Basri Yalçın oldu.

“MÜZAKERE BİTTİ”

Sabah yazarı Hasan Basri Yalçın dün, “Suriye’de kırılma anı yaklaşıyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve şunları kaydetti: “... Suriye işinde çok kritik bir döneme girdiğimizin inşallah herkes farkındadır. Fırat’ın doğusu için de karar anı yaklaşıyor. ABD’nin güvenli bölge sözünü tutmayacağını görmek için kahin olmaya ihtiyaç yok. Fırat’ın doğusu için ben iki seçenek ancak bulabiliyorum. Ya doğrudan bir askeri operasyon ya da Amerika’yla köprüleri bütünüyle atıp Fırat’ın doğusunda bir sınırlandırma politikasına geçmek. Her ikisi de Amerika’yla yürümeye çalışmaktan daha güvenli gibi görünüyor. Bence artık müzakere süreci bitti.”

Kaynaklar, “Bu yazı Ankara’da, Erdoğan’ın fikrini destekleyenlerin ne istediğini anlatıyor” değerlendirmesiyle karşılandı...

3 - ‘Denge politikası’ isteyenler ile ‘Bürokrasi’ uzlaşıyor...


Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve komuta kademesi her gelişmeyi masaya yatırıyor.


Tespit 3: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmelerde ortak bir vurgu vardı. İki taraf da “Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz” dedi.

16 Eylül’de, Türkiye’de gerçekleşecek Rusya ve İran ile üçlü zirve öncesi önemli mesajdı. Ancak... Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi ve Sabah yazarı Burhanettin Duran da dün “Çekilmek daha tehlikeli” dedi ve “21 ile 25 Eylül arasında ise Başkan Erdoğan, New York’ta BM 74. Genel Kurulu’nda temaslarda bulunacak. Erdoğan, BM Genel Kurulu sırasında Trump ile de görüşerek -İdlib-Fırat’ın doğusu sarkacındaki- yeni dengelenmeyi temin etmeye çalışacak” diye yazdı.

Danışman Duran, Ankara’nın hedefinin, Rusya ve ABD ile askeri bir gerginliğe girmeden bu sarkacın kontrolden çıkmasını engellemek olduğunu belirtti. İzlenmesi gereken rotayı şöyle anlattı: “... Burada, Rusya ve ABD ile ilişkilerde denge kurma yaklaşımının sürmesi lazım. Zira bu bölgeden çekilmek ne milyonlarca yeni mültecinin gelmesini engeller. Ne de YPG tehdidini ortadan kaldırır. Denklemin dışına çıkmaya çalışmak denklemde kalmaktan daha tehlikeli...”

Aslında bu fikrin iktidarın son dönemde uyguladığı politika olduğunun altı çiziliyor. Basitçe “Her iki tarafı da idare etmek” diyebiliriz.

BÜROKRASİ NE DİYOR?

Ankara’daki bürokrasi kanadı da diplomasiyi yürütmeye devam ediyor. ABD ile görüşmeleri sürdüren Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve çekirdek kadrosunda –Her ne kadar ABD’ye sert çıkışları da olsa- ‘Güvenli Bölge’ konusunda ABD’yle sorunları ‘aşama aşama’ çözme fikri hakim.

Dengeciler ve ‘bürokrasi’ kanadının fikri anlamda yakın olduğu da gelen bilgiler arasında.