‘Mafya’ babası “Behçet Cantürk’ün Anıları” kitabı 23 yıl sonra yeniden raflarda…


Cantürk, 1994’te Sapanca’da ölü bulundu… O dönem bir liste vardı ve suikastlar yaşandı
Gazeteci Soner Yalçın, 23 yıl önce Behçet Cantürk’ün Anıları’nı yazdı kitap yeniden basıldı
1990’larda ‘Gladio’yu ortaya çıkaranlar, 2007’de Ergenekon kumpasıyla cezaevine kondu
Ergenekon’a karşı direnen SÖZCÜ de Fehmi Koru’nun yalanıyla hedef alındı. Gerçek kazandı


[caption id="attachment_5291790" align="alignnone" width="524"] 23 YIL ÖNCE TÜRKİYE
Soner Yalçın, 23 yıl önce Türkiye’nin yaşadıklarını anlatmıştı.[/caption]

1 - “Sekiz kişiydiler...Bağdat Caddesi’ne iki arabayla gelmişlerdi. Behçet Cantürk’ün içinde olduğu 34 HLP 08 plakalı arabanın geldiğini görünce, biri hariç, hepsi otomobillerinden indiler. Üzerlerinde ‘polis’ yazan yelekleri ve telsizleri vardı… Behçet Cantürk, yaşamının en büyük hatasını yaptı, kurşun geçirmez, dışarıda kesinlikle açılamaz otomobilinden indi... Otomobiller, iki saat sonra daha önce planladıkları yere, Sapanca’nın Kırkpınar köyü yakınındaki dinlenme tesislerine geldiler. Cantürk’ü sorgulayıp, ifadesini aldılar. Sonra şakağına tek kurşun sıktılar…”

Kitabı okuduğumda 21 yaşındaydım. Soner Yalçın’ın “Behçet Cantürk’ün Anıları” kitabından bahsediyorum. Kürt mafyasının en etkili ismi Cantürk’ün hikayesi 1950’de Diyarbakır Lice’de başladı, 1994’te Sakarya’nın Sapanca İlçesi’nde bitti…

‘DERİN DEVLET’ KENDİLERİYDİ

23 yıl sonra aynı kitap bir kez daha basıldı. Yine aldım yine okudum... Bu kez fark ettim ki, Fetullahçıların 2007’de aramaya başladığı  “derin devlet” 1990’larda çözülmüş, adı da “Gladio”ymuş! Yani... Gazetecilik yapılarak, mafya, siyaset, istihbarat ve uluslararası para ağının arkasındaki güçler... Sadece evet sadece bir ‘iş adamının’ hikayesi üzerinden çözülebilirmiş! Ancak... ‘Derin devlet’i Ergenekon adlı yalanla allayıp pullayan Gladio’nun kullandığı FETÖ, uluslararası istihbaratla mücadele edenleri hedef aldı ve Silivri Cezaevi’nde tutsak etti. Bunlardan birisi de Soner Yalçın’dı. Bu yazı bir kitap tanıtımı değil.…Cesur gazetecilerle, tetikçi gazetecilerin kavgası... O günün aktörlerinin bugünlerin oluşmasında rolünü irdelemek… PKK’nın nasıl büyütüldüğünü anlamak...

[caption id="attachment_5291791" align="alignnone" width="880"] Dezenformasyon ustası Fehmi Koru[/caption]

SÖZCÜ gerçeği yazdı...Korugiller Ailesi yalan


2 - “Sorun şu ki gazeteler haberleri yaymaya değil, örtmeye yarıyorlar. Örneğin dört çocuğunu boğan annenin, suya düşecek tasarruflarımızın, Garibaldi’nin Nino Bixio’ya yazdığı mektubun haberini koca manşetler atarak verirsen, asıl haber enformasyon okyanusunda boğulur.” Umberto Eco’nun ‘Sıfır Sayısı’ adlı efsane kitabından çarpıcı bir bölüm...

FEHMİ KORU’NUN ‘GAZETECİLİĞİ’

Soru şu: Gazeteler ya da gazeteciler haberleri örtmeye mi yarıyor? Kısmen evet, kısmen hayır! SÖZCÜ yazarı Soner Yalçın’ın kitabı yazdığı dönemde, ünlü istihbaratçı Mehmet Eymür’ün hazırladığı “MİT Raporu” ilk önce kime sızdırılmıştı? “Amiral Gemisi” Hürriyet’e... Yayınlayamadılar! Kim yayınladı? 2000’e Doğru Dergisi... Aslında, Türkiye’yi yakından ilgilendirecek bomba dosyalara merkez medya girmekten hep korktu! Korkmayanlar da ‘cesur gazeteciler’di. Onlar da Uğur Mumcu, Abdi İpekçi gibi bedelini hayatlarıyla ödedi.

Hatırlayın... Ergenekon süreci 12 Haziran 2007’de başladı. Yalan rüzgarı estirildi...15 gün sonra 27 Haziran 2007’de, SÖZCÜ Gazetesi kuruldu ve gazete ilk günden itibaren cesurca, gerçeği aramaya başladı. Fetullahçı örgütün karşısında medyada dikilen SÖZCÜ Gazetesi oldu, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ‘Balyoz’ inerken askerlerin yanında yine SÖZCÜ durdu… Sonra ne oldu? Bir ‘gazeteci’ çıktı, kod adıyla yalan yazdı ve SÖZCÜ’nün Mustafa Kemal Atatürk’e bağlı kurucusu üzerinden ‘tetikçilik’ yaptı! Kim mi? Fehmi Koru, kod adıyla Taha Kıvanç! Ve...

Yıllar sonra gerçek olmayan bir yazıdan yola çıkan savcılar, başta Fetullah olmak üzere, PKK ve diğer örgütlerle mücadele eden SÖZCÜ hakkında iddianame düzenledi! Kimleri tanık gösterdi mahkeme? Fehmi Koru ve  Koru’nun yalanıyla algı yapan bazı isimleri!

Gerçek ortaya iki iddianame ve bir mütalaadan sonra çıktı:…

Koru yalan yazmıştı!

[caption id="attachment_5291789" align="alignnone" width="740"] Soner Yalçın[/caption]

Devleti çıplak görmek!..


3 - Sözü Soner Yalçın’ın 7 Haziran 2009’da Hürriyet’te kaleme aldığı yazısına bırakalım:

“...Behçet Cantürk’ün Anıları kitabımı bitirmiş, okuması için Hasan Yalçın’a vermiştim. Yalçın gazetecilikte benim ilk öğretmenimdi. Okuduktan sonra, ‘Çetenin işlediği cinayetleri niye kitabın arka sayfalarına sakladın, bence kitaba bu faili meçhul cinayetlerle giriş yap’ dedi. Unutmuyorum, ‘Korkuyorum’ dedim. Devleti çıplak görmüştüm...” Evet...

‘Devleti çıplak görmek!’

Mesele bu...Gördüğümüz devlet mi değil mi tartışılır! Ancak...

Gördüğümüz, enformasyon savaşları üzerinden yaratılan algılar! Ergenekon ve benzeri yalanlarla Türkiye’nin altına dinamit koyanlar... Pensilvanya’ya mektup götürüp getirenler, orada fotoğraf çektirip Türkiye’ye döndüğünde bunu haber merkezinde mutlu bir şekilde anlatanlar... Bir kitap üzerinden nerelere geldik...

Doğru...Okuduğunuz gerçekten kitapsa, çözersiniz!…