2006 yılının Eylül ayında Türkiye-Irak-ABD, PKK terör örgütüne karşı üçlü mekanizma kurdu


Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Org. Edip Başer’i, Türk tarafının temsilcisi olarak atadı


TSK, Irak’ın kuzeyindeki elemanları aracılığıyla ABD-PKK ilişkisini kanıtlayan görüntülere ulaştı


ABD Temsilcisi General Raltson’a izletilen görüntüler üzerinden 13 yıl geçti, açıklama gelmedi


ABD heyeti Şanlıurfa’da faaliyetlerine başladı.


1 - İktidara yakın Sabah Gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın dün şöyle yazdı: “... Türkiye’nin Irak üzerinden ciddi bir tecrübesi var. Ve Amerikan tarafına güvenemeyeceğimizi biliyoruz. Eğer Türkiye’nin doğrudan kontrol ettiği bir bölge kurulmaması durumunda masanın devrilmesi bile gündeme getirilmeli. Türkiye nihai olarak PYD meselesini kökten çözmek istiyor...”
Merkezde duran Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin de dün Uluslararası Kriz Grubu’nun son raporunu yazdı: “... PYD’nin (siyasi kanat) kontrolündeki ‘özerk yönetim’ YPG’nin yönettiği Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bünyesindeki 60 bin ‘savaşçı’nın maaşını ödüyor.”

“ABD, PKK’NIN EBESİ”

“ABD, bugün çok daha geniş bir alana yayılan bir devletçiğin meydana gelmesini (midwifing) sağlamıştır. Midwifing, ‘ebelik yapmak’ anlamına geliyor.”
Sonraki aşama ne? Irak’ın kuzeyindeki kukla devlet ile Suriye’nin kuzeyindeki alanda kurulan ‘devletçik’i birleştirmek! Yani...
İktidar kanadı da muhalefet de bürokrasi de durumun farkında ancak ‘güvenli bölge’yle oyalama hala sürüyor!
Akla şu sorular geliyor: İktidar, geçmişteki tecrübelerden neden ders çıkarmıyor? Ya da S-400’ün karşılığında ABD’ye ödün mü veriliyor? Neden Esad’la çömüz aranmıyor?
2006’ya dönelim...


Pentagon, PKK kampına yardım götüren Amerikalı askerin kimliğini TSK’ya vermedi!


2 - Edip Başer... 2002’de Kara Kuvvetleri komutanı olması beklenirken sürpriz bir kararla emekli edildi. 2006 yılında PKK ile mücadelede ABD’yle pazarlık için ‘özel temsilci’ sıfatıyla Türkiye-Irak-ABD arasında kurulan ‘Üçlü Koordinasyon’ içinde yer aldı. Dokuz ay sonra AKP hükümeti tarafından apar topar görevden alındı. O dönem Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu Başkanı Abdullah Gül’dü.
Aslında o dönem Türkiye’nin, Amerika tarafından nasıl oyalandığı ortaya çıkmıştı. Ancak iktidar sahipleri bu durumu görmezden geldi. Nasıl mı? Edip Başer yaşadıklarını “Kanatsız Uçmak’ kitabında anlattı. Okuyalım: “... Bir keresinde Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a, ABD’nin PKK ile mücadele konusunda atadığı Özel Koordinatör emekli Hava General Joseph Ralston’la birlikte gittik. Orada kendisine, Kuzey Irak’ta görevli elemanlarımızca çekilip CD’ye kaydedilmiş görüntüleri izlettik. PKK kamplarından birinin giriş yerindeki bir hareketi kapsıyordu görüntüler.”
Peki görüntülerde ne vardı? Söz Başer Paşa’da: “... Peşmergeler, piknik tipi araçtan çuval ve paketlerle erzak, mühimmat sandıklarını, içme suyu damacanalarını indirerek yığıntı taşlarla nizamiye havası verilmiş girişi yerinin dışına bırakıyorlar. Kamera aniden pikap aracının şoför mahalline odaklanıyor. Burada kıyafeti ve görünümünden Amerikan askeri olduğu anlaşılan biri oturuyor. General Ralston da bu görüntüleri ve özellikle Amerikan askerinin görüntüsünü hayretle izledi. Kendisinden inandırıcı bir açıklama beklediğimizi söyledik. CD’nin kopyasını verdik. ABD tarafından bir açıklama yapılmadı.”


Gül, Barzani için ne dedi?


3 - Peki, o dönem Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu Başkanı Abdullah Gül’le, Edip Başer arasında neler yaşandı? Başer, KDP lideri Mesud Barzani’nin Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütüne destek verdiğini her fırsatta Amerikalı yetkililere anlattığını ifade ediyor. Bu yüzden de Barzani’yle görüşmenin bir yarar getirmeyeceğini belirtiyor. Söz Başer’de: “… Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bana birkaç defa ‘Barzani ile görüşmenin yararlı olacağı’ yönünde telkinlerde bulunmuştu. Ben, bir eliyle PKK’nın elini tutan ve bölgesinde örgütün her türlü gereksinimlerini karşılamasına yardımcı olan bir kişiyle görüşmenin hiçbir güvenilir sonucu olmayacağı inancında olduğumu, bu nedenle görüşmeyeceğimi bildirmiştim kendisine.”

SONUÇ: Bugün ‘Güvenli Bölge’ konusunda yaşanan karmaşanın asıl nedenini iktidar da bürokrasi de biliyor: Amerika’ya güvenin olmaması! Çünkü… Türkiye, 1990’lardan bu yana, PKK’nın mal varlığına el konulması gerektiğini uluslararası platforma taşıdı, yanıt alamadı… Amerika siyasi çözüm için bastırırken bir yandan da Türkiye’nin etrafında ‘devletçikler’ kurmak için terör örgütünü destek verdi. Aklımızla alay ettiklerini gösteren de kurdukları şu cümleydi:

“Bize, YPG içindeki PKK’lıları gösterin biz temizleyelim.”