SÖZCÜ GAZETESİ'YLE İLGİLİ MÜTALAANIN 7 YERİNDE ‘BİLİRKİŞİ RAPORU'NA ATIFTA BULUNULDU...


“FETÖ’YE YARDIM'' SUÇLAMASININ TEMELİNİ, TANIKLAR DIŞINDA 'BİLİRKİŞİ RAPORU' OLUŞTURULDU...


BİLİRKİŞİNİN 'TARAFISIZ' OLMADIĞI, ATATÜRK ALEYHTARI VE FETULLAHSEVER OLDUĞU UNUTULDU...


1 - Binlerce iddianame... Yüz binlerce sayfa... O kadar da kanun maddesi... Tamam, gazeteci hukuk bilmeli ancak Türkiye’de her maddeyi özel olarak anlamalı... Neden mi? Çünkü, davalar ülkesi olan Türkiye’de ‘iddianamenin nereden geleceğini’ bilmiyorsunuz. Bir bakıyorsunuz... Ergenekon, Balyoz, Hrant Dink ya da bitmeyen ‘fikir özgürlüğü’ davalarıyla kuşatılmışsınızdır. Günlerdir SÖZCÜ Gazetesi’ne yönelik açıklanan savcılık mütalaasını anlatıyorum. Anlatmaya da devam edeceğim...

İlk önce bazı hukuk maddeleri…

Haksız yere ceza istenen sekiz yazar ve yöneticimizle ilgili ‘delilsiz’, ‘kanaat bildiren’ ve ‘tamamen siyasi’ bir davanın çelişkilerini siz okuyucularla paylaşacağım... …

Türk Ceza Kanunu’nun 276’ncı Maddesi... “Yargı mercileri veya suçtan dolayı kanunen soruşturma yapmak veya yemin altında tanık dinlemek yetkisine sahip bulunan kişi veya kurul tarafından görevlendirilen bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur...

17 SAYFADA 7 KEZ ATIF YAPILMIŞ

6754 Saylı Bilirkişi Kanunu...(Madde 3)... “Bilirkişi, görevini dürüstlük kuralları çerçevesinde bağımsız, tarafsız ve objektif olarak yerine getirir. Bilirkişi, raporunda çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” Şimdi bu maddeleri aklınızda tutun! Çünkü, SÖZCÜ Gazetesi’ne yönelik yürütülen algı operasyonunda atanan ‘bilirkişi’ Ömer Faruk Gerçek’in ‘taraflı’ ve ‘hukuktan uzak’ kanaatlerini ciddiye alan savcılık makamının mütalaasındaki çelişkileri inceleyeceğiz…

Geçen Çarşamba akşamı UYAP’a yüklenen ve SÖZCÜ avukatlarının dava günü (18 Nisan Perşembe) haberi olduğu mütalaanın “7 yerinde” bilirkişinin hazırladığı 76 sayfalık rapora atıfta bulunulmuş ve ‘delil’ olarak kabul edilmiş. Savcı, ‘7 yerde’ şu tanımı yapmış: “... FETÖ tarafından yapılan paylaşımların SÖZCÜ Gazetesi tarafından sürekli haberleştirildiği, buna ilişkin tespitlerin bilirkişi raporunda da yer aldığı... Ayrıntıları bilirkişi raporunda yer almakta... Bilirkişi raporunda belirtildiği şekliyle... Gazetenin örgüt amaçları çerçevesinde faaliyete giriştiği, bilirkişi raporları ile tespit edildiği...” Şimdi gelelim ‘bilirkişi’ Ömer Faruk Gerçek’in aslına-faslına devam edelim...


Hem Fetullah hayranı hem Atatürk aleyhtarı


2 - SÖZCÜ’nün 23 Ağustos 2017 tarihli manşeti: “Bilirkişi FETO hayranı çıktı.” Gazeteye operasyon 19 Mayıs’ta yapıldı, 30 Mayıs 2017’de bilirkişi atandı. Adı Ömer Faruk Gerçek... Türk Ceza Hukuku uygulamalarına göre, bilirkişilerin, hakim ve savcılardan beklenen tarafsızlığa aynı oranda sahip olması bekleniyor. İşte tam da bu sebeple bilirkişiliğe atanan kişiler tarafsız olacaklarına dair yemin ediyor. Gerçek, İstanbul’da yerel bir gazeteci. Dosyayı aldığı gün, herkese açık sosyal paylaşım siteleri Facebook ve Twitter’dan SÖZCÜ aleyhine paylaşım yapıyor. Ömer Faruk Gerçek’in 30 Mayıs 2017’deki tweet’i şöyle: “SÖZCÜ’nün FETÖ’cü işbirlikçileri...” Tarafsızlık nerede? Yok... Devam edelim…



‘Tarafsız bilirkişi’ Gerçek’in, daha önce yine sosyal medya üzerinden Atatürk aleyhtarı olduğunu açık açık ilan ettiği paylaşımları da var. Yani Atatürk devrimlerinin gazetesi SÖZCÜ’ye atanan bilirkişi hem ‘Fetullahsever’ hem de ‘Atatürk aleyhtarı...’ Tweet’e bakın: “1909’da Hareket Ordusu’yla Anadolu’yu istilaya gelenlerin torunları ve yetiştirmeleri aynı gerekçelerle yeniden karşımızda...” SÖZCÜ Gazetesi avukatı Celal Ülgen, 14 Eylül 2017’de, Ömer Faruk Gerçek’in “Anadolu’yu istilaya gelenler” sözüyle açık olarak Mustafa Kemal Atatürk’ü kastettiğini vurgulamış ve savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Avukat Ülgen şunları söylemişti: “Bilindiği gibi; Hareket Ordusu; İttihatçıların, 1909 yılında, 31 Mart Ayaklanması’nı bastırmak için, Selanik’ten Mahmut Şevket Paşa komutasında ve Mustafa Kemal’in kurmay başkanlığında İstanbul’a gönderdikleri ordudur. Şüpheli Ömer Faruk Gerçek, bu tweet ile kendisini 31 Mart İsyanı’nı çıkaranlar tarafında görmekte, Mustafa Kemal’in torunları ve yetiştirmeleri tabir ettiği kişileri de isyanı bastıranlar olarak tanımlamaktadır. Şüpheli kendi bulunduğu yeri gerici ayaklanmanın odağı olarak gösterse de aslında Atatürk’e ve Atatürkçülere karşı nefret ve kin kusmaktadır.”

‘HİZMET GAYESİ OLAN KURUM’

‘Bilirkişi’ Ömer Faruk Gerçek, sahibi olduğu “Gerçek Medya” adlı yerel yayım organında yer verdiği 24 Nisan 2010 tarihli köşe yazısının sonunda, FETÖ bünyesindeki eğitim kurumlarından Sultanbeyli ANAFEN Dershanesi hakkında şunları kaydetmiş: “Dileğimiz Anafen gibi köklü ve hizmet gayesi güttüğünü bildiğimiz bir markanın basit ticari hesaplarla kul hakkına girmemesi ve daha özenli olması... Zaman abonesi olmamdaki ısrarlar (aslında ben o dönemde gazete yayıncısı olmam hasebiyle gündemi takip etmek için zaten bayiden alıyordum gazeteyi) ve dayatmayı kabul etmeyişim sebebiyle çocuğumun giremediği genel deneme sınavları, Sızıntı ve Kurban ısrarları gibi. Tabii bir de dershaneye kayıt yaptırdığımda zorunlu olarak adıma hesap açılan Bank Asya ile yaşadığım sorun da cabası. Bir arkadaşım da geçtiğimiz yıl dershanenin, ön kayıt yaptıran öğrencileri geziye götürüp, aynı anda eğitim gören ve ön kayıt yaptırmayan öğrencileri ayırarak geziye götürmediğini belirtti.” Şimdi geliyoruz SÖZCÜ Gazetesi avukatlarının Ömer Faruk Gerçek’le ilgili suç duyurusuna...


Gerçek’e bu raporu kripto FETÖ’cüler mi hazırlattı?


3 - Tarih 25 Ağustos 2017...SÖZCÜ avukatları, 30 Mayıs’ta SÖZCÜ dosyasına atanır atanmaz sosyal medyada gazete aleyhine paylaşımlarda bulunan bilirkişi Ömer Faruk Gerçek hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Şöyle denilmişti:

- LİSTE DIŞI ATAMA ŞARTI: Adalet Komisyonu Bilirkişi Listesi’nde, onlarca akademisyen gazeteci var iken; soruşturmayı yürüten savcı tarafından dışarıdan atama yöntemi ile şüpheliye dosyanın verilmesi, hayatın olağan akışına uygun değildir. Yasalarımıza ve Yargıtay içtihatlarına göre; dışarıdan bilirkişi ataması yapılabilir ancak bunun ana şartı, o dalda listede yeterli bilirkişi olmaması ve atanacak şahsın çok yetkin ve üstün vasıflara haiz birisinin olması gereklidir.

- TARAFSIZLIK: Şüpheli bilirkişinin sosyal medya hesaplarından yaptığı, Atatürk karşıtı, iktidar partisi lehine paylaşımları ve SÖZCÜ aleyhine paylaşımları ile siyasi görüşünü sergilemektedir. Bilirkişinin tarafsızlık yemini çiğnenmiştir.

- DİPNOT VE KAYNAKÇA YOK: Bilirkişi raporundaki ifadeleri baştan sona kişisel yorumdan ibarettir. Raporun giriş kısmında gazetecilik etiği ile ilgili yazmış olduğu bilgilerde, dipnot ve kaynakça kullanılmamıştır. Anlaşılan tek bir husus, bilirkişi raporu yazım tekniğine aykırı olduğudur.

- AÇIK KAYNAK: Şüpheli bilirkişi, görevlendirme esnasında açık kaynaklardan inceleme yapacağını belirtmiştir. Bu açık kaynaklar tam olarak nedir, bu kaynaklar neye göre seçilmiştir? 30 Mayıs 2017 tarihinde görevlendirmesi yapılıp ancak tanzim ve havale tarihi bulunmayan raporun azami 3 ay içerisinde, SÖZCÜ’nün 2008 yılından bu yana yayınlanan nüshalarının, internet sitesinde yayınlanan haberlerinin, sosyal medya hesaplarının ekran görüntülerinin taranıp incelenip rapor haline getirilmesi mümkün değildir.

- İLETİŞİM KAYDINA BAKILSIN: Bu kadar kısa sürede bu denli kapsamlı bir çalışma yürütülmesi, olağan ve mümkün değildir. Ya şüpheli bilirkişi, soruşturma dosyasındaki görevlendirmesi öncesinde dosyayı biliyordu ya da birileri tarafından kendisine “açık kaynaklar” temin edilip raporda bahsi geçen yayınlar servis edilmiştir. Her iki ihtimalde de görevi kötüye kullanma mevcuttur. Şüphelinin elektronik posta, cep telefonu görüşme ve SMS kayıtlarının incelenmesi gerekmektedir. Ters algı yaratmak suretiyle gizli FETÖ’cüler tarafından bu raporun hazırlatıldığı açıktır. FETÖ’nün işine yarayan bu rapor, hukuki delil olarak kullanılmaktan uzaktır.