Neoliberalizm yani... Özelleştirme... Thatcher ve Reagan anlayışının ilk temsilcisi Özal’dı


AKP döneminde de bu çizgi devam etti ve toplam 62.1 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı


Ancak… Sistem öyle bir noktaya geldi ve tıkandı ki! Simit Sarayı’nı az kalsın devlet kurtarıyordu


Tank Palet Fabrikası’nda gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca, kamu daha anlam kazandı


Tank Palet Fabrikası ve Simit Sarayı’yla birlikte başlayan tartışmalar, halkın da bu konulara özel önemi, bir kez daha iki kavramı gündeme getirdi: Liberalizm/Neo-liberalizm!…

Öznesi birey olan, özgürlük vurgusu hakim, devletin despot olmasını engellemek amacını taşıyan, serbest piyasa ekonomisiyle refaha ulaşılacağını anlatan sistem... ‘Özgürlüklerden’ yola çıkıp, faşizme doğru yol alan çarpıcı bir anlayış!

19 ve 20’nci yüzyıla damgasını vuran ve bugün de özellikle üçüncü dünya ülkelerine ‘tahakküm’ kurmak isteyen devletlerin ideolojisine dönüşen iki kavram! Liberal demokrasi/liberal ekonomiden, neo-liberal demokrasi/ekonomiye geçişte, ‘özelleştirmelerle’ birlikte orta sınıf başta olmak üzere fakir halkın üzerinden devleti ele geçiren zihniyet!

Bugün... Tank Palet Fabrikası’nın BMC-Katar ortaklığına 25 yıl devri, Simit Sarayı’nın devlet bankası Ziraat tarafından kurtarılma hamlesi aslında çağın ekonomik modelinin çöküşünü gösteriyor!

LİBERAL-DARBECİ İTTİFAKI

İki günde okuduğum bir kitap:

‘Neoliberalizm/Yerelleşme/Türkiye’ (Tekin Yayınevi)... Siyaset bilimci ve yerel yönetim uzmanı Ali Mert Taşcıer’in bu çalışması, liberal felsefenin başlangıcından neo-liberalizme uzanan yolculuğunu anlatıyor.

İngiltere’de Margaret Thatcher, ABD’de Ronald Reagan’la özdeşleşen sistemin temelinin Şili’de atıldığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleşiyorsunuz: “...1955 yılında, Şili Katolik Üniversitesi İktisat Fakültesi, Chicago Üniversitesi ile öğretim görevlisi ve öğrenci değişim programı konusunda protokol imzalamıştır. Neoliberalizmin teorisyenlerinden biri olan Chicago Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Milton Freidman’ın öğretileri Şilili ekonomistlere o zamanda öğretilmeye başlandı. Hazırlanan altyapı, askeri rejim eliyle tüm dünyaya ihraç edilmiştir.”

Yani...1973’te yaşanan Pinochet darbesi, Allende’nin seçilmiş hükümetine karşı gerçekleştirilmiş... Sosyalizme karşı neoliberalizm-darbe ittifakı...

Peki Türkiye’de durum neydi?

Reagan... Thatcher... Özal... AKP’nin izlediği liderler...




Hatırlayın...

1980’ler... İngiltere’de Margaret Thatcher, ABD’de Ronald Reagan dönemi...

Neoliberal iktisat politikalarının yansımaları şöyleydi:

Kamu iktisadi teşekküllerin özelleştirilmesi...

Devletin üstlendiği sosyal güvenlik sisteminin adım adım özel şirketlere devredilmesi... Devletin yatırımlardan ve düzenleme görevlerinden çekilmesi, yönetimin “Laissez Faire est Laissez Passer” (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) sloganıyla piyasaya bırakılması.

Paranın istikrarına öncelik...

Sendikaların eritilmesi, sağlık sektörünün piyasaya devredilmesi...

Özel mülkiyet vurgusu...

İKTİDARI ALAN SINIF

Kitabın şu tespiti çarpıcı: “... Reagan ile Thatcher, Şili ve New York’tan gelen ipuçlarını yakaladılar ve iktidarı almaya kararlı bir sınıf hareketinin başına geçtiler.”

12 Eylül 1980 darbesi ve arkasından Turgut Özal dönemiyle birlikte ‘Neoliberalizm’ artık Türkiye’nin de gündemindeydi. ‘Benim memurum işini bilir’ anlayışıyla başlayan ahlaki çökme, kamu kurumlarının özelleştirmesiyle taçlandırıldı!

Bugün yaşadıklarımıza neden şaşırıyoruz ki!

Özal’ın takipçisi AKP iktidarının uygulamalarına bakın...

24 Ekim’de Cumhuriyet’te yayımlandı:

1986’dan AKP’nin iktidara geldiği döneme kadar 8.2 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. Toplam 70.3 milyar dolarlık özelleştirmenin 62.1 milyar doları AKP döneminde gerçekleşti. Bu yıl 27 Ağustos’a kadar gerçekleştirilen özelleştirmelerin tutarı ise 51 milyon dolar. Geçen yılki 1.3 milyar dolarlık özelleştirmenin 1.1 milyar doları Hazine’ye aktarıldı...”

Yani... Şili, İngiltere, Amerika’da ne yaşandıysa Türkiye’de de o yaşandı!

YENİ ÖZELLEŞTİRMELERİN GELECEĞİ AÇIKLANDI




Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 2018 yılı Faaliyet Raporu’nda ısrar var! Raporda şöyle denildi: “... Özelleştirme İdaresi, Cumhurbaşkanı’nın belirlediği hedefler doğrultusunda... Öncelikle mevcut portföyde yer alan kuruluşların kalkınma planları, orta vadeli programlar ile orta vadeli mali planlar çerçevesinde programa alınacak yeni kuruluşların özelleştirilmesini başarılı bir şekilde gerçekleştirecektir.”

Peki, “Laissez Faire est Laissez Passer” sloganına ne oldu?

Simit Sarayı’nı kurtarmak için Ziraat Bankası (devlet) adım attı ancak tepkilerin ardından vazgeçildi! Tank Palet’in de devlet imkanlarıyla daha verimli olacağı ortaya çıktı. Yani...

Thatcher, Reagan, Özal ve AKP modeli bir kez daha yenildi!