ABD vatandaşı Mücahit Ören gazetesi üzerinden bu ‘medya imamlarına’ yol verdi


08szt10b_ist_izm_ant_trb_ank_adn

“Namusuma kurşun sıkıldı: Ergenekon iddianamesini hazırlayan savcılar benim onuruma, şerefime aile namusuma kurşun sıktı. Yandaş basına malzeme verdiniz. Birisi iftira atacak ve siz savcı olarak onun peşine düşmek varken onu aynen alacak ve onu yandaş basının kullanması için malzeme hazırlayacaksınız. Bunun Ergenekon davası ile ne ilgisi var. Bari gelin öldürün...”

Bu cümleleri 26 Mart 2009’da usta gazeteci Uğur Dündar, Star Ana Haber’de kurdu. Kime meydan okudu Dündar? FETÖ’nün savcılarına, emniyetine... 11 Nisan 2009’da Ergenekon davasına bakan Cumhuriyet savcıları Ercan Şafak, Mehmet Ali Pekgüzel, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder, Zekeriya Öz ve Nihat Taşkın, ikinci Ergenekon iddianamesinde ailesiyle ilgili iddialar üzerine canlı yayında sert açıklamalarda bulunan Star Haber Grup Başkanı Uğur Dündar hakkında, kendilerine ’vasıfsız’ dediği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Kim suç duyurusunda bulundu? FETÖ’nün firari ve tutuklu savcıları! Şimdi Türkiye Gazetesi’nde yazan Fuat Uğur ve Cem Küçük, Uğur Dündar’ın avukatlığını yapan ve FETÖ’cü darbeyi desteklediği için tutuklanıp, tahliye edilen... Sonrasında 15 yıla kadar hapis cezası istenen Vural Ergül üzerinden harekete geçti. Dündar “Vural Ergül’ü 8 yıl boyunca neden avukat olarak tutmuş?”, “Ergül’ün 15 Temmuz’a destek veren tweetlerine kadar FETÖ bağlantısını neden anlamamış?” vs... Aynı FETÖ’cü Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı gibi ‘Medya İmamlığına’ soyunmuş iki isim karşımızda. Peki Uğur- Küçük ikilisi o dönem Ergenekon kumpasına bayrak açan ve hedef olan Dündar gibi mi davranmış, yoksa... Hani Dumanlı’nın 10 Ağustos 2009’da bir yazısı vardı: “Tasfiye edilecek gazete(ci)ler listesi”... O listede olmamak için ya da isteyerek o kumpaslara yardım ve yataklık mı yapmışlar? O zaman devam edelim...

Gülen ‘GATAkulli’ dedi Fuat Uğur destek verdi


Fuat Uğur... 11 Haziran 2008’de atv haber Genel Yayın Yönetmeni oldu. 5 Ağustos 2009’da görevi Erdoğan Aktaş’a devretti. Uğur o günlerde Ergenekon savcılarına destek konusunda hızını alamayan isimlerdendi. 12 Ocak 2009’da Cihan Haber Dergisi’ne şöyle konuşuyordu: “Türkiye’de bir örgüt oraya çıkarılıyor. Çok ciddi bir örgüt. Bununla ilgili belgeler var, iddianame var. ‘Bu terör örgütüdür’ diye tanımlanan, Türkiye’de darbe ortamı hazırlamak isteyen bir örgütle ilgili haber yapmayacak mıyım? Yapacağım tabii ki.”

08szt10b_ist_izm_ant_trb_ank_adn-1

‘HASTALIK VE SOYTARILIK’

O kadar çok haber yaptı ki... Görevden alındıktan sonra haber7.com internet sitesinde şunları yazdı (14 Eylül 2009): “Ergenekon davasını görmeyenlerin sırf Kuddusi Okkır haberi yapmalarına karşın, ATV Haber olarak Kuddusi Okkır’ın eşiyle röportajlar yayınlayıp bu trajediye dikkat çektik ve Okkır’ı sürekli takip edip taraflı olduk. Cezaevinde rahatsızlanan diğer Ergenekon sanıklarının haberlerini de ‘Yeni Kuddusi Okkır’lar olmasın’ başlığıyla yayınladık ama hastalık adı altındaki soytarılıkları da teşhir etmekten geri kalmadık.

Teröristbaşı Fetullah Gülen Teröristbaşı Fetullah Gülen


Uğur ne kadar açık sözlü değil mi? “Hastalık adı altındaki soytarılıklar” diyebilecek kadar da körelmiş...

Fuat Uğur’un bu açıklamasından 6 ay önce (6 Mart 2009) FETÖ elebaşı Fetullah Gülen Pensilvanya’da bazı gazetecileri kabul etti ve “Ergenekon Terör Örgütü iddiasıyla açılan dava ve süren operasyonları nasıl görüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bu işlerin sulandırıldığı gibi bir kaygı var. Bana da öyle geliyor. Baksanıza sürekli Silivri Cezaevi’yle GATA arasında, bir ara Cengiz Çandar söyledi, yatay geçiş, yani yatış geçişi var. Bizim Erzurumlular bunu şöyle yorumluyor; ‘Bu işin içinde bir ‘GATA’kulli var.’ Bunlar iyi şeyler değil.”

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve Fuat Uğur’un açıklamalarını arka arkaya okuyun, yorum sizin! Gelelim Küçük’e...

08szt10b_ist_izm_ant_trb_ank_adn-3

Cem küçük’e soruyoruz: FETÖ’den tutuklanan Bahar’la 2014’e kadar neden yazıştın?


Cem Küçük ekranda ve köşesinde aynı Ekrem Dumanlı gibi konuşup, gazetecileri hedef gösteriyor. 17 Mayıs 2011’e uzanalım... Küçük, “Gülen Cemaati” başlıklı bir yazı kaleme alır ve şöyle der: “Bugüne kadar dışlanan Anadolu insanı Cemaatin izlediği sağlıklı bir politikayla enerjisini doğru yere kanalize etti?”

Bu yazı daha başlangıç... 10 Kasım 2018’de Küçük’ün yakından tanıdığı bir isim FETÖ’den tutuklanmıştı. (Polis Akademisi Eski Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Bahar.) Peki Küçük’ün bu öğretim üyesiyle ilişkisi ne? Uğur Dündar’a soruyor ya, “8 yıldır avukatını tanıyamadın mı?” diye. Küçük, 2014 yılında dahi  Twitter üzerinden Bahar’la yazışmasını nasıl açıklıyor? FETÖ’cü polislerin ‘abisi’yle neden bu kadar sıkı fıkı? Twitter’da hangi mesajlarını sildi?

08szt10b_ist_izm_ant_trb_ank_adn-5

ISRARLA SORUYORUZ: ABD vatandaşı Mücahit Ören darbe girişimini biliyor muydu?


Tarih 13 Temmuz 2016...… İhlas Holding’in patronu, ABD vatandaşı Mücahit Ören o gün yazarlarından Batuhan Yaşar’a bir mail gönderir. Bu maili Aydınlık yazarı Sabahattin Önkibar iki kez köşesinde yazar. 23 Aralık 2018’de de SÖZCÜ’deki köşemde maili gündeme getirdim. Türksat için gönderdiği teminat eksik çıkan Ören öfkelenir ve ABD’den şu e-postayı atar: “Kesin söylüyorum bir kuruş ilave teminat vermeyeceğim... Önce kapatırım TGRT’yi, ancak Ankara’yı ayağa kaldıracağımız gün çok yakın. Bankalar ile konuşmayın.” Mail ortaya çıkınca, Ören ve Yaşar, Aydınlık yazarı Sabahattin Önkibar’a suç duyurusunda bulunur ama…mahkeme “kovuşturmaya yer yoktur” der ve dosyayı kapar. Üçüncü kez soruyorum: Mücahit Ören 13 Temmuz’da yani FETÖ darbe girişimine iki gün kala üstelik ABD’de iken neden ve nasıl Ankara’yı ayağa kaldıracaklarından söz ediyor? Savcılık bu maille ilgili Ören hakkında işlem yaptı mı?

İHLAS DOSYASINI AÇIYORUZ


Ören, 68 bin ‘İhlaszede’ye 398 milyon doları ödemedi


TGRT ve Türkiye Gazetesi’ni fonlandığı için battığı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından 2001’de açıklanan İhlas Holding, 10 yıldır borçlarını ödemiyor. Şubat 2001’de İhlas Finans’ın faaliyetlerine son veren BDDK, kurumun 2001’de 222 bin 298 mudiye, 676 milyon dolar ve 245 milyon Euro borcu olduğunu raporla açıkladı. Ancak o dönemde özel finans kurumları devlet güvencesi kapsamında olmadığı için mudilerin alacaklarını devlet üstlenmedi. İhlas, 222 bin 298 mudinin alacağının kademeli olarak ödeneceğini duyurdu. Alacakların bir kısmı, gayrimenkul olarak ödendi. 2009’da 68 bin hesabın 398 milyon dolarlık alacağı kaldı. 2009 yılında küresel krizi bahane eden İhlas Holding ödemeleri 2016 yılına kadar ertelenmesini sağladı.