Değerli Okurlar, seçimler biteli 2 haftadan fazla oldu ve mazbata ancak yeni alınabildi. Alındı alınmasına da iktidar hala kabullenemedi. Yandaş medya algı yaratmaya devam ediyor, insanlar acaba ne olacak diye tedirgin. Geçenlerde Sayın Binali Yıldırım bu süreci tanımlarken çok doğru bir tanımlama yaptı. “MURDAR OLDU” dedi. Doğru! Kimin elinde murdar olduğu belli deği mi? Diyeceğim şu ki, eğer bu seçim biraz daha konuşulmaya devam edilirse, bir önceki seçimi de konuşma gereği doğar. Öğrenilmesi gereken, seçimi kazanmak kadar kaybetmenin de olduğunu kabul etmek. Alışacaksınız efendiler.

Burada bir şeyi belirtmeden de geçmek istemiyorum. Bu seçimde halkımızın, millet ittifakına güveni arttı. Çünkü ittifak, halkı yüreklendirdi. Bu seçimlerdeki sandıklara sahip çıkılması, sonrasında da hiç pes edilmemesi demokrasiye olan inancı da güçlendirdi. CHP ve İYİ Parti Örgütlerini, ittifakın Genel Başkanları Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Sayın Meral Akşener’i, yardımcılarını, milletvekillerini, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve ekibini tabii Sayın Ekrem İmamoğlu’nu yürekten kutluyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı, durum oralardan nasıl görünüyor bilmiyorum ama buralarda yaşanılan ciddi bir ekonomik kriz var. Pahalılık, piyasaların durumu can yakıyor. İnsanlar borçlarını ödeyemez hale geldiler. Durum çok ciddi. Bu size ne kadar doğru yansıtılıyor, inanın bilemiyorum. Seçim polemiğini uzatarak kaosa sürüklemek bu durumu daha da zorlaştırır. Dünya bu süreçte yaşananları hayretler içerisinde izliyor. Bunu sonlandırmak da size düşüyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, gelin, Sayın İmamoğlu’nun da dediği gibi sevgiyle sonlandıralım bu süreci. Halkımızı, uzun zamandır özlem duyduğu barış ortamına kavuşturalım. Hep dersiniz ya garip gureba, işte onların dertlerine derman olalım.

Değerli Okurlar, haklı olarak bu süreçten hep birlikte çok sıkıldık. Gelin konuyu biraz değiştirelim. Sizinle internetten gelen, kimin yazdığını bilmediğim ama çok hoşuma giden bir yazıyı paylaşmak istiyorum.

“Köylünün biri sahip olduğu koyunları otlatmaktan sıkılmış. Demiş ki bunları bir çobana vereyim o otlatsın.

Bulmuş bir çoban, bak demiş, burada 100 koyun var, sütü senin, yünü senin. Koyunlar benim, yavruları benim. Anlaştık mı? Çoban anlaştık demiş; saymışlar, el sıkışmışlar koyunları teslim etmiş.

Köylü köyüne dönmüş, bakmışlar, yanında sürü yok. Sormuşlar, sürün nerede diye? Anlatmış, falanca ile anlaşma yaptım, artık o çobanlık yapacak. "O çoban hırsız" demiş herkes. Çabuk git koyunlarını kurtar.

Adam tekrar dağa çıkmış, bakmış çoban kuzu şiş yiyor. Demiş ki arkadaş, ben vazgeçtim. Koyunları geri almak istiyorum. Çoban hay hay demiş, al koyunlarını.

Köylü saymış 99 tane, çoban şunu saymadın diyerek koyunların birini göstermiş.

Köylü saymış 99 tane, çoban şunu saymadın demiş. Onu saymadın, bunu saymadın, Köylü bakmış çoban ile bir türlü anlaşamıyor.

Demiş, arkadaş; köyden 100 kişi çağırsak; her biri bir koyun tutsa, kabulün mü? Çoban tabii ki demiş. Neden olmasın?

Çağırmışlar 100 kişi. Her biri bir koyunu tutmuş. Köylü, çobana dönerek bak, gördün mü bir kişi açıkta kaldı. Demek ki 99 tane. Çoban kızarak, "Amaaan, kardeşim, o da beceriksiz olmasaydı, hızlı davranıp, erken tutsaydı." demiş.

Kıssadan hisse, bazen bazıları ile saymak hiiiiç kolay olmuyor.”

SON SÖZ: ÖNDERLER NAZİK OLURLARSA, HALKLARI SAYGISIZLIĞA CESARET EDEMEZ. ÖNDERLER ADİL OLURLARSA HALKLARI SERKEŞLİĞE CESARET EDEMEZ. ÖNDERLER GÜVENİLİR OLURLARSA, HALKLARI YALANCILIĞA CESARET EDEMEZ.
KONFÜÇYUS