Kıbrıs meselesinin patlak verdiği, yine böyle Yunanistan ile papaz olduğumuz, 1960’lı yılların başıydı...

Yunanistan’ın yeni bir kruvazör aldığı Ankara’da duyuldu... Öncelikle gemilerin tipini, enini, boyunu,

gücünü öğrenmek gerekiyordu...

Suyun öte tarafında elçilikte bahçıvan gözüken iyi bir istihbaratçı olan Mahmut’a görev verildi...

Kruvazörün fotoğrafını çekip gönderecekti...

İstihbaratçı Mahmut şifreli talimatı alınca harekete geçti.

Gidip limandaki kruvazörün fotoğrafını göz göre göre çekse, istihbaratçı olduğunu anlayacaklardı... Bir plan yaptı...Fotoğraf makinesini hazırladı, o yıllarda dijital makineler henüz kullanılmadığı için negatif film taktı, makinesini bir piknik sepetinin içine yerleştirdi... Yamaçta piknik yapıyormuş gibi yapacak, fazla göze batmadan fotoğrafı çekecekti...

Gidip oturdu..

İşte kruvazörler orada limanda bağlı duruyordu...

Düşündü; makineyi çevirip resmi çekse görülecek... Yeni bir plan daha geliştirdi... Arkası dönükken fotoğrafı çekecekti...

Biraz ileri yürüdü, limana arkasını dönerek, sanki çişini yapıyormuş gibi pantolonunu indirip oturdu...

Sağa, sola bakındı...

İzlenmediğinden emin olunca makineyi alttan, bacaklarının arasından limana çevirip, tahmini hedefe göre deklanşöre bastı...

Sadece kruvazörler aşağıda kalmış, kendi takım-taklavatına doğru objektifi biraz yukarı doğru tutmuştu...

Film Ankara’ya ulaştı...

Gizlilik ilkeleri içinde, kimse bakmadan film yıkandı...

Paşa sordu:

“Tehdidin fotoğrafını görebilecek miyiz?..”

Aslar “Göreceksiniz paşam” dediler...

Generaller fotoğrafı görmek için harekât salonunda toplandılar...

Herkes yerini aldı, film makineye takıldı, karşıdaki büyük ekrana büyük boy olarak görüntü verildi...



Paşalar yüzleri asık salondan çıkarken bir kısa mesaj gitti suyun öte yanındaki istihbaratçı Mahmut’a:

“Bunlar nasıl kruvazör?..”



Daha Suriye de “Şimdi biz ne yapmış olduk?” sorusunu anlamadan, Libya’ya asker gönderme tezkeresinin TBMM’den geçmesine kadar, Yunanistan sorunu çıktı...

Yine nereye gidiyoruz, niçin gidiyoruz, kimsenin bir şey bildiği yok... Türk kamuoyu her şeyden habersiz... Suriye bataklığı gibi, bu saçma politikaların faturasını canıyla, malıyla ödeyecek, o kadar...

Dikkat edin, gerçeğin fotoğrafı ortaya çıktığında sorarsınız:

“Bu nasıl kruvazör?..”