Çocuk eğitiminde ceza konusunu en tartışmalı konulardan biridir. Kimileri çocukların pedagojik gelişimi açısından cezaya tamamen karşı çıkarken, kimileri cezayı gerekli görür.
Ailelerin de bu konuda kafası karışıktır.
Geleneksel aileler çocuğun cezayı hak ettiğini düşünür. Oysa ceza, doğruyu öğretmez ve yanlış davranışları da uzun süre için ortadan kaldırmaz.
Cezanın tek yaptırımı, yanlış davranışları belli bir süre için baskı altında tutarak ortadan kaldırmaktır.
Kişi yetişkin olduğunda artık kendisi ve toplum için doğruları, yanlışları biliyordur. Yasalar dahilinde kendi için iyi ya da kötü olana karar verir ve sonuçlarına da katlanır.
***
Oysa bugünlerde yetişkin olup olmamanız hiçbir şeyi değiştirmiyor. Devlet baba iyiye, kötüye bizim yerimize karar verip yaramaz bir çocukmuşuz gibi istemediği, kendine göre doğru bulmadığı her davranışa ceza kesmeye çalışıyor.
Koyduğu vergilerle her aldığımız ürüne ortak olurken, bir yandan da yeni cezalar üretiyor. Marketten yaptığımız alışverişlerde iyiliğimiz için poşeti bile para ile sattırırken, başka ülkelerden plastik çöp ithal ettiriyor.
Yurtdışına çıkanlara, çıkış pulu adında ceza kesiyor.
Topladığı vergilerle köprü ve yollar yaptığını söyleyip, hepsinden geçiş için ayrıca para alıyor.
Özellikle alkollü içki ve tütün mamullerine karşı aşırı hassas. Bunların halkı için çok zararlı olduğunu düşünüp üzerlerinden yüklü vergiler (ÖTV ve KDV) alıyor.
Durum böyleyken, bununla da yetinmeyip araba içerisinde sigara içmeyi yasakladı ve içenlere ceza kesmeye başladı.
Sigara içmenin araba kullanan kişinin dikkati dağıttığını söylüyorlar.
Öyleyse seyir halindeyken radyoda kanal aramak da kişinin dikkatini dağıtabilir. Çantada sakız aramak da, yanındakiyle konuşmak da...
Bunun sonu yok ki!
Aslında bildiğim kadarıyla şoför koltuğunda sigara içmek zaten yasaktı. Yeni konulan yasakla birlikte amaç; araba içerisinde sigara içimini tümden yasaklamak.
***
Sigaranın sağlığa zararlı olduğunu bilmeyen yok.
Ben de sigara kullanmıyorum, arabamda da içirmiyorum. Fakat ne olursa olsun bu kişisel bir tercihtir ve yasal olan kişisel bir tercihi engellemek insan haklarına aykırıdır.
Ayrıca bizi denetleyen trafik polislerinin çoğu araçlarında kemer takmıyor, emniyet şeridini gönüllerine göre kullanıyor ve asla kırmızı ışıkta durmuyorlar.
Bakalım bu yeni kurala kendileri ne kadar uyacak?
Tebrikler Arda!
Vergi demişken… ‘‘Kim Milyoner Olmak İster’’ yarışmasında sonunda biri büyük ikramiyeyi kazandı.
Kazandı ama maalesef 1 milyon lirayı alamayacak. İkramiyenin bir kısmı vergi için kesilecek. Yani milyoner olamayacak.
‘‘Kim Milyoner Olmak İster’’ televizyonda seyrettiğim nadir, kaliteli programlardan biri. Kimi için sanki parayı ben kazanacakmışım gibi dua ederken, kiminin bilemediği sorulara ‘‘Yok artık bu kadar da olmaz!’’ diyorum.
Bazı sorular çok absürt olsa da insanı eğlendirirken, gerçekten bir şeyler öğretmeyi başarıyor.
Programda beni en çok eğlendiren şey sorulan sorulardan çok oraya çıkanların tavırları. Daha yarışma başlarken başlarken kendini öve öve bitiremeyip, ilk soruda elenenler favorim.
Kardeşim hani etrafında ‘‘Google’’ olarak biliniyordun? Halk arasında konuşulan dili öğrenememişsin hâlâ, orada işin ne!

Neyse, sonunda Arda Ayten adında pırıl pırıl bir genç 12 soruyu bilerek büyük ödülü aldı.
1 milyonluk son soruda hepimiz onunla birlikte İstiklal Marşı’nın on kıtasını ezberden okuduk.
Bize lisede ezberletmişlerdi ama yeni okul müfredatları malum, şimdiki gençlik pek bilmez diye düşünüyordum.
Bu genç adam bizi çok gururlandırdı.
Arda çok zeki ve özgüvenli biri ama en etkileyici yanı mütevaziliği. Öyle yapmacık değil, gerçekten mütevazi. Kendini iyi tanıyan, yapmak istediklerini bilen biri…
İdealleri var… Okuduğu kitapları orijinal dillerinde de okumak istiyor. Aslında her şeyi okumak istiyor.
Öğrenmek için harcayacak parasını. Arda gençlerimize çok güzel bir örnek oldu.
Darısı tüm gençlerimizin başına.