ÇOK GÜLDÜM

AKP’li Türk, Maduro’cu Venezuelalıya demiş ki


İşin içine mizah girdi mi kötü gidişin sonu çabuk gelir.
Zaten iktidarın ve sarayın mizaha bu kadar düşman olmasının nedeni de bu değil mi?
İnsanlar bir konuyu gırgıra almaya başlamaya görsün.
Gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Saray elbette bunun farkında.
Farkında olunca da mizaha, mizahçıya, sanatçıya ve doğal olarak aydınlara diş biliyor, onları engellemek için aklına gelen her şeyi yapıyor.
Ama tarih boyunca öğrendiğimiz bir gerçek de şu ki, mizaha, sanatçıya, aydına yönelik baskılar, sindirmeler, ezmeler bir yere kadar.
Neyse sözü çok uzatmayayım.
Gündemimizde Erdoğan’ın Maduro ile yakın arkadaşlığı nedeniyle Venezuela da var.
Hesapta Venezuela’daki başkan “komünist” olarak tanınıyor ama aslı öyle değil tabii.
Bunu bilenler, görenler bilinen bir fıkrayı Venezuela-Türkiye ilişkilerine uyarlamışlar.
Pek de güzel yapmışlar.
Okuyalım birlikte;
AKP’li ve Erdoğancı Bir Türk ile Maduro’cu bir Venezuelalı sohbet ediyormuş.
Venezuelalı sormuş “Sizin ülkede işler nasıl?” diye.
Çok iyi” demiş Türk.
Sonra cümle cümle sıralamaya başlamış Türkiye’nin durumunu;
-Devlet soğan depolarını basarak kimsenin pahalıya soğan satmasına izin vermiyor.
-Şimdi devlet sebze satışına başladı, halkına ucuz soğan, patates satmak için elinden geleni yapıyor. Hatta temizlik malzemelerinin de ucuz satışına başlayacak şimdi.
-Sonra kredi kartlarını ödeyemeyen vatandaşlardan kart borçlarını devlet bankaları eliyle taksitlendiriyor.
-Vergisini ödeyemeyenlerin vergilerini taksitlendiriyor.
- Kredisini ödeyemeyen iş yerlerinin kredi borçlarını erteliyor.
Sonra derin bir nefes alıp “Daha ne olsun, başımızdaki kişi hiçbirimize şikayet edecek bir şey bırakmıyor, gül gibiyiz” diyerek noktalamış sözlerini.
Arkasından sormuş Venezuelalı dostuna “Eee sizin memlekette işler nasıl bakalım?” diye.
Venezuelalı üzgün bir ifadeyle kafasını salladıktan sonra “Şey” demiş “Bizimki de ülkeyi batırdı ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum.”

KOMİK

Bu haftanın aforizmaları


Mizah yazarı İbrahim Ormancı bizleri bu hafta da yalnız bırakmadı;

Öneriyorum. Tanzim satış noktalarında Barış Manço’dan “Domates, biber, patlıcan” şarkısı çalınmalı.

★★★

Arkası gelmez faturaların bıktım illallah. Birini öderken öbürü de gelir vermesin Allah.

★★★

Hatalarımdan ders çıkarmaktansa yine kopya çekmeye yeltendim!

★★★

Köprüden geçerken ayıya dayı demek de yetmiyor. Köprü geçiş ücretini vermezsen ıııııh.

★★★

Evden çıkmadan soğan yiyorum. Halk otobüsünde beni zengin sanıyorlar.

★★★

Şahsen sebze fiyatları bu haldeyken vejetaryen bir kızla evlenmek cesaret işidir!

★★★

Vermeyince Mâbud, şans oyunlarına talim eder Mahmut.

★★★

Saçlarıma ak düşmüş. Boya alsana annem!

★★★

Kalabalıklar arasında yalnız olmak değil de saf olmak asıl mesele.

★★★

Elimi sıkan belediye başkan adayına “Oy isteme benden. Buz gibi soğurum senden” dedim. Derhal benden uzaklaştı. Ama şaka güzeldi.

★★★

Nazar etme ne olur. Torpil yaptır senin de olur.

★★★

Edison elektriği buldu. Türkler kaçak elektriği.

★★★

Oğlum büyüyünce eskiden avukat olmak istiyordu şimdilerde kabzımal. Türkiye’nin en kısa özeti bu olsa gerek.

★★★

Komşu kadın çocuğuna “Ağzına biber sürerim dedi. Çocuk “Biberin kilosu 15 lira. Paraya kıyıp alabiliyorsan sür” dedi!

★★★

Kalabalıklar içinde değil de, kabalıklar içinde yalnızım!

★★★

Kendimi insanlardan soyutlayınca SOYUT RESİM yapmaya başladım!...

★★★

Ne olacak memleketin bu halleri ? Hal dediysem sebze,meyve ve bakliyat satılan hali kastediyorum!

★★★

Yeni okuma fişleri; Ali bana konum at. Ayşe salağa yat.

★★★

Herkes hata yapar ama sen benim için herkes değilsin!

BAŞIMDAN GEÇENLER

Mars Sinema sarayı takmıyor


Cumhurbaşkanı Erdoğan sinemacıları sarayda ağırlamıştı önceki hafta.
Aralarında Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Ata Demirel, Şahan Gökbakar gibi filmleri çok izlenen komedi sanatçılarının da yer aldığı sinemacılar filmlerinin oynadığı salonlardaki fiyat sisteminden yakınmışlardı.
Erdoğan da sanatçıların gözü önünde sinemalarla ilgili kanunu da imzalamıştı.
Pek çok maddesi olan yeni yasanın biz seyircileri ilgilendiren en önemli maddesi reklam süreleriyle ilgili olandı.
Dünyanın parasını verip sinemaya gidenler bitmek tükenmek bilmeyen reklamlardan illallah demişti.
Yasa bunu göze alarak yaptığı düzenleme ile film öncesi reklam kuşağının en fazla 10 dakika olacağını hükme bağlıyor.
Ama belli ki sahibi uzak doğulu olan Mars Sinema İşletmeleri’ne işlemiyor bu kanunlar.
Hafta içinde bunlardan birine gittim.
Filmin başlama saati 16.15 olarak belirtiliyordu.
Medeni bir seyirci olarak 16.13’te içeri girdim yerime oturdum.
Girdiğimde reklamlar vardı.
Yeni yasa aklıma gelince “İyi” dedim kendi kendime, “Demek film saatinde başlayacak, reklamlara önceden girmişler.”
Hayır öyle değil.
16.34’e kadar sürdü reklamlar.
Yani başlama saatinden itibaren 19 dakika.
Sonra üç dakika kadar bir Türk filminin tanıtımı girdi.
Ardından yine reklamlar. Film 16.46’da başladı ancak.
Tam yarım saat 1 dakika sonra yani.
Saray’a duyurmak istedim.

ŞAŞIRDIM

Loto’da 6 topun kürelerden sıralı olarak düşme olasılığı nedir?


Abdullah Cenkçiler’i bu köşenin okurları artık biliyordur.
Özellikle Milli Piyango’nun şüphe çeken uygulamalarını inceleme konusunda üstüne yok.
Yılbaşı ikramiyesi adı altında aslında halkın bir anlamda kandırıldığını matematiksel hesapla çok güzel anlatmıştı örneğin.
Bazı kategorilerdeki ikramiyelerin hep aynı kentte hatta aynı bayiye çıkmasının çok şaşırtıcı ama o oranda da şüpheli olduğunu ortaya koymuştu.
Cenkçiler’in son zamanlarda önemle ilgilendiği konuların başında “şaibe olduğunu düşündüren” çekilişler var.
Cenkçiler şimdi de Süper Loto çekilişi ile ilgili bir şüpheyi dile getirmiş.
Mesajını biraz kısaltarak sizlerle paylaşmak istiyorum;
Can bey; şans oyunlarında da çeşitli hileler yapıldığına dair gerek medyada gerekse sanal ortamda bir çok yazı ve videolar yayınlanıyor. Bunlardan biri Murat Özün tarafından servis edilen video. Milli Piyango İdaresinin resmi sitesinde bulunan arşivini tarayarak yaptığım incelemede videonun 30 Ağustos 2018 tarihinde yapılan 567. hafta SÜPER LOTO çekilişine ait olduğunu yani doğruluğunu tespit ettim.
Gerçekten yapılan çekilişte inanılmaz ve hayret verici bir şekilde önce 8, sonra 19, sonra 31, sonra 39, sonra 42 ve nihayetinde de 47 numaralı toplar en küçükten en büyüğe doğru sırayla düşüyorlar.
Bu hiç görülmemiş bir şey.
Elbette bu olasılık çok küçük de olsa var.
Durumu daha anlaşılabilir kılmak için kürenin içine 54 top yerine 1’den 6’ya numaralanmış 6 top koyalım ve 6 kez çekiliş yapalım.
Topların küçükten büyüğe sırayla gelebilmesi için önce 1 sonra 2 sonra 3 sonra 4 sonra 5 ve nihayetinde de 6 numaralı topun düşmesi gerekir.
Yani topların 1,2,3,4,5,6 olarak sırayla düşme olasılığı permütasyon gereği 6 (altı) faktöriyel başka bir ifadeyle 1/ 6 x 5 x 4 x 3 x 2 x 1 = 1/ 720 olacaktır.. (720’de 1 olasılık)
Murat Özün, topların küre içinden değil de çıkması istenen 6 şanslı topun paravanın arkasındaki gizli bir bölmeye sırayla yerleştirilmek suretiyle geldiğini de ayrıca iddia etmektedir.
Gönderdiği video da da görüntü böyle gibi.
Yani toplar sanki dışarıdan geliyor algısı oluşuyor.
Milli Piyango İdaresi, bu iddia ve şaibeleri ortadan kaldırmak için çekilişleri bir TV kanalında canlı yayınlayarak iddiaları çürütmek zorundadır diye düşünüyorum.