ACAİP YAZILAR

Ne parmağı, elin tamamını boyanın içine sokmak gerek


Seçimlere artık 2 ay kaldı.
Ama gördüğüm kadarıyla millet biraz tedirgin.
Çünkü özellikle muhalif kesimler “seçimlerde hile olacağına” iyiden iyiye inanmış durumda.
Nasıl inanmasın ki?
165 yaşında seçmenler, boş arsalarda kayıtlı gibi görünen yüzlerce seçmen, 5 yıl önce yapılmış hilelerin veya usulsüzlüklerin yeni ortaya çıkarılması ister istemez milletin aklını karıştırıyor.
Sokakta kiminle konuşsam “hile yapacaklar mutlaka” görüşünde.
Peki bunu önlemenin yolu yok mu?
Herkesin aklında “seçimde hileyi önleme yöntemi” var tabii de en çok istenen parmak boyasının geri gelmesi.
Eskiden vardı bu parmak boyaması.
O zamanlar bizler de karşı çıkmıştık.
Böyle ilkel yöntemler olmamalıydı.
Bu bize yakışmazdı.
Tabii o yıllarda Türkiye medeni bir ülke görünümündeydi.
Elbette demokrasi, hukuk ve insan hakları konularında eksiklerimiz vardı.
Ama kimsenin aklına hukuku tamamen çiğnemek gelmezdi.
Hele anayasaya aykırı bir tutum içinde olmak akılların ucundan bile geçmezdi.
Yargı tamamen bağımsız mıydı?
Hayır ama dediğim gibi göstere göstere de hak yenilmezdi.
Hakimlerin savcıların bir ağırlığı vardı.
Yargı kararları belki yine eleştirilirdi ama “ben buna uymuyorum, bana ne, bunu takmam” türü söylemler hiç duyulmazdı.
Ki zaten duyulsa bile herkes çok ayıplardı, yapmaya kalkan da yerin dibine geçerdi.
Şimdi devir değişti.
Sadece devir de değişmedi, rejim de değişti.
Bir halk oylaması yapıldı hesapta.
Çıkan sonuca pek kimse inanmıyor ama sonuçta halkın iradesi ile demokrasiden vazgeçilmiş gibi oldu.
Hukuk ortadan kaldırıldı.
Kanunlar bir kişinin ağzından çıkanların uygulanması haline getirildi.
Referandumda evet oyu verenler “insan hakları da neymiş, bize fazla, reisimiz ne derse o olur” dediler bir anlamda.
Böylelikle tek kişilik yönetime geçildi.
Parlamento da ortadan kaldırıldı.
Buna rağmen yine de seçimleri yapıyoruz.
Gerçi artık Arap şeyhliklerinde bile seçim var, çünkü seçim yöntemi ne olursa olsun “seçilmiş olmak” adeta kutsal sayılıyor.
Tabii bu koşullarda ülkemizin eski medeni hali de kalmadı.
Medeni olduğumuz sırada bize “ayıp” gibi gelen parmak boyası ister istemez tekrar talep edilir oldu.
Şimdi çoğu kişi “getirin parmak boyasını geri” diye haykırıyor.
Bence de gelmeli.
Nasıl olsa artık medeniyet diye bir derdimiz yok.
Vallahi ben de ayıplamam ve karşı çıkmam artık.
Üstelik öyle parmak ucuna acıcık boya da olmasın, oyunu kullanan elinin tamamını boyanın içine soksun.
Varsın bir iki ay elimiz boyalı gezelim.
Herkesin eli boyalı olunca kimsenin de kimseden çekinecek hali olmaz.
Hem fena mı “en temel yurttaşlık hakkını” kimin kullanıp kimin kullanmadığını da görmüş oluruz.

KOMİK

Bu haftanın duvar yazılarım


Mizah yazarı İbrahim Ormancı’dan bu pazar için gelen aforizmalardan bir demet sunuyorum;

Nazar etme ne olur. Nazar boncuğu fabrikası kur senin de olur.

★★★

Cep delik, cep telefonu bozuk. Depresyondayız mübarek.

★★★

Beraber ıslandık yağan yağmurda diyeceğim ama şemsiyeni benimle paylaşmadın ki.

★★★

Hani bir zamanlar ÇULSUZ diye terk ettiğin bir genç vardı. Bak bugün çul fabrikasında işçisin. Patronu da çulsuz diye terk ettiğin ben yahu.

★★★

Bugünün işini yarına bırakma. Oluruna bırak.

★★★

Eşeğe altın semer vursan yine eşektir ama, altın semer vuran da az eşek değildir hani.

★★★

Ben güzele güzel demem. Güzel sosyal medya fenomeni olmayınca.

★★★

Çok okuyan değil çok gezen bilir derler. Çok doğru. Benim hanım mahallede bütün olup biteni bilir.

★★★

Sürekli askerlik anıları anlatan arkadaşa 21 günlük bedelli askerlik yaptığını öğrenince hiç kızmadım. 21 günü dolu dolu yaşamış be.

★★★

Bilmemek ayıp değil. Arama motoruna sormamak ayıp.

★★★

Ne şaşırıyorsunuz ? Din üzerinden prim yapmak SEKTÖR olunca, elbette Nihat Hatipoğlu REKTÖR olur.

★★★

Ben yalan söylemiyorum. Gerçekten de televizyonda belgesel izliyorum. Ama beşinci dakikadan sonra uyukluyorum.

★★★

Yüz kişiye sorduk. Birinden bile “Aman başıma bir şey falan gelir” endişesiyle yanıt alamadık yahu.

★★★

Fala inanma, falsız da kalma. Neden ? Falcı kıza gönlünü kaptırdın da ondan !..

★★★

Görgüsüzlük , kabalık KIRO-NİK bir vakadır.

★★★

Poşetlerin parayla satılması konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Milletin ağzı torba değil ki büzesin.

★★★

Mal da yalan, mülk de yalan. Var sen sosyal medyada biraz oyalan!

★★★

İt ürür, hırsız yine de yürütür.

★★★

Yalancının mumu yatsıya kadar yanarken, doğrucunun elektriği borcundan dolayı kesik.

★★★

Atasözlerini güncellemeli; Doğalgaz firmasında çalışırken, tüpçü dükkanına geri dönmemeli.

Bİ SORALIM BAKALIM

Gizemli talihli hâlâ ortada yok


Milli Piyango’nun bu yıl yılbaşı ikramiyesi 70 milyon liraydı.
Bugünkü kurdan hesaplarsak 12 milyon 720 bin dolar ediyor.
Tam 12 yıl aradan sonra bu yıl büyük ikramiyenin tam bilete çıktığı açıklandı.
Yani bu yıl bir kişi tam 70 milyon liranın tek sahibi oldu.
Oldu olmasına da ayın neredeyse sonu geldi talihli hâlâ ortada yok.
En azından Milli Piyango İdaresi’nden “Talihlimiz ikramiyesini tahsil etmiştir” açıklaması hâlâ yapılmadı?
Bu durumda ikramiyeyi kazanan kişi gerçekten hâlâ ortaya çıkmadı mı?
Bu birinci soru.
İkincisi ise bir dedikodu olarak ortaya atılan “Büyük ikramiye bir AKP’li müteahhite çıktı o da bunu TÜRGEV’e bağışladı” sözü yoksa doğru mu?
İnsanın içine ille bir kurt düşürecekler yani.

FIKRA GİBİ

Ben diyorum Çanakkale Boğazı, Milli Piyango diyor yandı ağzımın kenarı


Pek çok konuda olduğu gibi Milli Piyango ikramiyelerinde de milletin aklında bazı şüpheler var.
Büyük ikramiyelerin hep aynı yerlere çıkması, Loto türü oyunlarda da haftalarca devrettikten sonra yine tanıdıklara çıkarıldığı kuşkuları herkesin zihninin kemiriyor.
Daha dün Loto’daki büyük hata ortaya çıkmadı mı?
Yılbaşı büyük ikramiyeleri ise yıllardır kuşkulu.
12 yıl aradan sonra ilk kez tam bilete çıktı güya bu yıl.
Daha önce hep çeyrek bilete çıkardı.
Neden böyle?” diye merak ettiğimizde ise karşımıza aslında adalete hiç uymayan bir kurum çıkmıştı.
Çünkü Milli Piyango bütün biletleri satabilmek için aslında her kategori için 3 milyon 330 bin numara ayırmak zorunda olduğu halde 8.5 milyon numarayı çeyrek biletlere basıyormuş.
Öyle olunca da büyük ikramiye hep çeyreğe çıkıyor tabii.
İşte bu kandırmacanın bitmesi için okurlarımdan Abdullah Cenkçiler Milli Piyango İdaresi’ne dilekçe ile başvurarak “Milli Piyango biletleri tek fiyattan satılsın” önerisini gündeme getirmişti.
Milli Piyango, Cenkçiler’e cevap göndermiş.
Durum tam başlıktaki gibi.
Biz ne söylüyoruz, onlar ne cevap veriyor.
Okuyun görün.
Ciddiyete bakın;
“İlgide kayıtlı dilekçeniz incelenmiş olup idaremiz tarafından tertiplenen çekişlere ait piyango planları vatandaşlardan gelen talepler de dikkate alınarak hazırlanmakta olup 220 sayılı Milli Piyango Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. maddesinin (d) fıkrası ile bu Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak hazırlanan Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü bilet satış çekiliş ve ikramiye yönetmeliğinin 5. ve 6. maddelerine dayanılarak hazırlanmakta ve idaremiz yönetim kurulunun
yetkisinde bulunmaktadır.
Konuya göstermiş olduğunuz hassasiyete idaremiz olarak teşekkür eder bol şans dileriz.”
“Olmaz” demenin bürokratça yazılımı olsa gerek bu.