MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Şu Kürt kardeşlerimiz hangileri?


Amerika bastırıyor “Suriye’nin kuzeyinde Kürtlere dokunmayın” diyor.
Haliyle çok kızıyoruz.
Yetkililerimiz ardı ardına açıklamalar yapıyor; “Amerika’nın bu düşüncesi çok saçmadır, ayıptır.”
Sonra da hedefin asla Kürtler olmadığı, derdimizin terör örgütüyle olduğu anlatılıyor.
Savunma Bakanı örneğin dedi ki “TSK’nın mücadelesi yüzyıllardır aynı ekmeği paylaştığımız Kürt kardeşlerimizle değildir. Mücadelemiz tüm etnik ve dini topluluklar için tehdit teşkil eden PKK/PYD ve DEAŞ’lı teröristlerdir.”
Tabii biz ne kadar “PKK/PYD ayrımı” yapsak da başta Amerika olmak üzere dünyanın hiç bir ülkesi bizim bu söylemimize katılmıyor.
PYD-YPG’yi Suriye’de özgürlük mücadelesi veren demokratik güçler içinde sayıyor.
Ama benim merakım başka.
Kürtlerin hangileri Kürt kardeşlerimiz olarak kabul ediliyor?
Dağdaki PKK’lıyı biliyoruz.
Tamam; Suriye’deki PYD-YPG yapılanmasındakiler de terörist.
Peki Suriye’de yaşayan ve sonuçta PYD-YPG’nin başarıya ulaşması halinde kendi özgürlüklerine kavuşacak olan Kürtler hangi sınıfa giriyor?
Aynı şekilde eğer PYD, PKK’nın Suriye’deki uzantısıysa Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Kürtlerin hangileri kardeş statüsünde.
Örneğin son seçimlerde HDP’ye tam 5 milyon 867 bin 302 kişi oy verdi.
İktidar ve yandaşları HDP’yi terörle bağlantılı olarak görüyor.
Bu nedenle kendisi (güya) hiç ilişki kurmadığı gibi neredeyse HDP’lilere selam verenleri bile terörist ilan ediyor.
Hal böyleyken HDP’ye oy vermiş olanlar da Kürt kardeşlerimiz içinde sayılıyor mu?
Buraya kadar okuyup da “Ne yazıyorsun böyle, ne alaka?” diyenler olabilir.
Ama öyle değil işte.
İktidar kendi kitlesini bir arada tutmak için yoğun bir milliyetçilik propagandası yapıyor.
Neredeyse her konu terörle mücadele kapsamında gösterilerek toplum üzerinde de psikolojik bir baskı kuruyor.
Oysa dışarıda durum farklı.
Amerika’ya verilen sözler yerine getiriliyor ama sanki Amerika’ya sert bir karşı çıkış sergileniyor gibi yapılıyor.
Sonra da sıkışınca “Kürt kardeşlerimiz” söylemi ortaya atılıyor.
Erdoğan dünkü Meclis konuşmasında da hep “Kürt kardeşlerden” söz etti. Teröristlerden ayrılması gerektiğini belirtti.
O halde Kürt kardeşlerimiz tanımı tam olarak açılmalı.

OKURDAN MESAJ

İmamoğlu’nu bir de benden dinleyin


Bir okurumdan gelen mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum;
Can Bey merhabalar, adımı yayınlamayacağınızı rica ederek CHP’nin İstanbul adayı ile ilgili bir anımı size aktarmak istiyorum.
Normalde bu olaydan hiç kimseye bahsetmedim ancak madem İmamoğlu aday oldu böyle bir şey sadece bende kalmasın diye anlatıyorum.
6 yıl önce Beylikdüzü’nde öğretmendim. Rehber öğretmeni olduğum sınıfın tamamı üniversite sınavı için dershaneye gitti ama sadece bir öğrenci maddiyat sebebiyle dershaneye gidememişti ve onun bu mutsuzluğundan ciddi rahatsız oldum.
Ekrem İmamoğlu o dönem belediye başkanı değil ama ihtiyacı olanlara yardım ettiğini duymuştum. Ve bir tanıdığımdan telefonunu öğrenip O’na ulaştım, durumu anlattım.
Ekrem İmamoğlu “Hocam, çocuğu yarın şu dershaneye gönderin, ben haber vereceğim orada başlasın” dedi.
Gerçekten de çocuk ertesi gün dershaneye başladı.
Sene sonunda üniversite sınavında 4 yıllık fakülte kazandı ve geçtiğimiz haziranda mezun oldu, ağustos ayında da evlendi.
Bu olayı 6 yıl boyunca ben ve öğrencimden başka hiç kimse bilmedi muhtemelen İmamoğlu bile unutmuştur.
Not: Kız öğrencim kapalı ve kesinlikle CHP’li değil ama asıl güzel olan da bu. İmamoğlu en ufak bir şey sormadan bir yoksul öğrenciye yardım etti ve bunu reklam malzemesi olarak kullanmadı.
Kendisiyle hiç tanışmışlığımız yok.

Bİ SORALIM BAKALIM

Bu paranın kaynağı ne?


Erdoğan’ın seçim vaatleri müthiş.
Kredi kartı borçlarını üstelenecekler.
Elektrik faturalarını ödeyecekler.
Çiftçiye, esnafa, iş çevrelerine büyük teşvikler var.
CHP bundan önceki seçimlerde asgari ücreti 1600 lira yapacağını söylediğinde “Kaynağı ne bu paranın?” diyerek yeri göğü inletmişlerdi.
Ne kadar AKP yandaşı, yalakası, fedaisi varsa ekranlarda “kaynak da kaynak” diye tutturmuştu.
Sonunda vatandaş da bundan etkilenmiş ve sanki üstüne vazifeymiş gibi “Bu arayı nasıl bulacaksın?” diye sormuş ve oyunu daha az asgari ücret veren AKP’ye yöneltmişti.
Oysa şimdi hiçbirinin aklına bu kadar büyük para kaynağının nereden bulunacağı gelmiyor.
Erdoğan konuşmasını bitirdiği an, yandaş medyanın internet siteleri “süper müjdeler” haberleri yapmaya başladı bile.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

“İzmir’de CHP halledemedi Erdoğan çözdü” gibi oldu


İzmir’deki İZBAN işçilerinin grevi Erdoğan’ın bir kararnamesi ile durduruldu.
Her zamanki gibi “ulusal güvenlik” gerekçe gösterildi.
Uzun süredir haklarını alamayan işçiler greve gitmişti.
Ancak sorun şu ki İZBAN belediye TCDD ortaklığı, ama bütün görüşmeleri belediye yapıyor, iktidara bağlı sendika ve TCDD ise grevi körüklüyordu.
Kamuoyuna yansıyan ise CHP’li belediyenin beceriksizliği oluyordu.
Erdoğan durumdan yararlandı ve grevi yasakladı.
İşçinin en temel hakkı elinden alındı ama İzmir halkı da rahatladı.
AKP’liler için tabii işçi hakları falan o kadar önemli değil. Bizzat Erdoğan grev yasaklamakla övününce partililer de grev düşmanı oluyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Erdoğan Suriye’de devlet kurma kararını vermiş bile


Cumhurbaşkanı Erdoğan New York Times Gazetesi’ne bir yazı yazmış.
Tam da Amerika heyetinin Ankara’ya geldiği gün yayımlandı bu yazı.
Gazetelerin çoğu bu makaleyi haber yapmıştı yapmasına ama gördüğüm kadarıyla çok temel bir noktayı ya fark etmediler ya da kasıtlı olarak göstermek istemediler.
Erdoğan bu yazısıyla Suriye’deki yeni durumu ve Türkiye’nin rolünü açıkça belirtmiş.
Erdoğan sanki Suriye’ye yeni bir anayasa yazmış gibi şöyle diyor; “Türkiye’nin gözetiminde, şu anda YPG veya DEAŞ terör örgütlerinin kontrolünde olan Suriye toprakları, halk tarafından seçimle belirlenen yerel meclisler tarafından idare edilecektir. Terör örgütleriyle bağlantısı olmayan herkes, yerel yönetimlerde kendi toplumlarını temsil etme hakkına sahip olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkça yeni düzen içinde Kürtlerin de olacağını (PYD-YPG’nin dışlanmasının mümkün olmadığı da ortada) hatta doğal olarak çoğunluğu da oluşturacaklarını şu cümlelerle anlatıyor;
“Suriye’nin kuzeyinde, nüfusunun çoğunluğu Kürt olan yerlerde kurulacak yerel meclislerde Kürt toplumunun temsilcileri çoğunluğu oluşturacak; ancak diğer tüm kesimlerin adil bir şekilde siyasi temsil hakkından faydalanmaları sağlanacaktır. Deneyimli Türk yetkililer, bu meclislere belediye işleri, eğitim, sağlık ve acil durum hizmetleri gibi alanlarda danışmanlık verecektir.”
Türkiye’de çok gürültü koparılıyor, sanki Amerika’ya kafa tutuyoruz gibi falan yapılıyor ama Suriye’de Amerikan’ın arzu ettiği yöntemler çoktan benimsenmiş bile.