YENİ ÖĞRENDİM

Vay vay vay, o vakıfta meğer kimler varmış!


İstanbul’da insanlara kan kusturan bir vakıf var.
Adı İstanbul Trafik Vakfı.
Yıllarca bu vakfın haksız uygulamalarına karşı yazılar yazdım, televizyonlarda konuştum.
Neden?
Çünkü bana göre bir mafya gibi çalışan bu vakıf, İstanbul trafiğine hiçbir katkı sağlamıyor.
Tek dertleri var, gün boyu olabildiğince çok sayıda aracı “yediemin parklarına” çekmek ve bundan müthiş paralar kazanmak.
İstanbul Trafik Vakfı’nın hiçbir yatırımı yok. Sadece çekici alıyorlar ve olur olmaz araç çekip can yakıyorlar. Ne bir otoparkı var, ne trafik eğitimi konusunda girişimleri. Personeli bile yok.
Devletin polisini aracı olarak kullanıyorlar.
Bu İstanbul Trafik Vakfı’nın emniyete ait olduğunu düşünürdüm ben de herkes gibi.
Oysa öyle değil.
İş insanları kurmuşlar bu vakfı.
Ciddiyeti olsun diye de içine sembolik olarak cumhurbaşkanını koymuşlar örneğin.
İstanbul Valisi ve belediye başkanı da bu vakfın yönetiminde görülüyor.
İçindeki isimleri görünce çok şaşırdım.
Bunca anlı şanlı iş insanının ne işi var burada acaba?
Oradan gelecek paraya bu kadar mı ihtiyaçları var diye düşünmeden edemiyor insan.
Gerçi bu vakıf aracılığı ile toplanan para müthiş.
İstanbul halkının milyonlarca lirası adeta gasp ediliyor.
Şimdi diyeceksiniz ki “Ne yani isteyen istediği yere mi bıraksın aracını?”
Elbette öyle de bu vakfın çekicileri trafiği engelleyen araçları çekmiyor ki.
Ancak çekilmesi çok kolay ve üstelik ortak kullandıkları otoparklara en yakın yerden araç çekiyorlar.
Uygar ülkelerde de araç çekilir.
Ama oradaki insanlar yasak yere zaten park etmezler.
Çünkü park ettikleri anda çekileceğini ve ceza yiyeceklerini bilirler.
Medeni ülkelerde lokantaların otoparkçıları ile anlaşıp onlara bırakılmayan araçları çekmezler.
Bizde aracınızın çekilmesi tamamen sizin şanssızlığınızdır.
Genellikle de sizin aracınızın çekilmesi bir başka araca adeta park yeri açılması gibidir.
Sizlere bu vakfın mevcut mütevelli heyetinin listesini sunuyorum.
Çoğu tanınmış iş insanı olan bu kişilere seslenmek istiyorum.
Buradan elde ettiğiniz paralar gözünüzü karartmış olabilir.
Ama lütfen yönettiğiniz vakfın nasıl çalıştığına dönüp bir bakın.
Gerçekten vakfınızın İstanbul trafiğine hizmet edip etmediğini inceleyin.
Günde kaç araba çekildiğini, bunların en yoğun olarak hangi bölgelerde olduğunu, bunların ne kadarının haksız ve vicdansız olduğunu, hangi bölgelerde vale denilen özel otoparkçılarla anlaşmalı olduğunu öğrenmeye çalışın.
Örneğin araç çekilen yediemin otoparklarına kimliğinizi belli etmeden bir gidin, çalışanlara bir bakın bakalım, “Ben buradan nasıl çıkacağım” diye korkuya kapılıp kapılmayacağınızı bir test edin.
O zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.

İŞTE TRAFİK VAKFI’NIN MÜTEVELLİ HEYETİ

1.Cumhurbaşkanı
2.Faika KOZAKÇIOĞLU
3.Zuhal ÜRETEN
4.Alper KUŞ
5.Nadir YAYLA
6.Korkmaz ALTUĞ
7.İsmet NANE
8.Muammer GÜLER
9.Atıf ÇETİNER
10.Jak KAMHİ
11.İnan KIRAÇ
12.Erman YERDELEN
13.Ali Süha UYAR
14.Mücahit ÖREN
15.Oktay DURAN
16.Celalettin CERRAH
17.Cenk CANKURTARAN
18.Yılmaz ULUSOY
19.Sema RAMAZANOĞULLARI
20.Yücel ÇELİK
21.Ahmet KOCABIYIK
22.Nail KEÇİLİ
23.Turgut KAZAN
24.Ömer DİNÇKÖK
25.Kadir BOY
26.İlhan ÇETİNKAYA
27.Suat YALKIN
28.Ali GÜRELİ
29.Adının açıklanmasını istemeyen bir kişi
30.Turgay ATASÜ
31.Süreya ÖZYURTKAN
32.Ayşe ÖZGÜN
33.İsmail ACAR
34.Lale MANÇO
35.Hıncal ULUÇ
36.Ümran ÇAVLI
37.Remzi TAN
38.Süleyman BAŞGÖR
39.Kadir TOPBAŞ
40.Vasip ŞAHİN
41.Hasan KAYNAR
42.Haluk BAYRAKTAR
43.Kemal TATAR
44.Necati CANSARAN
45.Saruhan VARDAR
46.Abdullah SİLAHYÜREKLİ

Şimdi bu listeye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla Ekrem İmamoğlu da girecek, sanıyorum Kadir Topbaş da çıkarılacak.
Ayrıca Muammer Güler, Celalettin Cerrah gibi görevleri gereği bu listede yer alanlar da bu göreve yeni gelenlerle değiştirildi.

OKURDAN MESAJ

Sardalya, balık yasağının kurbanı!


Balık mevsimlerini pek bilmem.
İstanbul’da “Lüfer geldi” derler ya da “palamut akınının başladığını” söylerler. Bunların hangi mevsime geldiğine pek dikkat etmem.
Zamanında belki ederdim de şimdi sorarsanız “Lüfer mevsimi ne zaman?” diye hemen yanıt veremeyebilirim.
Bir okurumun mesajından sardalyanın şu sıralar pek bol olduğunu öğrendim.
Ama bir sorun varmış.
Bakın okurum bunu nasıl dile getirmiş;
Can Bey, ben İzmir’in sahil kasabası Dikili’de yaşıyorum. Bildiğiniz gibi şu anda balık avı yasağı var.
Oysa inanın şu anda deniz balığı olarak sardalyanın tadına doyum olmaz. En yağlı ve bol mevsimidir.
Fakat yasak yüzünden avlanamadığı gibi, balıkçılardaki sardalyalar Midilli’den gelmekte.
Yani Euro kuru üzerinden balık yiyoruz.
Halbuki büyük balıkçı gemileri son derece gelişmiş sonar sistemlerine sahipler. Radarlarındaki balığın cinsini yüzde100 tahmin edebilmekteler.
Diyeceğim o ki, çok mu zordur sadece sardalya avına izin vermek?
Limanlarda zaten sahil güvenlik var, gelen tekneleri denetler sardalya avı dışındakilere cezayı keser, bu kadar basit.
Millet de ucuz balık yemiş, komşu Yunan’a para kazandırmamış olur.
İşin başka enteresan tarafı da şu; balık avlanma yasağı tam da sardalyanın yumurtlama mevsiminde bitiyor. Kaş yapayım derken göz çıkarmak böyle bir şey  olsa gerek.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Arınç konuştukça batıyor


Erdoğan tarafından sarayda görevlendirilen Bülent Arınç devlet kesesinden alacağı maaşı soranlara “Edepsizler” dedi biliyorsunuz.
Neymiş, kimin ne maaş alacağına kimse karışamazmış, kime neymiş milletvekilinin maaşından?
Olacak şey değil tabii.
Gerçi cevabını aldı.
Ben de uzun yıllar önemli görevler yapmış biri olarak yaptığı yanlıştan utanıp susacağını sanmıştım.
Ama öyle olmadı.
Arınç konuştukça konuşuyor ve battıkça batıyor tabii.
Bu kez de henüz ne kadar olduğunu bilmediği maaşının yarısını öğrenci bursu, diğer yarısını da KHK’lar yüzünden mağdur olmuş kişiler için kullanacağını söyledi.
Artık nasıl bir maaşsa bu hem burs için, hem de mağdur aileler için yetecek.
Tabii üste çıkacağım diye çok konuşan Arınç, iktidar adına bir itirafta bulunduğunu ne kadar fark ediyor bilmiyorum.
Demek ki iktidar hiçbir suçu olmayan insanları açlığa ve sefalete mahkum etmiş.
Arınç saraya girip Erdoğan’a çok yaklaşmış bir kişi olarak bu sorunu çözmek için girişimde bulunmak yerine, maaşını soranlara ucuz bir popülizmle cevap vermeye çalışıyor.
Bunca yıl devletin en tepesinde oturdu bu kişi.
Ne kadar yazık.

ÖNERİ

Referandum ve 24 Haziran tekrar sayılsın


İktidar seçim yenilgisini hazmedemeyince İstanbul seçimlerini tekrarlatmak için kendince harika bir gerekçe bulmuştu biliyorsunuz.
Oyların çalındığını ileri sürmüşlerdi.
Gerçi YSK bu iddiaya prim vermedi, bunun yerine suçu kendi üzerine alıp seçimleri tekrarlattı.
Tabii sonuçta “oyların gerçekten çalındığı” ortaya çıktı.
Meğer iktidar “fena halde götürmüş” oyları.
Bu kez YSK kenara çekilince foya ortaya çıkmış oldu, AKP tarihi fark yedi.
Oyların çalındığı bu seçimde ortaya çıktı ama geçmişteki seçimler üzerinde hâlâ kara bulutlar var.
O zamandan beri çırpınıyoruz; hile yapıldığını, oyların çalındığını anlatmaya çalışıyoruz bir avuç insan.
Şimdi ciddi bir karine çıktı ortaya.
YSK, referandum ve 24 Haziran seçimlerini mutlaka mercek altına almalıdır.
Bu seçimlerde kullanılan oylar bir araya getirilmeli ve tekrar sayılmalıdır.
Diyeceksiniz ki “Kaç kere söyledin ve yazdın, şimdi niye tekrarlıyorsun?”
Öyle demeyin.
Bazı konuları ısrarla tekrarlamak gerek.
Bunlar asla unutulmamalıdır.