ANALİZ

Yüzde 40+1’i hafife almayın


Yepyeni bir tartışma konumuz doğdu.

Bir eski AKP milletvekili, “Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda baraj yüzde 40+1 olmalı” önerisini attı ortaya.

Meclis’in açılış töreni sırasında konuşan Erdoğan da bu öneriye açıktan karşı çıkmadı; “Bizim işimiz değil, muhalefet getirir böyle önerileri” dedi.

Böylelikle öneriyi kesip atmak yerine, muhalefetin de desteğinin olması halinde bunun mümkün olabileceğini açıklamış oldu.

Bana göre, Erdoğan da aslında açıkça “Birinci tur için yüzde 40+1 olmalı” dedi.

Muhalif kesimin ilk tepkisi, “AKP’deki kötü gidişi Erdoğan da gördü, bu nedenle artık yüzde 50+1’i bulamayacağını biliyor, seçilmek için çareler arıyor” şeklinde oldu.

Bence bu konu asla hafife alınmamalı.

Çünkü AKP, bugüne kadar ilk duyulduğunda saçma, anlamsız veya olması mümkün görünmeyen birçok konuyu kendine göre hesabını kitabını yaparak ortaya atmıştı.

Yakın geçmişi hatırlayın.

Cumhurbaşkanlığı sistemini getiren referandum da böyle ilk anda saçma gibi görünen bir öneriyle gündeme gelmemiş miydi?

24 Haziran’da yapılan baskın seçim de benzer bir şekilde gerçekleşmişti.

Şimdi gelin konuyu biraz açalım.

Erdoğan, “Bu tür bir öneri muhalefetten gelir” dedi.

Peki, hangi muhalefet?

CHP’nin böyle bir öneri getirmesi mümkün değil.

O halde ya İYİ Parti ya da HDP’den gelecektir bu öneri.

Ayrıca sadece öneri gelmesi de yetmez, öneriyi getiren partinin bu konuda AKP ile iş birliği yapması da gerekir.

HDP ile bu mümkün olmayacağına göre, öneri İYİ Parti’den gelecektir.

O zaman şu soru sorulacaktır;

“İYİ Parti neden böyle bir şey yapsın?”

Orası karışık bana göre.

Son günlerde iktidar var gücüyle İYİ Parti üzerine oynuyor.

HDP faktörü kullanılarak İYİ Parti’nin, CHP ile arasının açılması için büyük çaba harcanıyor.

Dünkü yazımı ve verdiğim örnekleri okuyanlar bunu hatırlayacaktır.

İYİ Parti, Meclis’e girdi ama bekleneni veremedi. Milletvekilleri de tabanı da aslında huzursuz.

Bu nedenle, iktidardan uzatılacak bir zeytin dalına yapışmaları çok şaşırtıcı olmaz.

Ki zaten kimi İYİ Partililerin son günlerdeki söylemleri ve davranışları da bu ihtimalin çok da çılgınca olmadığını gösteriyor.

Tam bu aşamada İYİ Parti lideri hastalanıyor ve Meclis açılışına bile gelemiyor.

İşe bakın ki, MHP lideri de hasta.

İki genel başkanın da sağlık nedeniyle görevden ayrılmaları halinde, bu iki parti aynı şekilde yola devam edebilir mi?

Bana göre zor.

O zaman iki partinin birleşmesi gündeme gelecektir.

Her iki parti de kendi çaplarında “milliyetçi” söylemleri savunuyorlar.

Özellikle dış politikada, “milli birlik ve beraberlik ruhu” her iki partiyi de AKP’nin destekçisi yapıyor.

İYİ Parti-MHP birleşmesinden sonra ortaya çıkacak partinin, AKP’ye destek olacağını söylemek yanlış olmaz.

Meclis’te daha da güçlenen Erdoğan, Anayasa’yı değiştirip seçilme barajını yüzde 40+1’e indirip üstüne bir de baskın seçime gidebilir.

Büyüyen MHP ile ittifakı sürdürerek Meclis’te çok daha güçlü bir aritmetik üstünlüğe kavuşmak isteyebilir.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Anayasa değişikliği için 400 milletvekili bulunabilir mi?


Erdoğan’ın hiç de soğuk bakmadığı “İlk turda yüzde 50+1 yerine yüzde 40+1 formülü” için Anayasa değişikliği gerekiyor.

Zaten Erdoğan, “Bu bizim işimiz değil, Meclis’in işi” derken bunu kastediyor.

Şu anda AKP’nin Meclis’te 291 milletvekili var.

MHP’nin 49 milletvekili ile Erdoğan’ın Meclis desteği 340’a varıyor.

Eğer İYİ Parti, MHP ile birleşerek ya da ayrı olarak Anayasa değişikliği için destek verirse rakam 379’a çıkıyor.

Buna BBP’yi eklediğimizde 380’e ulaşılıyor.

Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi gereken sayı 367. Ancak bu durumda referanduma gitme zorunluluğu var.

400 milletvekili bulunması halinde referanduma gerek olmadan değişiklik sağlanıyor.

Peki AKP bu değişiklik için 400’ü bulabilir mi?

Meclis’te şu anda 589 milletvekili var.

Eğer 600 yerine bu sayı esas alınırsa üçte iki çoğunluk 392 oluyor. Yani 8 eksik.

Burada kilit parti HDP.

Böyle bir öneri karşısında HDP ne yapar?

“Kapatılma” tehdidi, HDP’nin bu değişikliğe destek vermesine yardımcı olabilir.

Tabii bir de HDP’nin kapatılıp bütün milletvekillerinin de Meclis’ten çıkarılması ihtimali var.

KOMİK

Zamcı İmamoğlu, metrobüsü çileye çeviren İmamoğlu


İktidar, İmamoğlu konusunda ne yapacağını şaşırdı artık ve giderek komik oluyor.

Deprem toplantısına davet edilip edilmediği spekülasyonları fayda etmeyince moraller biraz bozuldu.

Şimdi icraatları sorguluyor yandaş tetikçiler güya.

Efendim, İmamoğlu iş başına geldiğinden bu yana sadece zam yapmış.

Neye zam yapmış?

“Suya” diyor yandaş.

“İyi de faturaların altına ne kadar indirim yapıldığı bile yazılmış” diyorum, “Hamidiye suyuna zam yapıldı” diyor pişkin pişkin.

Bir de Beltur’da tost fiyatları ile menemen zamlanmış ona takmışlar kafayı.

Oysa aynı gün tüm Türkiye’de elektriğe yapılan zammın haberi bile yok yandaş tetikçi medyada.

Bir de metrobüse takmışlar kafayı.

Yandaş etikçilerin en irisi, “Metrobüs, çilebüs oldu” diyor.

Komiklik olsun diye yapmışlar bu haberi herhalde.

Metrobüs hattında kaza olmuş, otobüs yanmış, yol 35 dakika kapalı kalmış, duraklarda yığılma olmuş.

Yandaş tetikçiler, “İmamoğlu geldi böyle oldu” diyebiliyor utanmadan.

Otobüsler aynı, hatlar aynı, duraklar aynı, yolcu aynı.

Değişen ne?

Hiçbir şey değişmedi elbette ama bu zihniyetin ahlakı böyle işte.

ŞAŞIRDIM

Ne oldu S-400’lerden vaz mı geçtik?


Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış kokteylinde, “Güvenli Bölge ile ilgili gelişmeler iyi gitmiyor. Bu işin şakası yok. Her an girebiliriz” diyen Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, dün de MÜSİAD’ın düzenlediği “Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi”nde bir konuşma yaptı.

Akar, dünyada önemli gelişmeler, yenilikler ve dönüşümlerin baş döndürücü bir hızda yaşandığını belirttikten sonra çok şaşırtıcı bir cümle kurdu.

Aynen şunu söyledi Milli Savunma Bakanı; “F-35 olmuyorsa, Hürkuş’u yaptık, kendi milli muharip uçağımızı da yaparız, yapacağız. Patriot olmuyorsa, ‘Siper’i yapıyoruz, kendi hava savunma sistemimizi daha da geliştireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”

Beni aldı bir merak.

Akar, dil sürçmesi mi yaptı yoksa bilinçli mi konuştu.

Patriot olmadığı için S-400’leri almadık mı?

O halde “Patriot olmuyorsa Siper’i yaparız” ne anlama geliyor.

Madem hava savunma sistemini kendimiz yapabiliyoruz, bunca gürültü patırtıya ne gerek vardı? Kim ne derse desin, ben görüşümde kararlıyım.

İktidar, S-400 konusunu Amerika’ya karşı bir koz olarak kullanmak istedi.

Bunun iç kamuoyuna yansımasının ise kendine puan kazandıracağına inanıyordu.

Amerika blöfü görünce, S-400 paketleri mecburen geldi Türkiye’ye.

Şimdi çark etme planları yapılıyor.

Bu işin tam ortasındaki isim de Hulusi Akar.

O da ne zaman, nerede, ne söylediğini unutarak “Hâlâ Patriot’lardan” söz ediyor.

OKURDAN MESAJ

Suyun temiz olması çok önemli ama tek başına anlamı yokluktan


Ankara’da yaşanan ishal olaylarından sonra AKP’liler, Mansur Yavaş’ı suçlamaya başladı biliyorsunuz.

Sanki 25 yıldır Ankara, AKP’liler tarafından yönetilmiyormuş gibi “Şebeke suyu temiz değil” tezviratı yapılıyor birkaç gündür.

Mansur Yavaş önceki akşam bu iddialara cevaplar verdi.

Ancak bir okurumun uyarısı benim de çok ilgimi çekti.

Okurum “Şebeke suyu istediği kadar temiz olsun” dedikten sonra bakın ne yazmış;

Sayın Ataklı.

İnsanları “mikroplu/ basilli/amipli su” şiddetli ishal eder.

Şebekeye siz ne kadar sağlıklı su pompalarsanız pompalayın eğer bir restoran, otel, yurt ya da apartmanın su deposu var ve çeşmesinden bu deponun suyu akıyorsa çok dikkat etmek gerekir.

Eğer apartman, otel yurt, restoran ve benzeri yerlerin su depoları düzenli temizlikten geçmiyorsa hastalığa davetiye çıkarır.

Ankara’ya her gün yüzlerce otobüs seferleri ile insanlar gelmektedir.

Eğer bu otobüslerin mola yerlerinin su, yemek tuvalet gibi noktalarının hijyen/portör (çalışanların hastalık taşıyıcısı olup olmadığı) yönlerinden denetimini/suyunun tahlilini yapamazsanız sorun çözülemeyecek süreğen hale gelecektir.

Haksız mı?

Değil tabii.