Anımsarsınız.
Bayburt Grubu, (Cumhuriyet’te çıkmış) iki ayrı yazım için toplam 3 milyon TL manevi tazminat istedi.
İlk 1.5 milyon TL Agrobay Seracılık, ikinci 1.5 milyon ise Şenbay Madencilik’ten.
Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, Agrobay’ın davasını reddetti.
Gerekçeli karar çıktı. Kararın içeriği, halkın haber alma hakkı ve gazetecilik mesleğimiz için büyük önem taşıyor.
Agrobay, “Rusya’ya domatesler de Bayburt’tan” başlıklı yazımda, -konuyla hiçbir ilgisi yokken- şirketçe üretilen domateslerin kalitesini tartışmaya açtığımı iddia etmişti.
Kararı kısaltarak paylaşıyorum:
Yazıda yer alan yorum ve değerlendirmelerin hiçbir yerinde davacı şirketin üretmiş olduğu domateslerin kalitesiz olduğuna ilişkin herhangi bir tespit ve değerlendirme bulunmayıp, (...) davacı şirketin devletten büyük altyapı yatırımları aldığı kamuoyunda ve basında sık sık dile getirilen Bayburt Grup bünyesinde bulunmasının seçimin objektif kriterlere dayanıp dayanmadığı sorusunu beraberinde getirdiğini vurgulamıştır,

“KAMU YARARI VAR”

“… yazıda konu edilen hususla ilgili kamu yararı bulunduğu, yayınlandığı tarih itibarıyla güncel olduğu (...), toplumsal ilginin yaygın bir şekilde var olduğu, yazıda veriliş şekli itibarıyla olayın özü ile biçim arasındaki dengenin korunduğu ve objektif sınırlar içerisinde kalındığı, davalının konuyu aktarır iken kamuoyunun menfaatini gözetme amacı taşıdığı ve halkın haber alma hakkı çerçevesinde basın özgürlüğü kuralları dahilinde hareket ettiği bu haliyle yazının davacı şirketin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine...”
Not: Bu arada karardan öğrendik: Agrobay şirketi, bu astronomik tazminat talebi için 25 bin 616 TL, 25 kuruş harç ödemiş.

basliksiz-1

“İftira”


T3 (Türkiye Teknoloji Takımı) Vakfı da içinde “iftira, karalama ve hezeyan” sözcükleri geçen bir açıklama yaptı.
“Vakfımıza İstanbul Büyükşehir belediyesi tarafından para aktarıldığı yönünde iddia ve haberler tümüyle asılsızdır” deniliyor.
Yazılarım ortada.
T3 Vakfı’na “para aktarıldığını” yazmadım.
Gözden kaçırılan nüans şu:
T3 Vakfı, -İBB’nin inkar ettiği faaliyet raporunda- diğer pek çok vakıfla birlikte; bakım onarım, tadilat, tefrişat ulaşım, yeme-içme, personel desteği gibi desteklerin sağlandığı liste ve tabloda yer alıyor. Bu destekler raporun:
- “STK Yurt ve Okul Çalışmaları Toplam Maliyet” başlığıyla 4. sayfasında
- “Hizmet ve Maliyetleri” başlıklı 18. sayfasında yer alıyor.
Özet: “İftira” ve “hezeyan” olduğu söylenen “Kendisine ait yerlerde İBB’nin yaptığı iddia edilen harcamaların vakfımızla ilişkilendirilmesi” ifadesindeki “ilişki”yi ben kurmadım.
O ilişki, İBB raporunda kurulmuş halde duruyor.

Rapor yok mu edilecek


basliksiz-2

Üç yazıdan sonra, beşinci günde.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) “STK Okul Yurt Faaliyet Raporu 2018” için açıklama yaptı. Rapor “gerçek dışı”ymış. “Hiçbir vakfa nakit aktarımı kesinlikle sözkonusu değildir” denilmiş. Faaliyetleri Belediye Kanunu’na uygunmuş.
Birkaç not zorunlu:
- Raporun İBB’ce duyurulmadığını zaten yazdım. (56 sayfalık raporun tamamını paylaşmak haliyle zor.) Ama belgelemek adına kapağını ilk yazıda paylaşmıştım.
- İBB CHP’li Meclis üyesi ve sözcüsü Tarık Balyalı kendisine ulaşarak sorduğumda -raporun varlığını kısa sürede- teyit etti. Yazmak için teyide kadar bekledim.
Açıklamanın ardından inkarı nasıl değerlendirdiğini Balyalı’ya sordum: “Belli ki, kurum içi haberleşme amacıyla hazırlanmasına güveniliyor” dedi. Ve ekledi:
“Zaten asıl önemli olan, bu desteklere dayanak protokollerin varlığı. Bu raporu yok edecek olsalar bile protokolleri mi inkar edecekler? Hepsini zaten iki yıl önce bir çalışmada paylaştık. Ayrıca bu desteklerin kanuna aykırı olmadığını da biz belirttik. Ama ortada ahlaki bir problem var.”

"NAKİT AKTARIM" MESELESİ

Gelelim “nakit aktarım” itirazına. İBB, “Hiçbir vakfa nakit aktarımı kesinlikle söz konusu değildir” diyor.
Üç yazımda da rapordaki “hizmet maliyeti” ve “destek” ifadelerini kullanmaya özen gösterdim.
“Nakit” sözcüğü, yalnızca ilk yazıda bir cümleyle ve rapordan alıntıyla geçiyor. O bölümü tekrar hatırlatıyorum:
“Maliyet kalemleri arasında en yüksek tutarı bazen kiralama, bazen tefriş oluşturuyor. Okçular Vakfı’nda olduğu gibi 4.4 milyon TL ‘proje’ başlığı altında nakdi yardım yapıldığı görülüyor.”
Hadi İBB’nin, onca vakıf kiraladığı sayısız bina karşılığında bütçeden 3’üncü şahıslara ödediği milyonlarca TL kira bedelini “nakit” ten saymayalım!..
Peki Okçular Vakfı için 4.4 milyon TL’nin karşısında yazılı olan “Proje “nakdi yardım” ifadesi hangi anlama geliyor? Oraya “nakit” kelimesini kim koyduysa o biliyordur.