Fotoğrafı 16 Temmuz 2016 sabahı çektim.
15 Temmuz gecesi TBMM’nin bombalanışına tanık olmanın dehşeti, sabah gördüğümüz manzarayla katlanmıştı.
Geceyi TBMM’de geçiren her partiden milletvekilleri büyük şok, derin bir üzüntü içindeydi.
Cumhuriyet’in kurucu iradesi TBMM’ye, halkın seçtiği milletvekillerinin canına savaş uçaklarıyla kastedebilme cüreti ve bu gözü dönmüşlüğün TSK içinde yapılanabildiğini görmekti yaşanan travmanın asıl sebebi.
FETÖ’nün darbe yoluyla Türkiye’de bir dikta rejimi kurma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Asker, polis, sivil 251 yurttaş şehit oldu, yaşamını yitirdi.

 

CEVAPSIZ SORULAR

Darbe girişimi sonrasında, demokrasiye yönelik tehditleri gidermek, koşulsuz demokrasiyi kurmak, gerçek bir hukuk devletini inşa etmek güçtü evet ama imkansız değildi.
Ne var ki TBMM’deki dört partinin ittifakıyla kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu verimli çalıştırılmadı:
Komisyon görüşmelerinin yayınlanması önerisi reddedildi.
O gün, darbenin aydınlatılmasında kritik rol oynayacak konumdaki kamu görevlileri muhalefet partilerinin talebine rağmen davet edilmedi.
İki kamu görevlisinin sahip olduğu bilgileri TBMM’ye anlatmaması, gerçekleri kararttı.
Rapor çok gecikti, ortaya çıkan rapora sonradan eklemeler yapıldı. Üç yıl geçmesine karşın, darbeye katılanların siyasi bağlantıları, kimi siyasilerin askerlerin ilişkilerine dair sorular cevapsızdır.
Bütün darbeler gibi 15 Temmuz kanlı darbe girişimi de toplumsal kazanımları yok etti. Başta ağır hak ihlalleri olmak üzere, bu ülkenin yurttaşlarına çok ağır bedeller ödetti, odetmeyi de sürdürüyor.

ODTÜ hukuksuz protokole mi imza attı


Bu ilk değil.
Yakın tarihten biliyoruz ki, bazen bir binaya gösterilenden farklı, örtülü misyonlar yüklenir. Gençlerin barınma sorununa çözüm diye duyurulan bir proje, -ihtiyaç fazlası ölçeği ile- köklü bir üniversitenin tarihten taşıya geldiği karakterini siyaseten dönüştürmeyi hedefleyip aynı anda rant aktarım mekanizmasına dönüşebilir.
ODTÜ’ye yapılmak istenen devlet yurdundan söz ediyoruz. Kavaklık’ta polis eşliğinde ağaçların kesilmesine itiraz eden öğrencilere dediler ki:
“Size yurt yapıyoruz daha ne istiyorsunuz.”
Arkasından AVM ve rezidans planı çıktı.
Yetmezmiş gibi, sözkonusu arazi üzerinde hukuken ODTÜ Geliştirme Vakfı’nın söz ve hak sahibi olduğu açıklandı.
156, 158,159, 160, 161.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş bu parsellerin bedelsiz olarak 49 yıllığına ODTÜ GV’ye tahsis edildiği bilgisini aldıklarını söylüyor.
Bu bilginin doğru olması ODTÜ Rektörlüğü’nün hukuka aykırı davrandığının tescili anlamına gelir. Henüz cevap gelmiş değil. ODTÜ Rektörlüğü sahip olmadığı bir yetkiyi mi kullandı?
Protokol hukuksuz mu, hukuka uygun mu?  ODTÜ’ye yaraşır bir cevap beklemek herkesin hakkı.


Esenler Otogarı ne zaman


İstanbul Esenler Otogarı’nın bir bölümü, İBB (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) Meclisi kararıyla İSPARK’a devredildi. İSPARK, bir İBB şirketi. Ancak otoparkın İSPARK’a devri otogarın devredildiği anlamına gelmiyor.
İstanbul Otogar işletmesini elinde tutan AVTER’e yapılmış 25 yıllık tahsiste işletme süresinin 5 Mayıs 2019’da dolduğunu buradan duyurduk.
Şirket avukatının “Süre dolsa da işletme hakkı sözleşmeye göre hâlâ bizim, İBB’ye yazı yazdık” diye özetlenebilecek açıklamasına da yer verdik.
AVTER’in ilk kurucusu, şu an hakkında öldürmeye azmettirme suçundan ömür boyu hapis cezası bulunan ancak kendisi “dışarıda” olan Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk.
Şirketi kızı Ayten Öztürk Ünal yönetiyor.
Otogarın mülkiyeti İBB’deyse, şirketin konumunun yasalara uygun olup olmadığı meşru bir soru olarak güncelliğini korumakta.
AVTER’in yazısına nasıl bir yanıt verildiğini kamuoyu bilse iyi olur.
Mülkiyeti İBB’de olan Esenler Otogarı’nda 5 Mayıs 2019’dan bugüne dek geçen 70 günde toplanan gelir ne kadardır, bu gelir yasalara ve sözleşmelere göre kimindir?
Şeffaf belediyecilik sözü veren İBB yönetimi bu soruların yanıtı verecek mi?