Vatandaşın hayatını kolaylaştıran bir özellik olmadığı halde, yönetenlerin dünyanın “üçüncü en büyüğü” diye övündükleri Bilkent Şehir Hastanesi (BŞH) yarın resmen açılıyor.
Henüz inşaatı sürmesine karşın, birkaç hafta önce hasta kabulüne başlayan BŞH’nin resmi açılışı 14 Mart Tıp Bayramı’na rast getirilmiş. Ne kadar etkileyici!
Tabii eğer yerel seçimler 31 Mart değil de örneğin 30 Nisan’da yapılıyor olsaydı, resmi açılışın tıp bayramı değil, seçim gününe daha yakın bir gün yapılacağını, buna da başka bir özel gün bulunacağını bilmemiz sonucu değiştirmiyor.
17 yıldır tanık olduğumuz sayısız “tarih çakıştırma” örneğinden aşinayız ki, söz konusu olan pragmatizmse iktidar partisinin eline kimseler su dökemez.

AYLIK KİRA 2 MİLYON TL

Anımsarsınız, Türk Tabipleri Birliği’nce (TTB) hazırlanıp kamuoyuna duyurulan şehir hastaneleri raporundaki aksaklıkları bu köşede duyurduk. Farklı mecralarda da haber olarak yer aldı.
Bakanlık, herbiri ayrı önemdeki sorunları giderme sözü vermek dururken, “O haberleri hangi sağlık çalışanları bildirmiş” diye merak ediyormuş.
Kuşkusuz biz bilmiyoruzdur. Şehir merkezinde Sıhhiye’deki devlete ait bakanlık binasından çıkıp Bilkent’e taşınmak ve CCN Holding’e yıllık 24 milyon TL kira ödemek çok daha yurtsever ve milli bir duruştur.
Evet, fiyatlar dengelensin diye patates ithalatındaki  gümrüğü sıfırlayan iktidar, BŞH müteahhidi CCN Holding’e hastane için ödemeye başladığı kirasından ayrı olarak bir de yeni bakanlık binası için kira ödüyor.
Bu noktada cevabı meçhul ancak herkesin bilmesi gereken bir küçük “detay”a dair soru:
BŞH inşaatı henüz bitmedi. Açılış yapılacak olsa bile bazı bölümler henüz hizmete girmedi. Bu durumda, Sağlık Bakanlığı, müteahhit şirkete, yine gizli tutulan yap-kirala-devret uygulama sözleşmesinde belirlenen kiranın tamamını mı ödüyor, yarısını mı?

KAPANAN HASTANELERİN EŞYALARI

Gelelim başlıktaki konuya.
Sağlık çalışanı bir okurum, BŞH’nin ihale ve inşaat sürecinde “Taşınma zamanı gelince,  ‘Sadece ceketinizi alıp gideceksiniz’ denilmişti” diyerek şu gelişmeyi paylaşıyor:
“Bilkent Şehir Hastanesi’ne taşınan tüm hastanelerin en küçük tıbbi malzemelerin bile, hatta ve hatta eski perde, koltuk, kanepe gibi mefruşat malzemelerinin bile taşındığını görüyoruz.”
Araştırdım. Gerçekten öyleymiş. Örneğin, Atatürk Hastanesi’nin medikal cihazları götürülmüş. Keza enjektörler de.
Normal koşullarda bir kamu hastanesi bir başka mekana taşındığında olağan sayılması gereken bu durum, şehir hastaneleri söz konusu olduğunda kamudan özele kaynak aktarımı anlamına gelebilir.
Bunu önlemenin yolu da “el tutanağı” ile envanteri kayıt altına almakmış.
Dolayısıyla “Sağlık Bakanlığı ile CCN ya da iki hastane arasında böyle tutanak imzalandı mı?” sorusu meşrudur.
Devletin 25 yıl boyunca, bir şirkete zaten milyar dolarlar aktaracağı bir projeden bahsediyoruz.
Üstüne bir de neden kamu malı hediye ediliyor?