“Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin, 15 Temmuz Darbe Günü, Fethullahçı Terör Örgütü üyesi Ömer Akgül’ün ağabeyi Mehmet Akgül ve CHP Ankara eski Milletvekili, ATO eski Başkanı Sinan Aygün’ün ortak olduğu Alan Taahhüt İnşaat  A.Ş’ye 100 milyon liralık kıyak yaptığı ortaya çıktı.”

Bu paragrafı, Yeniçağ’da 1 Aralık 2016 günü yayınlanan haberden aynen alıntıladım.

Paragrafta kastedilen gelişme, Ankara’da Söğütözü Mahallesi, Eskişehir Yolu/ODTÜ Kavşağı üzerinde bulunan 13911 ada 16 nolu parseldeki 12 bin 82 metrekare arazinin emsalinin 1.5’ten 2.1’e çıkarılması, aynı zamanda “kot aşağısı sınırsız inşaat izni” verilmesiydi.

Haberin kaynağı olarak da Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nun 24 Kasım 2016 tarih ve 1084 No.lu Raporuydu. Aygün, Komisyona FETÖ zanlısı Akgül’ü 27 Ekim 2016 günü mahkeme kararıyla ortaklıktan çıkardığı bilgisini de vermişti.

10 KATINA ÇIKAN RANT

2016’daki söz konusu imar değişikliğiyle, ilk planda 12 bin metrekare alanda 18 bin metrekare olan inşaat izni, sadece kot üstünde 25 bin metrekareye çıkarılmış oldu.  Dumlupınar Bulvarı (Eskişehir Yolu) ile Anadolu Bulvarı arasındaki kot farkı ile kot altına sınırsız inşaat avantajı sayesinde kulelerin altına bir alışveriş merkezi planlandı. Böylece başlangıçta 18 bin metrekare olan inşaat izni, 2017’de fiili olarak 120 bin metrekare’ye çıktı.

KARARI SAKLA, BİNA BİTİNCE YOK HÜKMÜNDE OLSUN

Bu tür emsal değişikliklerinde hemen harekete geçen Mimarlar Odası (Bir kez daha teşekkürü hak ettiler), bu konuyu da mahkemeye taşıdı. İlgili dava, ilk derece mahkemesinde “iptal” yönünde sonuçlandıktan sonra istinaf mahkemesine taşındı ve orada da karar 11 Nisan 2019 günü “plan ve ruhsat iptali” yönünde onandı. O tarihte inşaat yüzde 30 oranında tamamlanmıştı.

Öyle anlaşılıyor ki Ankara Büyükşehir Belediyesi bu karardan Aralık ayında haberdar oldu ve inşaatı mühürledi. Ne yazık ki inşaat mühürlendiğinde inşaat işleri yüzde 90 seviyesine çıkmıştı.

Büyük ihtimalle karar bina bitince ortaya çıkarılacaktı ama bina tamamlandığından yok hükmünde kalacaktı.

Belediye yetkililerine, “Neden istinaf kararından 8 ay sonra harekete geçip inşaatı durdurdunuz” sorusunu yönelttim. Şu yanıtı aldım:

“Belediye’nin sözleşmeli avukatı olan şahıs (Önceki dönemden kalma), kendisine tebliğ edilen kararı belediyeden saklamış. Kararı başka kanallardan üç hafta önce öğrendik.”

YAVAŞ, AYGÜN İLE HİÇ GÖRÜŞMEMİŞ

Aygün, belediye meclis üyelerinin yanı sıra Mansur Yavaş’la ilgili suç duyurusunda bulunmuş ve “Benden 25 milyon lira istediler, vermeyince de inşaatı mühürlediler” diye özetleyebileceğimiz bir iddia ortaya atmış.

Soruşturdum, Yavaş’ın yolu (telefon, mesaj, yüz yüze görüşme olarak) ne bu konuda ne de başka konularda Aygün’le hiç kesişmemiş. Ancak ismi geçen belediye meclis üyeleri Aygün’le buluşmuş. Davet Aygün’den gelmiş. Aygün de büyük ihtimalle davet ettiği meclis üyeleriyle konuşmalarını kaydetmiş.

Aygün’ün suç duyurusundan sonra Yavaş, meclis üyelerinden bilgi istemiş. Kendisine görüşmeyi şöyle anlatmışlar:

“Plan notunda 32 derslikli bir okul yapılması sözü verildiğini, ama okulun yapılmadığını hatırlattık. ‘Vali bey gerek yok dedi, biz de yapmadık’ karşılığını aldık. Biz de belediye için okul yerine başka bir hizmeti üslenebileceklerini söyledik. 25 milyon rakamı 32 derslikli bir okulun maliyeti konuşulurken geçti.”

BÜTÜN PROJELER ŞÜPHE ALTINDA

Bundan sonra doğru olan CHP’li Mansur Yavaş’ın, dava konusu kulelerin sahibi eski bir CHP milletvekili olduğu halde mahkeme kararını uygulamasıdır.

Anlayacağınız Aygün mührü kaldırtmak için son barutunu kullanırken, Yavaş’ı rahatsız etmekle birlikte kendisini de ayağından vurmuş oldu. Zira Aygün’ün bu adımı geçmişteki bütün projelerinin aynı yolla tamamlandığı şüphesini de ortaya çıkardı.

Ayrıca belediye meclis üyeleri Aygün’ün iddia ettiği suçu işlese dahi, bu durum o kulelerin kanuna aykırı yapıldığı gerçeğini değiştirmeyecek. Bu gerçek de bu saatten sonra Yavaş’a tek seçenek bırakacak:

O kuleleri yasaya uygun hale getirmek!