Türkiye’nin yıllardır ağır bedeller ödeyerek mücadele ettiği PKK, bir çok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından “silahlı terör örgütü” olarak resmen tescil edilmiş.
ABD, bugünlerde Suriye’de verdiği açıktan desteğe rağmen PKK’yı 1997’den beri “Terör Örgütleri” listesinde tutuyor. Örgütün Avrupa’daki faaliyetleri nedeniyle çoğu zaman Türkiye’nin hedefinde olan Avrupa Birliği de 2002’den beri “PKK terör örgütüdür” diyor.
BM’nin 1373 sayılı kararı da PKK’yı terör örgütü ilan ediyor ve bütün faaliyetlerine yasak getiriyor.
Her ne kadar 1999’dan beri İmralı cezaevinde tutulsa da zaman zaman dışarı ile bağlantısı tamamen kopsa da Öcalan örgütün tartışmasız lideridir.
Suriye’deki YPG, İran’daki PJAK ve Kandil’deki HPG, Öcalan’ı siyasi önderi olarak kabul etmektedir.
Türkiye’de örgütü ve lideri Öcalan’ı övmek, bilerek yardım etmek, propagandasını yapmak, örgütün ve liderinin talimatlarını aleni bir şekilde yerine getirmek, açıklamalarını yaymak, ceza kanunlarımızda vatandaşlar, Anayasamızda siyasi partiler açısından soruşturma gerektiren ağır bir suç sayılıyor.
Yıllardır, adli soruşturmalarda ve siyasi tartışmalarda HDP’ye ve HDP’lilere “Öcalan’dan, Kandil’den (PKK’dan) talimat alıyorlar” suçlaması yöneltiliyor. Örgüt liderinden “Sayın Öcalan” diye söz edilmesi dahi birçok ağır cezalık davaya konu oluyor.

★★★

Abdullah Öcalan’ı mektubundaki o çağrıyı yapma konusunda yönlendiren, mektubun İmralı’dan çıkarılmasını, basın ve akademi üzerinden kamuoyuna duyurulmasını sağlayan iktidar, büyük ihtimalle HDP tabanında bir ikilik yaratıp, geniş çaplı bir “seçim boykotu” için kapı aralamak istiyor. Bu çerçevede “HDP’liler Binali Yıldırım’a oy vermeseler dahi İmamoğlu’nu desteklemekten vazgeçebilirler” diye düşünülüyor.
HDP seçmenleri yarın yapılacak seçimlerde Öcalan’ın “tarafsız kalın” çağrısına uyar mı uymaz mı kestirmek zor. Şu ana dek HDP’den yapılan açıklamalar, öyle olmayacağını gösteriyor.
Seçime üç gün kala yapılan bu manevra, HDP’lileri boykota ikna edemeyeceği gibi, başta MHP tabanı olmak üzere Binali Yıldırım’ın seçmen tabanından önemli bir kesimi boykota yönlendirebilir.

★★★

Normal şartlar altında, hem devlet kurumları, hem iktidardaki siyasi partiler, HDP’nin Öcalan’ın dediğinin tersini yapmasını demokratik siyasetin gelişmesi açısından olumlu görebilir, hatta bu tavra büyük destek verebilirdi.
Ancak, 31 Mart öncesinde HDP’yi PKK’nın “izdüşümü”, “uzantısı”, “taşeronu” ilan eden, partinin PKK’dan talimat aldığı iddiasını dilinden düşürmeyen AK Parti ve MHP’nin, bugün terör örgütünün lideri Öcalan’ın talimatını yerine getirmiyor, hatta aksi davranıyor diye HDP’yi eleştirmesi büyük bir tezat oluşturuyor.
Hukuk devletlerinde, bu konularda net bir tavır alınır ve o tavır siyasi parti çıkarlarından bağımsız şekillenir. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” yaklaşımı siyaseten işe yarayabilir ama devlet politikası açısından tamir edilemez sorunların kaynağı olabilir.
O nedenle bu konuda da karar vermek lazım:
HDP PKK’dan talimat alsın mı almasın mı?



SÖZCÜ okurlarından aldığım geri dönüşlerden çok memnunum. Çok öğretici buluyorum. Geçenlerde bir yazımda “İstanbul 25 yıldır milli görüş tarafından yönetiliyor” ifadesini kullanmıştım. Aralarında Saadet Partisi’nde görev yapan yetkililerin de olduğu yüzlerce Milli Görüş mensubundan, “AK Parti Milli Görüş gömleğini çıkardı. AK Parti dönemini ayrı tutmalısınız” mesajı aldım.
Yazarken böyle bir ayrım yapmam gerektiğini düşünmüştüm. Ancak, cümlenin gidişatı, o cümleyi ikiye bölmemin önüne geçmişti.
AK Parti’nin iki önemli ismi Bülent Turan ve Fatih Şahin’in Saadet Partisi ziyaretindeki şu mesajını okuyunca yazmak elzem oldu:
“ Bugün tabelalarımız farklı olabilir. Bu tabelalarımızın farklılığı, bizim zenginliğimizdir diye düşünüyoruz. İhtilafımız rahmettir diye düşünüyoruz. Bu ziyaretlerimizin, bir araya gelmelerimizin ihtilafın rahmete dönüşmesi için çok önemli, kıymetli olduğuna canı gönülden inanıyoruz. AK Parti ve Saadet Partisi’nin kökleri de geleceğe dair idealleri de birbirine çok yakındır.”
Bana gelen mesajlara bakılırsa, Milli Görüşçüler, pek AK Partili Şahin ve Turan gibi düşünmüyormuş.