Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “CHP’li biri”yle görüştüğüne dair iddianın yayınlanmasının üzerinden tam bir hafta geçti.

Her şey önünüzde gerçekleşti. Gelinen noktayı tekrarlamama gerek yoktur sanırım. Ancak, bu olay sayesinde, hepimiz açısından çıkarılması gereken çok önemli dersler var:

DERS 1 (GAZETECİLERE): Gazetecilik temel kuralları olan bir meslek dalıdır. Gazetecilik faaliyeti hataya yer vermez. Bir istihbaratın haber olabilmesi için öncelikle “Ne, nerede, nasıl, ne zaman, neden ve kim (5N1K)” sorularının açık yanıtlarını içermelidir. Gazeteci bu soruların yanıtlarını araştırırken tanıklıklara ve belgelere başvurmalıdır. Toplanan bilgiler kaynağından, gerekirse bir kaç farklı kaynaktan doğrulatılmalıdır.

“Erdoğan, CHP’li biriyle görüştü” iddiası 5N1K unsurlarını barındırsa da kaynağı sorunludur. Yazarın kaynağı gazetecidir. Gazetecinin kaynağı ise meçhuldür. “Kaynağım CHP’li”, “Kılıçdaroğlu’ndan doğrulattım” iddiaları da tutarlı değil. Zira, Cumhurbaşkanı ve bir CHP’linin bu kadar gizli gerçekleştirdiği bir görüşmeyi, ancak Cumhurbaşkanı, görüştüğü CHP’li ya da Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde görüşme için “olağanüstü gizlilik” tedbirlerini alan güvenlik yetkilileri teyit edebilir.

Bu olayda, gazeteci açısından çıkarılacak en önemli ders, “yazmaya karar verdiği bir iddiayı bizzat kendisinin teyit ettirmesi, meslektaşı dahi olsa başkasına duyduğu güvenle hareket etmemesi” gerekliliğidir.

DERS 2 (CHP YÖNETİMİNE): Siyaset, hata yapmaya müsait son derece kaygan bir zemindir. Bir gelişme ile ilgili tavır belirlenirken, o gelişmenin bütün boyutları, doğuracağı bütün olası sonuçlar masaya yatırılmalıdır. Alelacele tavır konmamalıdır.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, sağlıklı, sağduyulu bir değerlendirme yapmadan, bu iddiayı “satın almakla (doğru kabul etmekle)” kalmayıp, TV ekranlarında ete kemiğe büründürmüştür.

Bu olayda, Kılıçdaroğlu ya da CHP yönetimi açısından çıkarılacak en önemli ders, “İddianın doğurabileceği bütün sonuçları iyi hesap edip, sağduyulu, soğukkanlı hareket etme, boş havuza atlamama gerekliliği” idi.

DERS 3 (MUHARREM İNCE’YE): Siyasette risk ile fırsat arasında çok ince bir çizgi vardır. Başlangıçta fırsat gibi görünen bir gelişme küçük bir hata yüzünden riskli bir duruma dönüşebilir.

Köşe yazısına konu olan iddia İnce’yi mağdur duruma düşürmüştü. CHP tabanı da basın da kendisine büyük destek vermişti.

Ancak, köyündeki basın toplantısında, hükümete yakın gazetecilere verdiği özel röportajlarda, TV yayınlarında kullandığı üslup, hükümete yakın medyanın kendisine yönelik aşırı ilgisi, olayın iktidar tarafından CHP’ye karşı kullanılan bir enstrümana dönüştürülmesi, partisindeki o desteği kısa sürede tepkiye çevirdi.

Bu olayda, İnce açısından çıkarılacak en önemli ders “haklıyken haksız duruma düşmemek için, ‘selden kütük kapmaya çalışan biri’ görüntüsü vermemek” idi.

DERS 4 (İKTİDARA): Siyasette, bazı kampanyalar kısa sürede “aşırı doz” nedeniyle İngilizlerin deyimi ile “counterproductive-zarar verici-” hale gelebilir.

Uyduruk bir iddiayla ilgili gelişmelerin ve CHP’deki kötü kriz yönetiminin doğurduğu kaotik tablo, iktidar için bulunmaz nimetti. Ancak Cumhurbaşkanı’ndan, medya organlarına, iktidar cenahı olayın üzerine öyle bir yüklendi ki haberler kampanyaya evirilince, CHP tabanında ters tepti. TBMM’de CHP grubunu izlemeye gelenler, genele nazaran daha dinamik ve kalabalıktı. Belli ki iktidar kampanyası CHP’de “partiyi koruma” refleksini ortaya çıkarmıştı.

Bu olayda iktidar açısından çıkarılacak en önemli ders, “rakipteki kaos ortamında selden toplanan kütüklerle yakılan ateşin ortamı ısıtmaya yetmeyeceğini bilmek” idi. 

DERS 5 (HEPİMİZE): Gündem yaratmada propaganda ve medya gücü etkili bir silahtır ama bir yere kadar. İnsanlar, hayatlarına dokunmayan konulara pek ilgi göstermedikleri gibi, bu tür yaygaralar nedeniyle de gerçek sorunlarını unutmazlar.

Haliyle, CHP üzerinden kopartılan fırtına, vatandaşın gerçek gündemini değiştirmemiştir. Bir haftadır ağzı olanın konuştuğu, senaryolar yazdığı bu konu, vatandaş için 150 TL iken 300 TL’ye çıkan elektrik faturası kadar gündem olamamaktadır. İnanmıyorsanız, önünden geçtiğiniz herhangi bir evin kapısını çalın sorun.