Tam tahmin ettiğim gibi.
Yargı Reformu Stratejisi Belgesi, iktidar ve muhalefet olarak kutuplaşan ülkemizde muhalefet kanadından tam not alamadı.
Bir grup İstanbul seçimiyle ilişkilendirip belgeyi kategorik olarak reddetti. Diğer grup ise “uygulamaya bakarız”, “evet ama yetmez” diyerek ihtiyatlı bir yaklaşım ortaya koydu.
Ben de SÖZCÜ’nün internet baskısında 31 Mayıs 2019 Cuma günü yayınlanan yazımda, Türkiye’nin en sorunlu alanlarından biri haline gelen “Adalet” kavramı konusunda atılan bu adımı olumlu bulup, kendimi “uygulamaya bakarız” grubuna dahil ettim.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile hafta sonu yaptığımız telefon görüşmesinde Yargıda Reform Stratejisi Belgesi’ni konuştuk.
Bakan Gül, öncelikle belgenin üniversitelerden barolara, kolluktan mahkemelere kadar birçok alanda bulunan paydaşların geniş katılımı ile hazırlandığına dikkat çekti.
(Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun sevinçli alkışları da baroların temsilcisi olarak belgeye olumlu baktığını gösteriyor, görüşlerinin alındığı konusunda Bakan Gül’ü doğruluyordu.)

REFORM AYNI ZAMANDA BİR İKLİMDİR

Peki “uygulama önemli” kaygısına Bakan Gül nasıl bakıyordu?
Kendisine kulak verelim:
“Belgenin ortaya çıkması önemli.
Biz sonuçta pusulamızı, niyetimizi, daha fazla hukuk ve özgürlük için yol haritamızı ortaya koyuyoruz. Hukuk fakültelerinde daha kaliteli eğitim ile başlayarak, her alanda hukuk devletini daha da güçlendirmek istiyoruz.”
Sahadaki uygulamaların ülkenin ikliminden de etkilediğini vurgulayan Gül, “İlerleme kaydedebilmek için iklim önemli ve reform aynı zamanda bir iklimdir” yorumunu yaptı.
Gül’e hak vermemek elde değil.
Son dönemde ortaya çıkan ve vicdanları yaralayan birçok yargı kararının ülkedeki iklimden etkilendiği kesin.
Ne kadar çok alanda ve ne kadar çok reform girişiminde bulunulursa iklim o derece hızlı ve olumlu değişecektir.

“SİHİRLİ DEĞNEK DEĞİL”

Peki adalet alanında ortaya çıkan onca sorun bu belge ile hemen ortadan kalkar mı?
Bakan Gül’ün şu sözleri aslında bu soruya cevap niteliğindeydi:
“Neticede bu bi r sihirli değnek değil. Beş yıllık bir vizyon ortaya koyduk. Bazıları hemen, bazıları orta vadede hayata geçirilecek ama 5 yılda tamamlanacak.”
Bakan Gül, insan hakları ihlallerinin kaynaklarını ortaya çıkarmak ve bunları ortadan kaldırıp özgürlükleri geliştirmek için ilgili bütün kurumların çalışma yaptığını anımsattı. Bu çalışmaların sonunda bir eylem planı açıklayacaklarını belirten Gül şöyle konuştu:
“Çalışmalar devam ediyor. Her kurum bu konuda üzerine düşeni yerine getirecek. Temel belgelerle ve haklarla ilgili özgürlüklerin ihlal edilmesinde hangi kurum sebepse, o kurumlar ihlali ortadan kaldıracak adımları atacak ve sonuçta bu konuda da bir hükümet belgesi ortaya çıkacak. Kanun gerektiren konularda da olumlu gelişmeler olacak. AK Parti grubu TBMM’de geniş bir mutabakatla gerekli adımları atacak.”

İNFAZ DÜZENLEMESİYLE İLGİLİ ÇALIŞMA VAR

Yargı Reformu Stratejisi Belgesi açıklanmadan önce, kamuoyunda en çok “af” beklentisi dillendirilmiş, bir af değil ama infaz uygulamalarında değişiklik yapılabileceği dillendirilmişti. Adalet Bakanı Gül’e bu konuyu da sordum. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “çağdaş infaz anlayışı” ifadesini kullandığını anımsatan Gül, “İnfazlarla ilgili düzenleme konusunda çalışmalar var. Cumhurbaşkanımızın sözünü ettiği çağdaş infaz uygulamasını yerleştirmek istiyoruz” diye konuştu.
FETÖ’nün en büyük tahribatı yarattığı alanlardan biri yargı ve adalet sistemi olmuştu. 15 Temmuz’dan sonra FETÖ ile mücadelenin tavizsiz yapılabilmesi için en büyük iş yükünü üstlenen de yargı camiası oldu.
Hak, hukuk ve adalet kavramlarının “ideal” hale gelebilmesi için bir yerden başlamak gerekiyor.
İktidar ve muhalefet tarafından geniş bir mutabakatla şekillendirilecek bir “Strateji Belgesi” o başlangıcın ilk adımı olabilir.