Bu aralar olup biteni izledikçe başlıktaki cümleyi kurar oldum.
Bir kaç misal vereyim:
“İsrafı savunmak”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bünyesinde ve iştiraklerinde bulunan gereksiz kiralık araçları tespit etmiş. Toplamda bin 247 aracın gereksiz yere kiralandığı anlaşılmış. Bu araçların iadesiyle yapılacak toplam tasarruf 5 yılda 250 Milyon TL olacakmış. Çok büyük para!
“Milletvekillerinin lojman, bürokrasinin makam saltanatına son vereceğiz” sloganıyla iktidara gelmiş bir partinin mensuplarının ve taraftarlarının, bugün sırf kendi mensupları yapıyor diye böylesine büyük bir israfı savunuyor olmasından daha büyük bir siyasi hata olabilir mi?

★★★

“Kayyumu savunmak”
Demokrasilerde olağanüstü durumlarda başvurulan kayyum uygulaması bizde su yolu haline geldi. En son Mardin, Van ve Diyarbakır’a kayyum atandı ve bugünlerde herkes “İstanbul ve Ankara’ya da kayyum atanacak mı” sorusunu sormaya başladı.
“Millet iradesini” her zaman en üste tutarak iktidara gelen AK Parti’nin (üstelik Mardin’de, Van’da, Diyarbakır’da ve 31 Mart seçimlerinden sonra İstanbul’da yapılan seçimlerde kayyum uygulaması, AK Partinin aleyhine bir durum yaratmışken) bugünlerde “Kayyum savunucusu” haline gelmesinden daha büyük bir hata olabilir mi?

★★★

“Twite 10 yıl, cana 15 bin TL”
CHP’nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu sosyal medyada aktif bir siyasetçi. Kalemi de biraz keskin. Hakkında, 2012’den beri attığı bazı mesajlar yüzünden Mayıs ayında, yani AK Parti’nin İstanbul’da CHP karşısında yenik düştüğü 31 Mart yerel seçimleri sonrasında dava açıldı. Üç ay gibi kısa bir sürede dava sonuçlandı ve birkaç mesaja 9 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Bugün Kaftancıoğlu’na verilen bu cezanın İstanbul seçim sonuçlarıyla “ilgisiz” olduğunu ağzınızla kuş tutsanız anlatamazsınız.
Konya’da küçük Muhammet’in ölümüne neden olanların 15 bin TL cezayla kurtulduğu bir ülkede, iktidar için büyük bir seçim yenilgisine sebep olmuş bir siyasetçiye birkaç mesaj yüzünden 10 yıl hapis cezası vermekten daha büyük hata olur mu?

★★★

“İçerideki siyasetçi”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir şiir okudu diye hapse atılmış, aldığı ceza yüzünden “muhtar bile olamaz” denilirken, ülke yönetiminde Atatürk’ten bile fazla bulunmuş bir siyasetçi. Merhum siyasetçiler Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın da hapis yattıktan sonra yasakları delmekle kalmayıp yeniden iktidara geldiklerini hepimiz biliyoruz. 23 Haziran seçimlerinde, hali hazırda cezaevinde olan Selahattin Demirtaş’ın siyasi gücünün azalmayıp arttığını net bir şekilde gördük. Peki ya Canan Kaftancıoğlu hapis yatarsa silinip gidecek mi? Elbette hayır!
Cezaevinden geçmek ile siyasette yükselmek arasında bu kadar net bir ilişki varken siyasetçileri hala hapisle tehdit etmek kadar büyük bir hata olur mu?

★★★

“Nükleer güç mü olacağız”
Türkiye, dünyada topraklarında (İncirlik’te) nükleer silah bulunduğu halde “nükleer free zone”da (Nükleer olmayan ülke) sayılan ender ülkelerdendir. Tek nedeni NATO müttefiki olmamız. Dünyada bir ülkenin şimşekleri, ambargoları, yaptırımları üstüne çekmek için atacağı en basit adım, nükleer silah geliştirme çalışmalarına başlamaktır. İran’ın, Pakistan’ın, Kuzey Kore’nin başına gelenlerin önemli bir kısmı için nükleer silah programları gerekçe gösterilmektedir. Dış politikada bu kadar yalnızlaşmış, var olan ilişkilerinde de gerilimlerin hiç bitmediği bir ülke olan Türkiye’nin böyle bir dönemde “nükleer silah çalışmalarına başlayacağını” ilan etmesinden daha büyük bir hata olabilir mi?

★★★

Olamaz ama hepsi son dönemde oldu.
Daha bir sürü örnek sıralayabilirim ama yer yok. Merkezde daha uzun süre kalmak isteyen iktidar, planlasa merkezden uzaklaşmasına neden olacak bu kadar çok hata yapamazdı.