Cumhuriyetimiz dün 96. Yaşını doldurdu.

Cumhuriyet Bayramı’nı cumhuriyet düşmanı marjinal gruplar dışında herkes coşkuyla kutladı.

Bildiğiniz gibi 29 Ekim günleri, televizyon kanallarında, gazetelerde ve sosyal medyada çok güzel Cumhuriyet Bayramı ilanları olur.

Özel şirketler, kamu şirket ve kurumları belediyeler bazen o kadar yaratıcı ilan ve videolar paylaşır ki her bayram bunlardan birkaçı sosyal medyayı adeta sallar.

İtiraf edeyim, o ilanlar, şirketlere, kurumlara bakışımı, alışverişlerdeki tercihimi bile etkiler.

Bu yıl da Cumhuriyet Bayramı ilanlarına alıcı gözüyle baktım.

Bazılarını çok sevdim. Azerbaycan petrol şirketi SOCAR’ın Büyük Taarruz ve iki ulusun dayanışması konulu videosu içimi ısıttı mesela.

Bazı ilan ve videoları ise beğenmek bir yana tepki göstermeden duramadım. En çok da Türkcell’e ve Halkbank’a kızdım.

Türkcell’in reklamıyla başlayayım:

Sabah, gazete almaya gittiğimde adeta şok oldum. Gazete standının bir tarafındaki gazetelerin tamamının “sürmanşet” dediğimiz logo üstü alanda siyah bir bant vardı. Logolara bakınca çoğunun hükümet yanlısı gazeteler olduğunu fark ettim. SÖZCÜ, Korkusuz, Yeniçağ, Birgün, Karar ve Türkgün gazetelerinin olduğu tarafta ise böyle bir manzara yoktu.

Uzaktan o kara bandın ne olduğunu anlamadığım için kendi kendime “Ne yapmış bunlar? Hepsi birden bayram değil de yas günüymüş gibi siyah sürmanşetle çıkmış” dedim.

Yaklaşınca ilk dikkatimi çeken Cumhuriyet’in de aynı siyah bantla çıktığıydı. Biraz daha yaklaşınca o siyah bandın haber değil Türkcell ilanı olduğunu anladım.

İlanda Türk Bayrağı, Atatürk fotoğrafı, her şey siyah beyazdı. Üzerinde “29 Ekim #Tatildeğilbayram” sloganı yer alıyordu.

Böyle bir iletişim hatası olabilir mi?

İlan rengi neden kırmızı değil de siyahtı?

Hadi Atatürk’ü ön plana çıkarmak istemiyorsunuz, siyah beyaz bastınız. Bayrağı neden kırmızı yapmadınız?

Diğer taraftan Cumhuriyet Bayramı’nın tatil günü değil bayram günü olduğunu millet unuttu da bir tek Türkcell mi hatırlıyor?

Bu millete 29 Ekim’in anlamını öğretmek ne haddinize?

Üçüncüsü, madem Cumhuriyet demek birlik olmak demekti o halde neden gazeteleri kafanıza göre sınıflandırıp yarısına ilan verip diğer yarısına vermiyorsunuz? Sözcü, Karar, Aydınlık, Birgün, Türkgün, Korkusuz bu cumhuriyetin gazeteleri değil mi?

Anlayacağınız nereden tutsanız tutarsızlık!

İkinci öfkelendiğim ilan ise Halkbank’a aitti. Üzerine altı siluet yansıttığı binasının resmini koymuştu Halkbank. İlanda “Cumhuriyeti büyük emekleri kuranlara, yaşatanlara ve ilelebet yaşatacaklara” teşekkür ediyordu ama nedense Atatürk Cumhuriyeti kuran, yaşatan, yaşatacak o siluetler arasında dahi yoktu. Kamu bankası Halkbank da aynı zamanda birlik günü olan Cumhuriyet Bayramı’nda gazeteleri ikiye bölüp, yarısına ilan vermeyen şirketler arasındaydı.

Diğer Atatürksüz ilanları saysam, sayfa yetmez.

O şirketlere ve kurumlara, “bu kadar vurdumduymaz olmayın” demek isterim.

Zira bu kadar yaygın tüketilen ürün ve hizmetleri sunan şirketlerin, kurumların siyasi görüşlerini ve ideolojik duruşlarını ticari faaliyetlerine yansıtması, tüketicilerde de benzer bir tepkileri doğurur.

Benden söylemesi!



Gazeteleri bölüp sadece bir kısmına ilan verme meselesinden söz etmişken, aynı eleştiriyi belediyelere de getirmek isterim.

AK Partili belediyelerin sadece yandaş gazeteleri desteklemesini ne yazık ki kanıksamıştık.

Bu yüzden CHP’li belediyelerin aynısını yapması gözümüze batmayabilir. Ancak iki yanlış bir doğru etmiyor neticede.

CHP’li belediyelerin hükümetten yeterince destek alan gazetelere ilan vermelerini beklemiyorum ama farklı fikirleri, siyasi görüşleri savunan, kendi yağında kavrulmaya çalışan (Karar, Türkgün, Yeniçağ gibi) gazetelere de ilan verebilirler.