11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir dönem sosyal medya fenomeni gibiydi. Twitter’da paylaştığı mesajlar on binlerce insan tarafından paylaşılıyordu.
O mesajlardan biri efsane olmuştu. Osmanlı’nın yüz yıllar önce, bugün uçakla 12 saatte gidilen Açe’ye (Endonezya)  at üstünde ulaştığını anlatan Gül, o mesaja sığdıramadığı “insan gerçekten hayret ediyor” cümlesini tek başına paylaşmıştı. Haliyle Gül’ün önceki mesajlarını okumamış on binlerce vatandaş, sadece “insan gerçekten hayret ediyor” mesajını görünce önce gerçekten hayret etmişti sonra o mesajı paylaşmıştı.
O gün bugündür, ne zaman memlekette ilginç gelişmeler yaşansa aklıma Sayın Gül’ün o Twitter mesajı gelir ve “insan gerçekten hayret ediyor” derim.

SANKİ...

Bugünlerde, YSK’nın gerekçelendiremediği bir kararla insanları ikna edemeden sonucunu iptal ettiği İstanbul seçimlerinin yenilenme sürecini şaşkınlıkla izlerken, sık sık o cümleyi tekrar ediyor ve Sayın Gül’ün kulaklarını çınlatıyorum.
- Sanki YSK’nın kararıyla ilgili herkesin tereddütleri giderilmiş,
- Sanki Türkiye’de üretim patlamış, işsizlik ortadan kalkmış, pahalılık yok olmuş, ekonomik sıkıntılar sihirli bir değnekle bitirilmiş,
- Sanki Doğu Akdeniz’de ABD’yi, İsrail’i Mısır’ı, Rum Kesimi’ni kovmuşuz doğalgazı biz çıkarmışız,
- Sanki İdlib’deki ateşkes izleme noktasındaki Mehmetçiğimize saldıran Esad’ın başına dünyayı dar etmişiz,
- Sanki ABD’nin S-400 füzelerini bahane ederek savurduğu tehditleri susturmuşuz,
- Sanki 25 yıldır İstanbul’u yöneten Milli Görüş temsilcileri kenti dikensiz gül bahçesine çevirmiş ve AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın anlatacağı hiç bir proje ve konu kalmamış gibi, Hem Yıldırım, hem kendisini destekleyen iktidar ittifakı bütün olanaklarıyla CHP’nin İstanbul Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nun Ordu Valisi’ne küfür edip etmediği meselesini gündemde tutuyor.

UMUDU VALİ VE KAYMAKAM MI?

Haber bültenlerinde ne konuşulduğu, kimin ne dediği pek de anlaşılamayan bir görüntü defalarca döndürülüp, “Valiye ... dedi” diye alt yazılarla veriliyor. Gazeteler çarşaf çarşaf yayınlıyor. Cumhurbaşkanı, Bakanlar, gazeteciler, herkes diline dolamış bu konuyu konuşuyor.
Türkiye’de 12 yıl Ulaştırma Bakanlığı yapmış, her projenin altında imzası olduğunu göğsünü gere gere söyleyen, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı gibi görevlerde bulunmuş bir siyasetçi olarak Yıldırım, sanki kendisini anlatması yetmeyecekmiş gibi, umudunu Ordu Valisi’ne ve Buca Kaymakamı’na bağlamış:
“İmamoğlu’nun Ordu Valisi’ne (...) dediği kanıtlansa da Yıldırım’ın oyları artsa. Buca Kaymakamı İstanbul seçmenini ikna etse de Yıldırım seçimi kazansa...”
Her zaman söylerim.
İyi bir siyasetçi kendisini ve projelerini anlatır.
Kötü siyasetçi rakibini kötüler.
Türkiye’de uzun zamandır siyasetçiler rakiplerini kötülemeyi tercih ederek seçim kampanyası yapıyorlar.
Peki işe yarıyor mu?
Elbette ki hayır.
Yarasaydı, 31 Mart’taki Ankara seçimlerinde bir senet yüzünden hedef tahtasına konulan Mansur Yavaş kaybeder, kendisini anlatmak yerine bilgisayarından yüzlerce çocuk pornosu videosu çıkan birinin iddialarına dört elle sarılarak Yavaş’ı hedef alan Mehmet Özhaseki kazanırdı.
Yarasaydı, 10 Ağustos 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Recep Tayyip Erdoğan değil, “(13 Mayıs 2014’te Maden Faciası yaşanan) Soma’da Cumhurbaşkanı vatandaşı tokatladı” iddiasını aylarca dillerinden düşürmeyen CHP’lilerin desteklediği aday kazanırdı.

İMAMOĞLU DEMİŞSE AYIP ETMİŞ

Birden fazla görüntüyü defalarca izledim.
Evet, “küfür” olarak nitelendirilen o hece duyuluyor. Ancak “basit” kelimesinin içinde mi geçiyor başlı başına mı söyleniyor pek belli değil. Daha da önemlisi kimin ağzından çıktığı hiç anlaşılmıyor.
Görüntü ve seslerden anlaşılan tek şey var.
O da Ordu Valisi’nin kolayca yönetebileceği bir meseleyi, partizanca bir tavırla bir krize dönüştürdüğü ve İmamoğlu’na eşlik eden Ordu Milletvekili, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un sinirden burnundan soluduğu, o öfkeyle de krizi körüklediğidir.
Bu konuda tek bir gerçek var ve bunu en iyi “gel çıkalım gurban olayım” sözleriyle Torun’u yatıştırdığı gözlenen İmamoğlu biliyor.
Eğer o sözcüğü kullanmışsa ayıp etmiş. Kullanmamışsa, günlerdir kendisine ayıp ediliyor.
Çok merak ediyorum, Ordu Havaalanı’nda o olayların yaşandığı gün, Erzincan Havaalanı’nda Vali Binali Yıldırım’ı karşılamaya gidenlerin önüne polisleri dizse ve aprona sokmasaydı ne olurdu? Sivil Havacılık Kuralları gereği yapması gereken kimseyi aprona sokmamak olduğu halde Vali’nin başına neler gelirdi?
Temiz siyaset tarzını her zaman beğendiğim, sıkça övdüğüm Yıldırım, rakibine yönelik bu kara propaganda kampanyasına bel bağlamışsa, 23 Haziran akşamı büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilir.
Benden söylemesi.

Size güveniyoruz gençler


12 yıllık ilk ve ortaöğretimlerini dün tamamlayan gençler, bugün ve yarın sınava giriyor. En iyisini yapacakları konusunda onlara güveniyorum.
Hepsine zihin açıklığı ve hayallerindeki mesleğe giden kapıyı aralayacak bir sonuç diliyorum. Başarılar.