İzmit Körfezi üzerinde inşa edilen Osmangazi asma köprüsünden başlayan İstanbul-İzmir otoyolunun son bölümü de tamamlanıp törenle hizmete girdi. Pek tabii her açılış gibi, bu olay da AKP yanlılarının, AKP karşıtlarını yeren yazılar yazmasına vesile oldu. Yandaş yazarlarımız yapılan yatırımların ne kadar isabetli olduğunu şöyle ifade ettiler: Efendim, artık çok sevdiğimiz İzmir’den, 3.5 saatte hop diye İstanbul’a geliyoruz. Hafta sonları kaçamak yapmak çok kolay oldu vallahi! Sadece o değil, yeni havalimanı da pek güzel olmuş. Halkın cebinden tek bir kör kuruş çıkmadan bu dev eserleri ülkemize hediye edenlerden Allah razı olsun. Bu yatırımları eleştirenler çatır çatır çatlasın, kullanmaları yasaklansın. Zaten geçmişte de bu münafıkların, ağabeyleri ve ablaları da her yatırıma karşı çıkmıştı. Sussunlar artık!

HİÇ KİMSE SANILDIĞI KADAR KAFASIZ DEĞİLDİR

Bu tür gamsız sefa yazıları yazanlar, emin olun hepimizden daha akıllı ve bilgilidir. Yatırımların ve özellikle kamu kaynaklarıyla yapılan büyük ölçekli yatırımların mutlaka iktisadi olması gerektiğini çok iyi bilirler. Şunu zihnimize hâk edelim: Bu dünyada değil bedavaya havalimanı veya otoyol, köpek kulübesi bile inşa edilemez. İktisat, kıt kaynakları sonsuz ihtiyaçlar arasında en verimli tahsis disiplinidir. Tahsisten önce, aynı miktar kaynakla, başka neler yapılabileceği değerlendirilir. Halka, bir şeyin yarattığı faydadan bahsederken onun maliyetinden ve bu maliyeti de doğrudan veya dolaylı olarak kendisinin yüklendiğinden hiç söz etmemek vicdana sığmaz. Ama yazının amacı,  birilerinin gözüne girmek olunca her şey vicdana sığar. Her yatırım, iktisadilik kıstasına göre eleştirilebildiği gibi savunulabilir de. İktisadilik “hâsılanın, maliyetten yüksek olmasıdır.” Kötü yatırımlarda da bu böyledir. Ama hâsılatın nerede ve nasıl teşekkül edeceği ve bunun ne kadarının, maliyeti yüklenen halka, ne kadarının cebe gideceği belli değildir.

YAPILABİLİRLİK/FİZİBİLİTE

“Yapılabilirlik” hesapları, hem geleceğin belirsizliğini içerdiği hem de öznel varsayımlara dayanarak yapıldığı için hataya çok açıktır. Herkes yanılabilir. Büyük ölçekli hatalı kamusal yatırımlar ise içinde inşa edildiği ekonomik çevre şartlarını değiştirebildiğinden “kendi yanlışını doğrulatma” (self fulfilling fallacy) özelliğine sahiptir. Mesela, üçüncü Boğaziçi köprüsü yapıldıktan sonra otobüs ve kamyonlara fahiş fiyatla bu köprüyü kullanma zorunluluğu getirilirse, hesap anında değişir. Soru şudur: 7.5 milyar Euro’ya çıktığı için yılda 500 milyon dolar faiz yükü getiren “sözde üçüncü” havalimanı yapılmayıp, Atatürk korunup, Sabiha büyütülüp, Çorlu ihya edilseydi daha ekonomik bir iş yapılmış olmaz mıydı? Üçüncü Boğaziçi köprüsüne harcanan parayla, önce Çanakkale köprüsü yapılıp hizmete alınsaydı, o bölge gelişip, İstanbul rahatlamaz mıydı?

Son söz: Hiçbir hesap, muhakemenin yerini tutmaz.