Geçenlerde bizim gazetenin ekonomi sayfasında “İtalyan devinin kur endişesi” başlıklı bir söyleşi yayınlandı. Arkadaşımız Erdoğan Süzer, Türkiye’de de fabrikası olan “fındık ve çikolata üreticisi” bir İtalyan firmasının Türkiye başkanı ile konuşmuş. Ülkemizin önde gelen tecrübeli iş adamlarından biri olan başkan “Dolar 6 lira iken yatırım yaparsanız ve sonra 10 lira olursa yaptığınız yatırıma yazık olur” diyor. Bu genelleme yanlıştır. Çünkü ifade, iki hata içermektedir. Birinci hata “parasal yatırımla, gerçek yatırımı” özdeş tutmaktır. İkinci hata, devalüasyonun sebep olduğu finansal bozulma ve iç piyasa daralmasının sanayide yarattığı zararı görüp, buna mukabil döviz fiyatının yükselmesinin getirdiği yararı görmemektir.

PARASAL VE GERÇEK YATIRIM FARKI

Eğer dolar 6 lira iken dövizden TL’ye geçip, tahvil alır veya bankaya mevduat yaparsanız, dolar 10 lira olunca yaptığınız “parasal” yatırımınıza gerçekten çok yazık olur. Gerçi bir süre sonra düşen döviz fiyatı ve yükselen TL faizi ile zararınızı kısmen kapatırsınız ama yine de kaybınız sıfırlanmaz. Eğer dolar 6 lira iken dolardan TL’ye geçer ve paranızı arsaya, binaya, makine ve teçhizata yatırırsanız, dolar 10 lira olunca yaptığınız yatırıma hiç yazık olmaz. Çünkü tesisinizin değeri, kısa süreli bir gerileme gösterse de, dolar 10 lira oldu diye reel değerinden kaybetmez. Eğer yatırımı öz kaynak ile değil de “borç dövizle” yaptıysanız orada bir hata yapmış olabilirsiniz. Ancak o da sizi fazla üzmemelidir. Eğer esas faaliyet alanınıza hâkimseniz, işinizi yani üretimi ve pazarlamayı biliyorsanız, kısa sürede yüksek fiyattan içe ve dışa mal satarak “kur farkı zararını” kapatırsınız.

PAHALI DÖVİZ, YERLİ ÜRETİCİNİN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRIR

Doğada tek ayaklı hayvan yoktur. Tek ayaklı yapılar lâbildir. Stabil olmak için en az iki ayak gerekir. Dört ayaklı karkaslar daha da dengelidir. Aynı kural, sanayi firmaları için de geçerlidir. Her sanayi firması, hitap edeceği piyasayı, biri iç, diğeri dış pazar olmak üzere en az iki ayak üzerine inşa etmişse, ekonomik krizlerde fazlaca sallanmaz. Döviz pahalanınca sanayi firmaları için çift yönlü bir avantaj ortaya çıkar. Maliyeti %100 dövize bağlı ithalatçı rakiplere karşı iç piyasada çok daha rahat “fiyat mücadelesi” verebilir. Ama bundan da önemlisi, fabrikasında yarattığı “yerli katma değerin” maliyeti, döviz kuru kadar artmayacağı için “toplam maliyeti” döviz cinsinden düşer. Bu sayede dış pazarlara da daha rekabetçi fiyat verebilir hale gelir. Söz buraya gelmişken “Yerli üretim de dövize bağlı olduğu için, kur artışı yerli sanayiciye ek külfet yükler” zırvasına değinmeden geçmeyeceğim. Eğer 100 dolara satılan bir ürünün içinde 101 dolarlık ithal girdi varsa, bu tez doğrudur. Eğer 99 dolarlık ithal girdi varsa, yanlıştır. Sanayici görünümlü ithalatçı ile gerçek sanayiciyi karıştırmayın lütfen.

Son söz: Pahalı dövizden batan, batması gereken firmadır.