Önceleri adı “üçüncü” idi. Ben, “Bu yapılan üçüncü havalimanı olamaz çünkü bu büyüklükte bir limanın, Atatürk ile birlikte kullanılması gayri iktisadidir” diye yazdım. Hava trafiğinin teknik tarafını bilenler, uçakların yaklaşma ve uzaklaşma yolları açısından da ikisinin eşzamanlı hizmet vermesi çok tehlikelidir dediler. Ümitsiz bir şekilde bu yanlış yatırımdan (milyonda bir ihtimalle) vazgeçilir diye düşündüm. Tabii böyle bir şey olmadı. Bağırta, bağırta emsalsiz bir konuma sahip Yeşilköy’deki devasa havalimanı arazisi, bir punduna getirip ileride imara açılmak üzere “ölüm orucuna” yatırıldı. Nenemin, kötü ama geri dönüşü de olmayan vakalardan sonra söylediği (herhalde istenmeyen doğumlardan mülhem) “Doğdu, boğmaya gelmez” diye bir tabiri vardı. Ben de onu bu havalimanı için söylüyorum. İnşa edilmesi vahim bir hata da olsa, bu limanı yaşatmaya mecburuz. Ama yalan yanlış bilgilerle halkın kandırılmasına isyan ediyorum. Bu havalimanı bir “kara delik”tir. Milli geliri aşağıya çekecektir.

DURUM TESPİTİ

Yeni bir havalimanı inşa etmenin gerekçesi, mevcutların gelecek yıllar için tahmin edilen yolcu ve yük trafiğini kaldıramayacağının anlaşılmasıdır. Bu durumda yapılması gereken şey, önce mevcudun kapasitesini artırmak yetmezse “ilave” bir havalimanı inşa etmektir. Bir an için Yeşilköy’de, arazi kısıtlılığı yüzünden kapasite artımının son kertesine gelindiğini varsayalım. (Ki bu doğru değildir, sözleşme gereği son güne kadar devam eden yatırımlarla, liman şimdiden 80 milyon yolcu/yıl büyüklüğüne ulaşmıştır.) O zaman eldeki diğer limanın kapasitesini artırma seçeneği öncelik alırdı. Zaten elimizde Sabiha Gökçen gibi (yolcu ve yük ulaşımı açısından ideal bir adrese sahip) bir havalimanı vardır. Bu liman Atatürk kadar büyütülüp ek ihtiyaç karşılanabilirdi (Tam aksi yapıldı, bu limanın kapasite artırımı yavaşlatıldı.) Bu da yetmezse Çorlu Havalimanı’nın ihya edilir veya gerçekten “üçüncü” bir liman yapımına girişilirdi. Ama Atatürk, asla ve kat’a kapatılmazdı. Hatırlatayım: 2018 yılında Yeşilköy-Atatürk Havalimanı 68 milyon, Sabiha Gökçen 35 milyon yolcu ağırlamıştır. Yeni havalimanının şimdiki kapasitesi 90 milyon yolcu/yıldır.

HAVALİMANI ORADAYSA, HESAP BURADA

Yeni havalimanı için bugüne kadar 8 milyar dolar harcanmıştır. Sabiha Gökçen’e bunun onda biri harcansaydı, kapasitesi 60 milyon yolcu/yıla çıkardı. Atatürk’ün kapasitesi zaten 80 milyona ulaşmıştır. İkisinin toplamı 140 milyondur. Şimdi elimizde 40 milyon kapasiteli Sabiha Gökçen ile 90 milyon yolcu /yıl kapasiteli “yeni” liman var. Toplam kapasite 130 milyon yolcu/yıldır. Kıyaslama rahat olsun diye 140 milyon yolcu/yıl diyelim. Sarf edilen ilave para ise 7 milyar dolardır. Türkiye devleti ve devlet bankaları, ortalama %7.5 faiz vererek yurtdışından dolarla borçlanmaktadır. Bu 7 milyar dolar harcama yapılmasaydı, 7 milyar dolar daha az borçlanacaktık. Bu sayede yılda yaklaşık 500 milyon dolar daha az faiz ödenecekti. Bu yarım milyar dolar faiz, milli geliri aşağıya çekmiştir ve çekmeye devam edecektir. Bu faizler, halka “enflasyon vergisi” olarak yansıyacaktır.

Son söz: Hatalı yatırımın acısı, patlıcan fiyatından çıkar.