Sudan’da 5 ay önce ekmek fiyatının 3 katına çıkarılması üzerine başlayan halk hareketleri durmayınca, Sudan Silahlı Kuvvetleri yani “rejim”, halkın gazını almak ve hakimiyetini sürdürmek amacıyla kendi içinde bir darbe yaptı. “Kendi içinde” diyorum çünkü devrilen El Beşir darbeyle başa gelmiş bir askerdi ve iktidar zaten Sudan Silahlı Kuvvetleri’ndeydi. Sudan’da sular henüz durulmadı. Kartlar açıldıkça, bugünün darbecilerinin de yakın bir zamanda darbeye maruz kaldığını görebiliriz. Pek tabii mutat dış güçler, derhal “durumdan fırsat çıkaracak” işleri daha da karıştıracaktır. Benim “Sudan Baharı”nın siyasi analizini yapacak birikimim yok. İktisatçı olarak olayın beni ilgilendiren yönü, El Beşir’in niçin ekmek fiyatını 3 katına çıkarmak zorunda kalmış olmasıdır. Çünkü buradan alınacak ders vardır.

1980 ŞUBAT AYINDA AYLIK ENFLASYON NASIL %26,9 OLDU

Türkiye’nin iktisat yazını, enflasyon üzerine kuruludur. 1983’te Hürriyet’te yazmaya başlamıştım. “Ne hakkında yazıyorsun?” dediklerinde “enflasyon” diye cevap veriyordum. Resmi kayıtlara göre ülkemizde en yüksek aylık enflasyon %26.9 ile 1980 Şubat’ına aittir. Bu yanlıştır. Anlatayım: Bülent Ecevit, Ocak 1978’den Kasım 1979’a kadar başbakanlık yaptı. Ekonomi felaket durumdaydı. Ecevit, “halkı pahalılıktan korumak” için fiyat narhları uyguladı. Bu yüzden, hemen her malın bir “resmi” bir de “piyasa” (karaborsa) fiyatı oluştu. Ecevit ara seçimde yenilince, Demirel başbakan oldu. Turgut Özal’ı ekonominin başına getirdi. 24 Ocak 1980’de istikrar paketi açıldı. Fiyat narhları kaldırıldı. Devlet İstatistik Enstitüsü de, enflasyon hesabında resmi değil fiili fiyatları kullanınca, 1980 Şubat’ında sanki o ay içinde çok zam yapılmış gibi aylık enflasyon %26.9 çıktı.

BUGÜNÜN SORUNU, DÜNÜN ÇÖZÜMÜDÜR

2003-2017 arasında enflasyon düşük seyretmiştir. Sebebi, bu dönemde yaklaşık 570 milyar dolar cari açık verebilecek kadar dış parayı ülkemize çekmiş olmamızdır. Sıcak para geldikçe döviz fiyatları artmamış, enflasyon da gerilemiştir. Sıcak para gelmez olunca TL değer kaybetmiş, enflasyon da geri gelmiştir. Olay bu kadar basittir. Ekonomi, fiyat mekanizmasıyla kendini yöneten “karmaşık sistem”dir. Elle müdahale edilmez. Türkiye’de bir süredir fiyatlar baskılanmaktadır. Zamanında yapılmayan bir zammı, 6 ay sonra yapmak kaçınılmaz olursa “oluşan hasılat açığını kapamak için” iki kat yapmak gerekir. Fiyatlar zorla düşük tutulursa, ilgili şirketlerde zarar, bankalarda batık krediler oluşur. Batık krediler, bankaların belini kırar. Gördüğüm kadarıyla fiyat baskılamaları devam etmektedir. Bunlar bir süre sonra katmerli bir şekilde oradan buradan kafa çıkartacaktır. En kötüsü de bütçeden ve Merkez Bankası’nın bilançosundan hortlayacaktır.