Sevgili okurlarım, Türkiye’de adına Diyanet İşleri Başkanlığı denilen bir kuruluş var. Bütün camiler oraya bağlı.

Bu kurumun on binlerce çalışanıyla birlikte elinde sonsuz para var. Pek çok bakanlıktan bile fazla, neredeyse sonsuz bir bütçe...

Diyanet’in en büyük özelliği nedir diye soracak olursanız, şudur:

Cumhuriyet’in ilkelerine, devrimlere ve Atatürk’e karşıdır.

Onların adını anmaktan ısrarla kaçınır, camilerde okunan hutbelerde o gibi konulara asla yer vermez.

★★★

Somut bir örnek vereyim...

20 gün sonra Cumhuriyet Bayramı. En büyük ulusal bayramlarımızdan biri.

Böyle ulusal bayramlarımızda her yere evler, iş yerleri ve kamu binaları dahil her yere Türk bayrakları asılır. Ancak bir tek yer hariç:

Camilerimiz.

Bu memlekette 80 bin’i aşkın camimiz var. Hepsinde özgürce ibadet yapılır ve bunun en büyük nedeni Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte ülkemizdeki müminlere ibadet özgürlüğünü sağlayan o Cumhuriyet rejimidir.

★★★

Evet, önümüz Cumhuriyet Bayramı.

Peki Diyanet, o kutsal bayram günü camilere Türk Bayrağı asılmasına izin verecek mi?

Şimdiye kadar vermedi ama hiç değilse bundan sonra vermesi gerekir.

Diyanet’in bu konudaki saplantısından artık kurtulması gerekiyor.

Gidin Yunanistan’a, bütün kiliselerde Yunan bayrakları asılı olduğunu göreceksiniz.

Ziyaret edin bizim camilerimizi, oralarda Türk Bayrağı asılmasına Diyanet’in izin vermediğini öğreneceksiniz.

Acaba niçin, neden?

Bir Türk Bayrağı düşünün ki, bir kamu kurumu olan ve her gün milyonlarca insanımızın ibadet ettiği camilerimizde asılması yasaktır!

Acaba günah mıdır? Değil...

Ya da Kuran’da bu doğrultuda bir yasak mı (!) yer almaktadır? Elbette değil...

O halde bu nasıl iştir, anlayan beri gelsin!

★★★

Diyanet yetkilileri bu yazımı bu sabah okuyacaklar.

Bu sorulara yanıt vermeleri bilemediniz iki günlerini alır. O halde istedikleri gibi yazsınlar ve bizi de meraktan kurtarsınlar.

Alevi yurttaşlarımızın ibadet yeri olan Cem Evlerine gidip bakın.

Hepsinde aynı şeyi göreceksiniz... Duvarlarda Hazreti Ali ile Mustafa Kemal Atatürk’ün resimleri ve Türk bayrakları.

Yoksa Diyanet Alevi yurttaşlarımızı “Müslüman” olarak kabul etmiyor mu?

Kim bilir, belki de etmiyordur!

★★★

Ulusal bayramlarda camilere bayrak asılması önemlidir. Diyanet’ten net bir yanıt bekliyorum.



Sevgili okurlarım, elime iki gün önce çok ilginç bir mektup ulaştı. Aynen sizlere iletiyorum:

“Sayın Emin Çölaşan’a,

Sizden sadece bir tek şey istiyorum: Kitap!

Kitap okumayı seven biriyim. İstiyorum ki okuduğum kitaplar benim olsun, kütüphaneme koyabileyim. İstiyorum ki cezaevi kütüphanesi dışından da kitap okuyabileyim, bir sürü kitap satın alabileyim. Ancak maddi durumum buna el vermiyor.

Konuya çok hızlı giren bir mektup oldu, kusura bakmayın. Yazsam yardımcı olur musunuz diye çok düşündüm ve sonuçta yazdım. Üslûbumu bağışlayın.

Sıkıntılarımı anlatmanızı, yaşadığım hukuksuzlukları, infaz kanunu ve benzerlerini yazmanızı ve sesimi duyurmanızı değil, sizden sadece bir şey istiyorum. Kitap!

Cezaevinin içinde veya dışında olmam fark etmez. Kitaplar bana yeter. Bu ülkede yapılacak en iyi şey kitap okumak.

Kitaplar beni bu duvarların, tel örgülerin, dikenli tellerin dışına çıkarıyor. Kitaplar aklımın ve vicdanımın özgürlüğünü en güzel şekilde hissettiriyor.

Aslında özgürüm ve bunu bana en iyi kitaplar hissettiriyor.

Yani aslında sizden özgürlük istiyorum.

İsterim ki siz yollayın, isterim ki yollayabilecek kimselere dileğimi ulaştırın ve bir sürü kitabım olsun.

Şimdiden çok teşekkür ediyor ve gazetecilik hayatınızda, özel hayatınızda size başarılar, mutluluklar diliyorum.

Nazım Altıntaş. 1 No.lu T tipi Cezaevi Müdürlüğü. Şakran-Aliağa.

A-15 koğuşu.”

★★★

Nazım’ı tanımam. Suçu nedir, hükümlü müdür, tutuklu mudur bilmem. Ama kitap isteğine saygı duydum.

Bu vesile ile Adalet Bakanlığına sormak isterim:

- Cezaevinde yatmakta olanlara kitap göndermek serbest midir? Çünkü bazen, gönderilen kitapların iade edildiğini duyuyorum.

Eğer bu konuda (bazı sakıncalı sayılan kitaplar dışında) herhangi bir yasak yoksa, Bakanlık bunu açıklasın ve biz SÖZCÜ olarak büyük bir “Cezaevlerine kitap” kampanyası başlatalım, bütün mahkûmlar okusun.

Adalet Bakanlığı yanıt verirse sevinirim.