Sevgili okurlarım, 31 Mart seçimlerine yaklaşıyoruz. Yaklaşık 40 gün kaldı.
Bunlar yerel yönetim seçimi. Küçük beldelerde belki tanınan ve sevilen adaylara oy verilir ama büyük yerleşim birimlerinde durum öyle değil.
Oylar partilere verilir.
Şimdi bunun bir istisnasına tanık oluyoruz.
Ankara’da “Mansur rüzgarı” esiyor.
Mansur Yavaş, görüldüğü kadarıyla Ankara halkının çoğunluğu tarafından benimsenmiş ve kabul edilmiş durumda.
Sokakta konuştuğum herkese, biraz ahbaplık yaptığım ve hiç tanımadığım insanlara bile, lafı getirip soruyorum:
“Abi seçimde oylar kime?”
Beni bazıları tanıyor, çoğu tanımıyor...
Ama bu işin kolay bir yolu var!
Konuştuğunuz kimseyle yakınlık kurmak için ona “Abi” diyeceksiniz. Bizim millet kendisine abi, ya da abicim-ablacım diye hitap edilmesinden hoşlanıyor.

★★★

Esnaf, taksici, simitçi, memur, inşaat işçisi, çoğu Mansur diyor.
Dün bizim hanımla birlikte taksiye binmiştik, şoför suratsız bir adam, belki ismimi bile duymamıştır...
Aynı soruyu ona da sorunca açıldı:
“Benim ailemde 21 oyum var. Ailenin büyüğü olduğum için bana karşı gelmezler. Hepimizin oyu bu sefer Mansur’a.”
“Peki önceki seçimlerde kime verirdiniz?”
“MHP’ye verirdik ama o günler geçti artık.”
Gideceğimiz yere geldik, sohbetimiz bitti.
Konuştuğum bazıları günümüzde Türkiye’yi yönetmekte olanlar için çok ağır sözler söylüyor, hatta kimsenin duymayacağı bir yerde iseniz hakaretler savuruyor.

★★★

Korku toplumu olduk... Suratlar asık, birbirimize düşman kesildik...
Ruh hastalarının sayısı her geçen gün acayip bir biçimde artıyor.
Tanıdığınız psikologlar, psikiyatri uzmanı tıp doktorları varsa onlara sorun. Feci tabloyu size herhalde anlatacaklardır.
İşsizlik derseniz, ayrı bir dert...
Bu ülkede tam 3 milyon 700 bin (devlete kayıtlı) vatandaşımız işsiz güçsüz dolanıyor.

★★★

Bizim gazete bürosunun bulunduğu bina... Bir dairesinde tadilat var. Dün gazeteye gelirken gördüm...
Bir inşaat işçisi yüklenmiş sırtına çimento torbasını, binanın üçüncü katına çıkmak için merdivenlere yöneldi.
Ben o sırada asansör bekliyorum...
“Yaa arkadaş niye sırtındaki bu ağırlıkla merdiven tırmanıyorsun? Binsene asansöre...”
Bir şeyler söyledi ama anlamadım.
Türkçe bilmiyordu...
“Nerelisin sen?”
“Irak’lıyım abi.”
Bu kadarını anlayabildim.
Meğer kirlilik yaratan çimento torbalarıyla asansöre binmesine izin verilmiyormuş.
Türk olsaydı ona da soracaktım:
“Abi oylar kime?”
Soramadım!

★★★

Bir iktidar düşünün, tam 17 yıldan bu yana iş başında ve Türkiye’yi yönetiyor...
Ve her fırsatta kendinden önceki dönemleri eleştiriyor(du):
“Onlar kuyrukları yarattılar. Tek parti CHP döneminde ekmeği bile karneye bağladılar. Sonra tüp gaz, deterjan kuyrukları başlattılar...”
İyi güzel de Türkiye Türkiye olalı bu memlekette sebze meyve kuyrukları hiç oluşmamıştı.
Türk Milleti domates patates soğan kuyruklarına hiçbir zaman girmemiş, evine iki kilo alabilmek için cefa çekmemişti.
Biz bunları söylerken sayın büyüğümüz, her şeyi bilen dünya liderimizden muhteşem bir açıklama geldi:
“Bunlar yokluk değil varlık kuyrukları.”
Şimdi gel de bu sözlerin anlamını bul bakalım!

★★★

Sevgili okurlarım, bir yanda milyonlarca işsiz, öbür yanda varlık (!) kuyruklarında sırasını bekleyen kalabalıklar...
Ve Türkiye’ye doldurulup benim aç insanlarım yerine ucuz işçi olarak çalıştırılan Suriyeliler, Iraklılar vesaire...
Başka yerleri bilmem çünkü Ankara’da yaşıyorum...
Ve karşıma çıkan herkesin “Oyum Mansur’a abi” demesini anlayışla karşılıyorum.