Sevgili okurlarım, uzun yıllardan bu yana bütün Türkiye’yi bir tatil hevesi, tatil heyecanı sardı.
Hep birlikte takvimlere bakıyoruz, özellikle dini bayramlarda kaç gün tatil olduğunu öğrenip hemen plan yapmaya başlıyoruz.
Amaç sadece büyük kentlerden kaçmak değil.
Herkes yaşadığı yerden uzaklaşmaya çalışıyor ve hesabını ona göre yapıyor.
Ankara’da yaşadığım için biliyorum.
Şu son kurban bayramı tatilinde hiçbir yere gitmedim, adeta “Nöbetçi yazar” olarak çalıştım.
Ankara’nın en güzel yanı işte bu bayram tatillerindeki boşluk ve tenhalıktır.
Trafik neredeyse yok...
Sokaklar bomboş, ortalıkta kimse görünmüyor.
Her yer sessiz.
Ama gelin görün ki bu başkentte hiç değilse tatil günlerinde gidilecek yer yok...
Anıtkabir, Ankara kalesi, birkaç AVM, bazı kafeler falan filan, hepsi o kadar.
Ankara bir beton yığınına dönüştü, hiçbir esprisi kalmadı.

★★★

Tabii Ankara’nın böyle boş kalmasının nedeni tatile gidenlerdi.
Acaba gidenler mutlu oldu mu?
Bence çoğu olmadı...
Gidiş yolunda ve tatil beldelerinde korkunç bir trafik işkencesi yaşadılar.
Yollarda saatlerce beklediler.
Aynı işkencenin benzerini şimdi dönüş yolunda yaşayacaklar!

★★★

Ya gittikleri yerlerde ne yaptılar?.. Deniz kıyıları, yaylalar, benzeri yerler...
Plajlar tıka basa insan dolu, adım atacak yer yoktu. Yaylalar da öyle...

★★★

Fiyatlar her yerde uçmuştu.
Bodrum, Çeşme gibi beldelerde bir ayran 40 lira, bir lahmacun 50 lira olmuştu.
“Kısa günün kârı” diyen çeşitli bölgelerdeki “Beach”lerin işletmecileri insanları soyup soğana çeviriyordu.
Allah’ın denizine giriş ücretleri gerçekten uçmuştu.
Her yerde gürültü patırtı, yüksek müzik sesi, tartışma, kavga, kazık atmaca, sıra bekleme ve kalabalıklar vardı. Tatilcilerin sinir sistemi haklı olarak bozuldu. Çoğu da gittiğine gideceğine pişman olmuştu.
Şimdi onlara sormak gerekir:
Bu kadar sıkıntı ve kazıklanmaya karşın tatile çıktığınıza değdi mi!
İnşallah çoğunluk değdiğini söyler de mahcup olurum.



Sevgili okurlarım, her uzun tatil döneminde olduğu gibi bu kurban bayramında da Türk ahalisi Yunan adalarına akın etti. Oralarda yine “Türk istilası” yaşandı!
Zaten Yunan adalarını kalkındıran ve ayakta tutan biziz!
Bu adaların çoğuna gittim.
Korfu, Mikonos, Santorini, Sakız, Midilli falan...
Adaların çoğu gerçekten güzel ve görmeye değer. Kendi klasik mimari tarzındaki binalarını, yani Rum evlerini müteahhit vurgunlarına alet etmeyip olduğu gibi korumuşlar.
Sadece Sakız ve Midilli’nin sahil kesimlerinde, başka bir deyişle kordon boyunda apartmanlar ve büyük binalar yapılmış.

★★★

Bence adaların en büyük sorunu motosiklet gürültüsü. Bu gürültü sabaha kadar durmuyor ve insanı uyutmuyor.
Yemekleri güzel ve özellikle deniz ürünleri Türkiye’ye göre çok ucuz.
Kimse kimseyi kazıklamıyor, en küçük alışverişte bile fiş kesiliyor.
Yunanlılar Türkiye’ye vizesiz, ellerini kollarını sallaya sallaya giriyor.
Oysa bazı gemi turları hariç, biz oraya önceden vize alarak gitmek zorundayız.
Bu eşitsizliğe çözüm bulmak hiçbir Türk hükümetinin ya işine gelmiyor, ya da buna gücü yetmiyor.

★★★

Varsayalım yaz aylarında, hele uzun bir tatil döneminde tur teknesiyle Yunanistan’a gittiniz...
Sizi iskelede son derece sükseli ve havalı, son model silahlarla donatılmış kadın ve erkek polisler karşılıyor. Nedense bu anlamsız gösteri her teknenin gelişinde yapılıyor.
Sonra sizi gümrük kuyruğuna yönlendiriyorlar.
Yan yana iki gümrük var. İlkinde “AB vatandaşları”, ikincisinde “AB üyesi olmayanlar” kuyruğu var.
Siz o kavurucu sıcak altında tekneden yüzlerce kişi olarak inmişsiniz. Herkes kuyrukta yer kapmak için koşarak sıraya giriyor ve rezalet işte o kuyrukta başlıyor.
AB kuyruğunda hiç kimse yok...
Bizim ahali AB’li olmayanlar kuyruğunda, tekneden inen yüzlerce kişi!
O korkunç sıcakta kavrularak sıranın size gelmesini bekliyorsunuz. Pasaportunuz ağır aksak kontrol edilecek ya...
Baktıkları iki şey var.
İlki, vizenizin olup olmadığı.
İkincisi ve onlar açısından çok daha önemlisi ise pasaportunuzda KKTC damgası olup olmadığı!
Siz güneşin altında yanarken gümrükçü pasaportunuzun her sayfasını karıştırıyor, özellikle KKTC damgası arıyor.
Sonucu söyleyeyim:
Yunan adalarına böyle bir işkenceden geçtikten ve dolaylı bir yöntemle aşağılandıktan sonra ancak girebiliyorsunuz.
Tatilimiz bitti, hayırlı çalışmalar!