Sevgili okurlarım, dün Cumhuriyet gazetesinin manşetinde çok çarpıcı bir haber vardı:
“Sözcü’nün savcısı sabıkalı çıktı...
Terfi üzerine terfi alan Asım Ekren ‘haksız menfaatten’ hüküm giymiş.”
Haberin üzerine ister istemez atladım.
Şöyle devam ediyordu:
“Sözcü davasının ilk iddianamesini hazırlayan ve bazı gazetecilerin ‘Kahraman’ ilan ettiği savcı Asım Ekren’in 2002’de ‘Çocuğun nitelikli cinsel istismarı dosyasında şüphelilerden haksız menfaat temin etme suçundan 10 ay hapis ve para cezasına çarptırıldığı ortaya çıktı.
Kesinleşen hükme rağmen terfiler alan Ekren...”
Haber devam edip gidiyordu. Sonra başsavcı olmuş.
Olayın ayrıntılarını bugün bizim gazetede okuyacaksınız.

★★★

Evet, Asım Ekren bizi de kapsayan davayı açan savcı idi.
Olaylar ve konularla en ufak bir ilgisi bile olmayan, Adliye’nin listesinde kaydı bulunmayan birini önce bilirkişi olarak atamıştı...
Ve onun yazdığı rapora (!) dayanarak hakkımızda dava açmıştı.
Gerekçe: Fetöcülük!
Gazetemizin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, yazar arkadaşım Necati, Doğru, ben ve gazetenin internet sitesinden iki arkadaşımız, şimdi bu suçtan ötürü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyoruz.
Biz ve Fetö!..
Olacak şey değildir ama oldu!
Maksat medyayı korkutmak, sindirmek, yazıp konuşamaz duruma getirmek.
Bundan sonraki duruşmamız 15 Mart günü.

★★★

Sevgili okurlarım, yargı boyutundan sonra burada size olayın insancıl boyutundan da söz etmek istiyorum.
Patronumuz Burak Akbay uzun süredir yurt dışında yaşıyor.
Hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Türkiye’ye gelemiyor...
Zira geldiği takdirde neler olacağı belli değil.

★★★

Ertuğrul Akbay...
Burak Akbay’ın babası.
Ertuğrul’u da medyadan, özellikle bizim gazetemizden tanıyorsunuz.
Çok uzun yıllar gazetecilik yaptı.
Aynı zamanda sportmen, vücutçu, sağlıklı bir arkadaşımız idi.
Şu anda 81 yaşında.

★★★

Ertuğrul geçtiğimiz günlerde rahatsızlandı.
Şu anda hastanede yoğun bakım ünitesinde yatıyor.
Sadece yoğun bakımda yatmakla kalsa yine razıydık...
Makinelere bağlı yatıyor.
Bütün organları iflas etmiş.
Doktorlar sadece “Allah’tan ümit kesilmez, bekleyip göreceğiz. Ama her an her şey olabilir” diyebiliyor.

★★★

Şimdi Türkiye’ye dönemeyen Burak Akbay, Ertuğrul’un tek evladı.
En kötü olasılığı düşünerek söylüyorum:
Allah korusun, Ertuğrul’un başına bir iş gelse, tek evladı Türkiye’ye dönemeyecek, babasının cenazesinde bulunamayacak.
Bundan daha “İnsanlık dışı” bir olay düşünemiyorum.

★★★

Burak’ın suçu ne?
Hırsızlık yolsuzluk mu yapmış, yurt dışına para mı kaçırmış, ahlâk kurallarına aykırı işler mi yapmış?
Hiçbiri yok...
Bütün bu soruları devletin malî suçları inceleme birimleri (MASAK) inceledi ve “Her şeyi düzgündür” raporu verdi.
Ama Burak gelemiyor...

★★★

Sevgili okurlarım, şimdi gelelim Ertuğrul Akbay olayına:
Yandaş medya Sözcü’nün üzerine gidebilmek uğruna, Ertuğrul’la ilgili akıl almaz yayınlar yaptı.
Ekranlarında ve gazetelerinde apaçık sövdüler, hakaretler yağdırdılar, evinin kaçak olduğunu bile iddia ettiler.
Ertuğrul çok üzgündü...
Büyük sıkıntılar ve gerilimler yaşıyordu...
Bana da anlatmıştı...

★★★

Ve şimdi hastanede makinelere bağlı, tıp biliminin gücüyle yaşatılıyor.
Ertuğrul’a ve Burak’a böylesine gaddarca, inanılmaz yalanlarla saldıranların vicdanı acaba şimdi rahat mı?
Savcı Asım Ekren’in olayı beni sadece “Yargımızın durumu” açısından bir miktar ırgalıyor!
Ama Ertuğrul ve Burak’ın başına gelenleri düşündükçe vicdanım sızlıyor.
Hadisenin bu “İnsancıl” boyutunu düşündükçe üzülüyorum, ne diyeceğimi bilemiyorum.