Sevgili okurlarım, günün birinde bizim eve bir usta çağırmak zorunda kaldık. Usta geldi.
Adamda öyle bir tip var ki, dışarıda görseniz korkarsınız.
Neyse ki bilinen bir şirketten çağırmıştık, endişe etmeye gerek yoktu.
Adamın yanında 11-12 yaşlarında bir çocuk... Onun da hatırını falan sordum ama boş gözlerle bakıyor. Meğer Türkçe bilmiyormuş.
Usta tanıttı:
“Suriyelidir. Benim yardımcım. Türkçe bilmez. Benim evde beraber kalıyoruz. Bu zavallıyı korumam altına aldım.”
“Ustam sen evli misin, çoluk çocuk falan var mı?”
Ne demek istediğimi anlamıştı, ters ters baktı...
“Yok, ben bekârım hanımla ayrıldık!”
Çok güzel, parlak bir çocuk ve o adamın yanında geziyor, evinde ağırlanıyor!
Kendi kendime “Eyvah” dedim, “Kuzuyu kurda emanet etmişler. Bu herif bu güzel çocuğa mutlaka istismarda bulunuyordur.”

★★★

O güzel çocuk, bu iktidarın başımıza açtığı Suriye belası kurbanlarından sadece biri idi.
Nereden ve nasıl gelmişti, Ankara’da ailesi var mıydı, o herifin yanına nasıl düşmüştü, başına acaba neler gelmişti, daha fazlasını soramadım.
Suriye belasını başımıza 2011 yılında açtık.
ABD’den gelen talimat uyarınca Beşar Esad devrilecek, iktidarın deyimiyle “Eski vilayetimiz olan” Suriye’nin bir bölümünü ele geçirip oralara yerleşecek ve üstelik Şam’da cuma namazı kılacaktık!
Ama işler bizimkilerin umduğu gibi gitmedi...
PKK ve İslamcılar dahil bir sürü terör örgütü Esad’ın bıraktığı boşluktan yararlanıp Suriye’ye çöreklendi.
Başımıza nasıl korkunç bir iş açtığımızı şimdi gördüler ama iş işten geçtikten sonra.

★★★

Şu rakamlara bakınız, o belanın boyutlarını bir kez daha görünüz:
-Esad’ı devirmek uğruna giriştiğimiz mücadele başladıktan sonra ülkemize 3 milyon 690 bin Suriyeli sığındı. Bunlar Türkiye’nin dört bir yanına dağıldı.
-Halen Türkiye’de yaşayan bu Suriyelilerin yüzde 60’ı 18 yaşından küçük. Bu demektir ki başımıza açtığımız bela önümüzdeki yıllarda, çocuklar büyüyünce daha da yoğunlaşacak.
-79 bin kişi şimdiden Türk vatandaşı oldu. İçişleri Bakanı resmen açıkladı, 31 Mart seçimlerinde 53 bin Suriyeli oy kullanacak.
-Bunların gelmesiyle birlikte çoğu illerimizin nüfus dengesi değişti. Örneğin şu anda özellikle Kilis ve Hatay’da yaşayanların neredeyse yarısı Suriyelilerden oluşuyor.

★★★

İstanbul’da 557 bin, Hatay’da 442 bin, Şanlıurfa’da 469 bin, Gaziantep’te 393 bin Suriyelinin şu anda yaşamakta olduğunu düşünür müydünüz!
Adana, Mersin, Osmaniye, İzmir, Bursa gibi illerimizde yaşayanların sayısı 100 bin’in üzerinde.
Peki bunlar ne yapıyor?
Büyük çoğunluğu yaşamlarını perişan bir biçimde sürdürüyor.
Acınacak durumdalar...
Tamamına yakını kaçak işçi. Piyasada onlara iş bulan simsarlar türedi.
İşsizlik piyasasında ücretleri kırdılar, ölmüş eşek fiyatına çalışıyorlar. Başka ne yapsınlar!
Sigortasız ve bazıları günde 30 liraya... Çadırlarda ve gecekondularda yaşıyorlar.

★★★

Her çeşit suça karıştılar.
Cinayet, gasp, hırsızlık, yankesicilik, sahtekârlık, kaçakçılık, sahte para, fuhuş, tecavüz, ne ararsanız var.
Sen ülkene milyonlarca Suriyeliyi buyur edersen olacağı budur işte.
Ancak bunlar arasında bir de varlıklı kesim var. Onlar bir çaresini bulup paralarını getirmişler ve şu anda Türkiye’de çoğu küçük işletme olan 7 bin dolaylarında iş yeri açmışlar.
Çeşitli dükkanlar işletiyorlar.
Dükkanların tabelalarında Arapça yazılar.
Türkiye Cumhuriyeti taa Atatürk döneminde harf devrimini yapmış, bunlar Arapça kullanıyorlar.
Hiçbir yetkili makam da bu işin üzerine gidip “Bu yaptığınız yasaktır, suçtur” diye uyarmıyor.
Valiler, kaymakamlar, polis ve jandarma bu konuda son derece duyarsız.

★★★

Evet, Suriyeli sığınmacı sayısı 4 milyona yaklaşıyor.
Hükümet onlar için her türlü kolaylığı sağladı. Okullar ve hastaneler onlara beleş!
Üniversite sınavlarında her çeşit ayrıcalık...
Türkiye’nin nüfus değerleri ve dengeleri altüst edildi...
Ve başımıza açtığımız bu bela için bugüne kadar milyarlarca dolar para harcadık.
Recep Bey çeşitli zamanlarda sık sık yakınıyor:
“Dışarısı, bize söz verdiği paraları vermiyor. Milyarlarca doları kendi cebimizden harcıyoruz!”
Yani günaydın beyefendi!..
Bunları iş işten geçtikten sonra değil, taa 2011 yılından başlayarak düşünecektiniz.

★★★

Suriyeliler belasının her yönünü bırakalım bir yana...
Harabeye döndürülen vatanlarından kaçmak zorunda kalan ve pek çoğu acınacak durumda olan bu insanlar için yapılan her harcama bizlere, Türk vatandaşlarına yansıdı ve yansımayı sürdürüyor...
Yeni zamlar, yeni vergiler ve peşkeşler olarak.
Aslında bu işin finansmanını AKP iktidarı değil, kendi ceplerimizden biz sağlıyoruz.
Bizim işsiz vatandaşlarımızın sayısı neredeyse dört milyona ulaştı.
Bu rezalet, bu Suriye olayı ne zaman gündeme gelse, hep o küçük çocuk gözlerimin önüne geliyor...
O zebellah gibi bekâr adamın yanında taşıdığı ve her türlü istismara açık zavallı çocuk.
Allah bilir daha ne neler var da onları bilemiyoruz.